Genç oğlan arkadaşları ile birlikte aşağı indi ikizler Molly Waesley'i korkutuyorlardı.
"Hoş geldiniz çocuklar." Turuncu saçlı kadın bu çocukları seviyordu
Daha sonra kapının arkasından onu gördü koyu kahverengi saçları omzuna dökülmüş kahverengi gözleri ile ona bakıyordu gülümsedi adam.
Oğlanda adamı gördüğü için gülümsemişti babasını özlemişti.
Sirius Black'i.
Sirius Black
Sirius ayağa kalkıp kollarını açtı.
"Oğlum" "Baba" baba oğul birbirlerine sarıldılar.
"Bazen 9 ay karnında taşıyanın ben olmadığımı düşünüyorum." Ally sitemle iç çekti.
"Anne" bu seferde oğlan annesine sarıldı.
"Seni özledim evlat."
"Bende seni." Ally gülümsedi küçük bebeği o gün onunla birlikte yaşama tutunduğu için mutluydu.
Lucas Dustin Black.
Göz renginden saç rengine kadar annesine benziyordu Sirius buna bazen isyan etsede oğlunun biricik eşine benzemesinden mutluydu.
Lucas Dustin Black
Dış görünüş olarak tıpatıp annesine benzese de huyları tam bir Sirius Black'ti.
"Anne babam nerde?" Bunu soran Aidan'dı Carmen ve Peter'ın kızları.
O gün Potter'ların evi geldiklerinden sonra Peter'ı da o pis malikaneden almışlardı ve Ally büyüyü çözmüştü Peter uyandığında Ally ona sarılıp deli gibi ağlamıştı.
"Burdayım prensesim." İçeri giren bir adet Peter Pettigrew'dı.
Aidan Peter'ın saç ve göz rengini almıştı ama onlarda da tam tersi olduğu gibi Carmen'in huylarını almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salvatore/HP
Fanfiction"İyi ki doğdun Rose." Kulağıma fısıldadı. Saat on ikiyi geçmiş miydi? Daha önemlisi doğum günümü hatırlıyordu unutmamış. "Unutmamışsın" diye fısıldadım. "Saçının her telini bile ezbere bilirken doğum gününü nasıl unuturum ki?" Kendi kurgum ve yoruml...