Ally'nin anlatımından
"Benimle gelmek istediğine emin misin eminim teklif etmeni bekleyen bir sürü kız vardır." Regulus'a baloya tek gidebileceğimi anlatmaya çalışıyordum.
"Sen varken başkasıyla gitmek büyük bir aptallık olur." "Çok naziksiniz efendim." Sanki eteğim varmışçasına selam verdim "Büyür bir onurdur."
"Seninle gelmeyeceğim Mathew" "Benden daha iyi bir partner bulamazsın Astrid, kabul et başkasıyla gitmek istemiyorum"
Sabahtan beri aynı konuyu tartışıyorlardı Mathew Astrid ile gitmek istiyor ama Astrid bunu kabul etmiyor.
En yakın zamanda Astrid ile konuşsam iyi olacaktı.
"Hadi ama Astrid Mathew ile gitmek çok güzel olur hem bende Ally ile gidiyorum." Astrid gözlerini devirdi
"O zaman Mathew ile sen git Regulus."
Ortak salonu terk edip üçümüzü burda bıraktı.
Onları umursamayıp tekli koltuğa oturdum sehpanın üzerinde duran gazeteyi aldım Voldemort'un kötülüklerinin arttığı bir zamandı yine bir muggle kasabasına saldırmışlardı.
Yüzden fazla ölü ve yetim kalan çocuklar dışarı yansıtmasam da kalbim acıyordu çocuklar küçüken mutluluğu tatmalıydı kötülüğü değil.
Gazeteyi eski yerine bıraktım "Ben bi Astrid'e bakayım." Ayağa kalktım Slytherin ortak salonunu terk ettim onu bulacağım yeri biliyordum.
Koridorlardan geçerken karşıma Black ve arkadaşları çıktı yanlarında Evans vardı bir sorun var gibi gözüküyordu onları umursamadan yönümü değiştirecektim ki Black beni fark etti.
"Siz Slytherin'ler neden bu kadar kötüsünüz?" Kalbimizi merak etmediğiniz içindir belki.
"İyiliği hak etmediğiniz içindir belki." Alışmadığımız sorular değildi bunlar insanlar Slytherin binasının çok asil olduğunu söylese bile herkesin gözünde kötü insanlardık biz.
"Şu hayata hiç bir şeyi hak etmiyorsunuz." Biliyorum
Black bana doğru gelirken Remus onu tuttu "Sirius hiç sırası değil."
"Bencede Black arkadaşını dinlesen iyi olur canın acımasın sonra." Ona zarar veremezdim ama bunu bilmesine gerek yoktu zarar veremesem de her zaman nefret edecektim.
Yanlarından hızlıca geçtim geçerken omzumla omzuna çarptım sürekli sıktığı parfümün kokusu Hogwarts'ın diğer ucundan bile anlaşılabiliyordu.
Astronomi kulesine çıktığımda aradığım insanı buldum elleriyle yerden destek alarak yerde oturmuş gökyüzünü izliyordu usulca gidip yanına oturdum.
Sesimi çıkarmadım
Sesizliğin gürültüsünü izledik beraber
Gökyüzüyle dertleşiyorduk içimizden
İki dakika sonramızı bilmeden
Geleceğimizi yazıyorduk aldığımız nefeslerle
"Bu seferliğine içini bana dökmek ister misin?" Zorlamayacaktım kendimizle yüzleşmemiz sırdır her zaman.
Bana baktı yüzümü inceledi "Belki başka zaman."
Bana sarıldı bir anneye sarılıyormuş gibi gerçekte kahverengi ama sarıya boyadığı saçlarını okşadım ağlamadı sadece buna ihtiyacı vardı nedenini bilmesem de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salvatore/HP
Fanfiction"İyi ki doğdun Rose." Kulağıma fısıldadı. Saat on ikiyi geçmiş miydi? Daha önemlisi doğum günümü hatırlıyordu unutmamış. "Unutmamışsın" diye fısıldadım. "Saçının her telini bile ezbere bilirken doğum gününü nasıl unuturum ki?" Kendi kurgum ve yoruml...