🖤🖤🖤DESCONOCIDA🖤🖤🖤

490 26 21
                                    

YORUMLARINIZI BEKLİYORUMMMMM...

●●●●●


"Ne işi var bu meynetsizin burada? Hem nereden ablası oluyormuşum? Beni bunun yanına atan rüzgâr olmaz olsun! Şerefsiz Akif'in piçi değil mi bu?"
                       
●●●●●


"Ayh bir egosu var ,bir egosu var...  Sanırsın küçük dağları kendisi yaratmış beyefendi!"

"Abartmadın mı sence de Dilay?"

Aybike kuzeni Dilay ile beraber bir yandan kahvaltı sofrasını topluyor, diğer yandan şikayetçi tavırlarıyla beraber muhabbetlerini sürdürüyordu.

"Geçenlerde beyefendi Rüzgâr'la konuşurken kapıda bizi kendi deyimiyle bastı, sonrada bir daha konuşmamızı yasakladı. Neymiş efendim ben ağabeyim kütük değilim!"

Abisine karşı olan bu yarı alaycı yarı sinirli tavrı tıpkı Aybike ve Oğulcan'ın arasında ki ilişkiye benziyordu. Genç kız gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken onu farkeden kuzeni katıla katıla gülmeye başlamıştı.

" Ya ne bileyim arada bir böyle maçoluğu tutuyor falan ama yine de abim işte atsan atılmaz satsan satılmaz..."

Mutfağa pat diye adeta damlayan Derya, kendisine karşı sitemle dert yanan kardeşini başından beri dinliyordu zaten. Aybike de durumun farkındaydı ancak kapının pervazından 'çaktırma' der gibi işaret parmağını dudağının üstüne bastırıp kaşlarını havaya kaldıran kuzeninin işine karışmak istememişti.

"Ahh bana karşı olan sevgisi(!) kaf dağlarını aşmış kardeşim, merak etme duygularımız karşılıklı."

Tezgâhta sırtı ona dönük olan kardeşini belinden sarıp yanağına ufak bir öpücük kondururken söyleyivermişti bunları. Aybike gıpta etmişti onların bu sıcak ilişkilerine abisi onu hiçbir zaman böyle içten sevmemişti, dahası en ufak bir olayda bile kardeşini dinlemeden direkt yargısız infaz yapıyordu. Üstelik bu evde sığıntı gibi yaşadıkları için Oğulcan saat sabahın beşinde işyerine gidiyordu, öyle sabit bir işi de yoktu aslında evden eve nakliyat yapan bir firmada indir-bindir işi yapıyordu. Kimi zaman pazarda satıcılık yapmışlığı bile vardı, hatta geçenlerde ek iş olarak geceleri taksiye çıkacağını söylemişti. Günde üç saat uyuduğu bile kesin değildi. Bu yüzden yalnızca üç beş diyalog geçiyordu aralarında üstelik bazıları sadece basit bir tamam, peki, evet den ibaretti. Aybike'de elinden geldiğince iş bulup çalışmaya yelteniyordu ancak parayı buldukları da pek söylenemezdi, çünkü teyzeleri ellerinde ne var ne yok paydos yaptıkları vakit direkt alıp kendisi ve çocukları için harcıyordu. Yedikleri lokmayı bile sayar olmuştu, Şengül hanım ise ablasından daha fazla lâf işitmemek için Nebahat hanımlarda çalışmasının artısında bir mağazda satış görevlisi olarak işe başlamıştı.
Kuzenleriyle beraber mutfakta gülüp eğlenebildiği nadir saatleri yaşayan genç kız duyduğu ses ile irkilmiş ve arkasına dönmüştü, artık her güzel anının bir katili vardı üstelik Van gölü canavarından farksız...

"Ooo Aybike Hanım sabah şerifleriniz hayırlı olsun... Bir dileğiniz emriniz var mıydı matmazel?(!)"

Sıkıntıyla iç çeken Derya, annesinin bu yapmacık tavrına ithafen ortamı yumuşatmak adına söze girmişti.

"Vayyy!! Ayşen Sultan, buyurunuz efendim kahvaltı sofranız hazır başka bir emriniz?"

Ancak karşı taraftan cevap geçikmemişti.

AYBER SHORT STORİESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin