Sarhoş 13. Bölüm
3 hafta önce :
Kendi anlatımım ile :
İnsan değişir. Bazen en sevdiği renk yeşildir bazen ise sarı bazen pembe. Kararları değişir. Düşünceleri değişir. Mutluluğu değişir. Bazen mutluluğa giden yol bomboş bir otoban gibidir. Hızını yükseltirsin ve hızlıca mutluluğa varırsın. Bazen ise mutluluğa giden yolda polis seni çevirir ve sana der ki "Senin mutluğa gitmen yasak." der ve seni hüzün dolu hayatında yapayalnız bırakır ve seni geri gönderir. Bazen mutlu olmak için önce zorluk çekmen gerekir. Mutluluğa ulaşmak için polis seni çevirfiğinde senin polisi geride bırakıp yoluna devam etmen gerekir. Sonuçta polis bir engeldir mutluluğa giden yolda sana arabanı sağa çekmeni söyler ve seni yavaşlatır ama önemli olan polisin devam et lafını duyduktan sonra tekrar hızlanmaktır. Her şeyin dışında bazılarına ise mutluluk haramdır. Mutlu olmayı hiç tatmamış. Dışarıdan baktığında normal mutlu bir insan olarak gözükür ama kalbine baktığında bir ıslaklık fark edersin. Hani ağlamak istersin ya gözyaşı gelir ama boğazında bir düğüm oluşur. İşte kalbinde içinde tuttuğu gözyaşlarının ıslaklığını hissedersin ama o içindeki gözyaşlarını dışarıya atamıyor. Onları sürekli içinde tutuyor. Artık dayanamıyor. Kendine zarar veriyor. Hiç bir şeyi hiç kimseye söyleyemiyor. Tam gerçek arkadaşını buldu diyor ama meğerse bulamamış. Ölmek istiyor. Bu hayat artık ona çok ağır geliyor. Dayanamaz ki artık. Dayanacak gücü kalmadı.
Marinette'in anlatımı ile :
Yazarın dediği gibi dayanacak gücüm kalmadı. En son Adrien ile sevgili olmuştunuz hani ne oldu şimdi diye soruyorsunuz değil mi? Şimdi anlatıyorum. Zaten biliyorsunuz Adrien de para bol. Biz evde Adrien ile ben yani sadece ikimiz vardık. Ben ne yemek yapmasını bilirim ne de temizlik yapmasını. Adrien bir gün gelip bana "Bir hizmetçiye ihtiyacımız var." dedi. Tabii ben de hemen kabul ettim. Çünkü bilmediğim işleri yapmakta çok zorlanıyordum. Ama böyle olacağını hiç tahmin etmemiştim. Bu aralar çok popüler olan online hizmetçi, duvar boyacısı, tamirci gibi mesleğinde iyi olan insanları oradan seçip kendi evine çalışmak üzere getiriyordun. Bize mantıklı gelmişti ve o uygulamadan bir hizmetli bulduk. Kısa süre içinde eve geldi. İlk başta her şey çok mükemmeldi. Hizmetli kadın yani Carla, işini çok iyi yapıyordu. En güzel kısmı ise artık yemek temizlik vs. işlerle uğraşmıyordum. Bu da benim işime gelmişti. Sonradan Carla'nın bizim odamızı çok sık temizliğini fark ettim. Benim açımdan bu kötüydü çünkü insanların Odamıza çok girmesinden hiç hoşlanmam. Bu durumu Adrien'e söylediğinde bana "Aman boşver. Ne güzel işini yapıyor işte." demişti. Zamanla oda da Carla'nın parfümü buram buram komaya başlamıştı. Ben bunu bir türlü anlayamadım. Çünkü temizlenen bir yer mis gibi böyle temiz temiz kokar değil mi? Ben o sıralarda bir hastanede veri girişçi olarak işe başlamıştım. Zaten üniversiteyi bu bölümden bitirmiştim amacım para kazanmak değildi. Sadece deneyim kazanmak istemiştim. Bir gün, çok yorulmuştum ve işten erken çıkmak istemiştim. Benim yerime başka bir veri girişçi gelince patron çıkmama izin verdi eve gitmek için yola düştüm. Eve gidince tam kapının zilini çalacaktım ki elimde olan anahtarı fark ettim. İstemsizce bütün yol boyunca anahtarı elime alıp çevirmiştim. Madem anahtar var o zaman anahtar ile gireyim dedim ve anahtarı kapının kilidine soktum. Anahtarı çevirdim ve kapı açılınca büyük bir şok yaşadım. Adrien, Carla'yı kendine çekmiş onu kucağına oturtmuş. Carla ise sanki dünyanın en mutlu kadını gibi gözüküyordu. Beni görünce hemen Adrien'in kucağından kalktı ve üstündeki elbiseyi düzeltti. Ben ise diyecek hiç bir şey bulamıyordum. Boğazım düğümlendi. Konuşamıyordum. Orada öylece kalmıştım.
- Marinette göründüğü gibi değil.
Adrien konuşunca o kadar sinirime gitti ki sanki boğazımdaki tüm düğümler birden çözülüverdi.
- Neyi açıklayacaksın neyi! Her şeyi gördüm ben!
- İşte göründüğü gibi değil.
- Peki tamam! Söyle o zaman! Carla'yı kucağına alıp ona sarılmakta asıl amacın neydi?! Ne olabilir ki!
- Carla'nın boğazına ekmek kaçmış...
- eee sonra
- Sonra ben ona su iç dedim o bana nefes alamıyorum deyince endişelendim. Bu sabah da merdivenden inerken ayağımı burkmuştum. Bu yüzden yürüyemiyordum. Carla ya çabuk yanıma gelmesini söyledim. Carla yanıma gelince onu kendime çektim kucağıma oturttum ve ellerimi beline sararak yukarı doğru ittirdim ekmek çıksın diye. Yani sadece ilk yardım yapmak istemiştim.
- Adama bak yaa. Şaka gibi. İki dakikada dünyanın senaryosunu yazdı.
- Doğru söylüyorum Marinette. Hatta Carla ekmek yemişti ya ekmek poşeti de orada bak tezgaha çıkmış bir halde. Ayrıca istersen hastaneye gidelim o zaman ayağımın burkulmuş olduğunu görürsün.
- Peki tamam eğer bunların hepsi doğruysa Carla senin kucağında neden o kadar mutluydu?
- Çünkü-
- Sen dur ben Carla'dan cevap bekliyorum.
- Eee şey ben boğazımdaki ekmek çıktığında çok sevindim çünkü nefes alamadığımdan dolayı ölücem sanmıştım.
- Zahmet edip Adrien'in kucağından kalkmadın yani? Dedin ki burası rahatmış burada kalayım.
- Hayır. Öyle değil tabikide. Ben daha şoku atlatamamıştım ki o an aklımda sadece ekmeğin boğazıma kaçtığı an vardı.
- Tamam belkide doğruyu söylüyorsunuz. Bilemem.
- Yani kovulmadım mı?- Kapa çeneni Carla! Sen her türlü kovulcaksın zaten. Hatta şu an kovuldun!
Sanki beynindeki ses onlara inanma çık git diyordu. Kalbimdeki ses ise onlara inan ve Adrien ile mutlu bir hayat yaşa diyordu. İnanmalı mıyım? Ne yapmalıyım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarhoş Bir Adrienette Aşk Hikayesi
RomanceAnnesi ölmüş ve babası tarafından terk edilmiş genç bir kız hayatının aşkını buluyor. Macera ve aşk dolu bu hikayeyi kaçırmayın.❤️