11.

329 31 109
                                    

"Chan hadi gel." dedi Changbin güçlü ses tonuyla.

Cevap alamadığında endişelenip hızla mutfaktan çıkıp üst kata koştu, odada Chan yoktu. Odanın banyosuna yönelip kapısını çaldı, cevap alamadı.

Çalmaya devam ederken endişeli sesiyle "Chan iyi misin?" cevap gelmedi "Chan içeri giriyorum." dedi.

Changbin endişeli sesiyle yeniden seslendi sevdiğine "Chan geliyorum." diyip içeri girdi.

Chan banyonun zemininde gözleri açık bir biçimde uzanıyordu, yorgun görünüyordu. Sevdiğinin gözlerinden iki damla yaşın süzüldüğünü gördü Changbin.

Bu görüntüye dayanamıyordu, duvarları yumruklamak istedi ancak tek yapabildiği sevdiğinin yanına oturup saçlarını okşamak oldu.

Endişeli ve rahatlamış tonu birbirine karışırken "İyi misin?" dedi. Kesinlikle formalite gereği bir soruydu, iyi olmadığını biliyordu. İyi gözükmüyordu da.

Chan gözünden akan yaşlar artarken korkan ses tonuyla "Ölüyorum Changbin." dedi. Ağlaması sürerken devam etti "Ben ölümden korkuyorum." dedi ağlaması hıçkırıklara dönerken.

Changbin güçlü durması gerektiğini biliyordu fakat Chan böyle ağlarken ve onun elinden hiçbir şey gelmezken adeta yıkılıyordu.

Sevdiğinin gözünden akan her bir damlayı parmak uçlarıyla silerken nefessiz kaldı. Söyleyebileceği hiçbir şey yoktu, sevdiği ellerinin arasından kayarken hiçbir şey yapamıyordu.

"Ben seninle kalmak istiyorum Changbin, gitmek istemiyorum." duraksadı "En azından birkaç yıl daha" tavana çevirdi bakışlarını "yalvarırım tanrım yalvarırım bana biraz daha zaman tanı. Ben sevdiğimle kalmak istiyorum yalvarırım bizi ayırma."

İkiside hıçkırarak ağlıyordu, Changbin güçsüz çıkan sesiyle "Chan ağrın mı var? Kalk hadi yatağa gidelim." dedi.

Chan korkarak parmaklarını Changbin'in yüzüne çıkartıp "Ölüyorum Changbin, gidiyorum ve elimden hiçbir şey gelmiyor. Ağrı tam kalbimde, fiziksel olarak ölüyorum ama sen benim ruhumu canlandırdın. Ben ölmeye hazırdım şimdiyse korkuyorum." dedi Changbin'in yaşlarını silerken.

Chan yorulmuştu aylardır ölümün pençesindeydi ancak Changbin onu böyle güzel severken gitmek istemiyordu. İçindeki ölmüş çiçekler canlanmışken yerlerinden kopmalarını istemiyordu.

Chan ölmek istemiyordu fakat sanki tanrı ona bütün nefretini kusar gibi canını alacağını haykırıyordu.

Changbin nefesinin kesildiğini hissetti sevdiği ellerinin arasından kayarken elinden hiçbir şey gelmemesi onunla beraber gitmek istemesini sağlıyordu. O ayakta kalmalıydı fakat Chan her ağladığında kalbi sızlarken ayakta kalması zorlaşıyordu.

Ağlayarak sevgilisini kaldırmaya çalıştı zorlandığında "Yalvarırım kalk Chan. Lütfen kalk bir şeyler ye, benim için yalvarırım." dedi gözyaşları dinmezken.

Chan yavaşça doğrulup Changbin'i kendine çekti ve sıkı sıkı sarıldı. Kokusunu derince içine çekerken "Sana sevgilim demek istiyorum." dedi.

Changbin gözyaşları Chan'ın boynuna akarken "Ben de." dedi ve devam etti "Ben sana uzun uzun sarılmak, seninle elele sokakta yürümek istiyorum. Beraber saçmalayalım ve birlikte bulutları bir şeylere benzetelim istiyorum." dedi ağlaması yavaş yavaş dinerken.

İkisi de sessiz bir anlaşma imzalamışlardı o an. İkiside Chan'ın gideceğini biliyordu ama son anlarını beraber ve mutlu geçirmek istiyorlardı. Bu aralarında sessizce alınmış bir karardı.

Uzun uzun sardılar birbirlerini ve bir süre sonra beraber ayağa kalktılar. Changbin kollarını yeniden Chan'ın boynuna sararken ikisininde gözyaşları dinmişti.

Chan mutlu ses tonuyla "Hadi bir şeyler yiyelim çok acıktım." dedi kollarındaki bedenin boynuna bir öpücük kondurup.

Changbin bu harekete gülümseyip "Hadi yiyelim." dedi ve Chan'ın elini tutup mutfağa yönlendirdi.




•••




























Hellooooooœ🌼
Nasılsınız umarım çok iyisinizdir🤍
Kendini iyi hissetmeyenlere kocamaaaaaan sarılıyorum💜💙
Vote veren ve yorum yapanlara çok teşekkür ederim🍀

DEBRIS 'binchan'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin