"İyi ki doğdun Rose." Kulağıma fısıldadı.
Saat on ikiyi geçmiş miydi?
Daha önemlisi doğum günümü hatırlıyordu unutmamış.
"Unutmamışsın" diye fısıldadım.
"Saçının her telini bile ezbere bilirken doğum gününü nasıl unuturum ki?"
Kendi kurgum ve yoruml...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Aptal mısın Matthew?" İksir dersindeydik ve profesörün iksire kesinlikle katmamamız eğer katarsak iksirin patlayabileceği otu kazana koyuyordu az daha.
"Çok güzel kokuyor Ally napabilirim?" Ona sen akıllanmazsın bakışlarımı attım.
Dersten çıkmış Matthew ile yürüyorduk. "Matt geliyorum sıkı tut." Biraz gerisinden Matthew'a bağırmıştım sırtına atlayacaktım.
Sırtına atladığımda demgesini kaybetse de hemen toparladı ve Hogwarts koridorlarında yürümeye başladı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Bugün ne kadar güzel bir gün değil mi Rose?" Ağacın dibinde oturup kitap okurken yanımda bitmişti.
"Seni gördüğüm hiç bir gün güzel değil Black." Ona bakmadan kitabımı okumaya devam ediyordum.
Kış ayındaydık ama ben ısınma büyüsünü uyguladığım için soğuk işlemiyordu bana.
"Kalbimi kırıyorsun ama" üzülmüş gibi dudaklarını büktü.
"Seni üzdüysem ne mutlu bana." Bir süre sesini çıkarmadı.
Birden kendini dizlerime yatırdı.
Sirius Black'in kafası dizlerimdeydi!
"Napıyorsun sen?! Kalk dizlerimden." Beni umursamadan gözlerini kapattı.
"Ben yerimden çok memnunum." Bende.
"Ben değilim ama!" Büyük bir yalandı.
"Hadi ama Rose kötü bir yalancısın." Sensin o.
"Ne istiyorsun Black?" "Seni" Ne?
"Ne saçmalıyorsun?" "Sen ne zamandır saçmalıksın?"
"Sorularıma soruyla karşılık verme Black." Sesini incelterek taklidimi yaptı.
"Sorularıma soruyla karşılık verme Black vıdı vıdı." Bu çocuk asla akıllanmayacak.
