Transmigrating into the Reborn Male Lead's Ex-Boyfriend |BL ÇEVİRİ

Found A Good Friend

Anneni s*keyim, uzun bir fransız öpücüğü mü? Song Xuanhe tek kelime etmeden gözlerini kıstı. Ancak içten içe, sistemli bir şekilde Zhou Nan'ın tüm atalarına lanetler yağdırıyordu. Ancak, Zhou Nan'ın cezasını doğrudan
reddetmesinin de hiçbir yolu yoktu.

İÇN: İlk kelime aslında "amcanın s*ki"ydi. Zhou Nan'a karşı bir küfür/lanet işlevi görüyor. Çin'deki en kötü küfürlerin çoğu, küfür ettiğiniz kişinin aile üyelerine atıfta bulunur. İngilizce'de ise daha çok kişinin annesiyle sınırlıdır, bu yüzden bunu kullandım. Ama Çin'de diğer aile üyelerini de küfürlerinde kullananları bulabilirsiniz.

(çevirirken gözüm seğirdi nedense.)

Sonuçta herkes Xiao Yuanmu'yla olan ilişkisini biliyordu. Üstelik daha önce herkesin önünde onun kendisine ait olduğunu ilan etmişti. Nasıl bakarsanız bakın, şimdi reddetmesi garip görünürdü.

Bu nedenle Song Xuanhe, tüm umutlarını Xiao Yuanmu'ya bağladı.

O reddedemezdi ama Xiao Yuanmu yapabilirdi. Kitapta Xiao Yuanmu'nun başkalarının ona fazla yakınlaşmasından hoşlanmadığının yazılı olduğunu hatırladı. Büyük olasılıkla öpüşmeyi dayanılmaz bulacaktı.

Song Xuanhe konuşmadı. Yine de Xiao Yuanmu'ya fikrini soruyormuş gibi gülümsedi.

Seyirciler sessizce bakıştılar. Hepsi de Song Xuanhe'nin ilk defa birinden çok etkilendiği söylentisine inanıyordu. Daha önce kimseye böyle davrandığını görmemişlerdi.

Xiao Yuanmu'nun soğuk gözleri Song Xuanhe'nin gözleriyle sessizce buluştu. İfadesi değişmedi. Ancak kimsenin bilmediği şey, yanında asılı olan parmakların hafifçe kıvrıldığıydı.

Xiao Yuanmu'nun ne hareket ettiğini ne de reddettiğini gören Song Xuanhe, uzun bir süre tereddüt etti. Yine de, o soğuk gözlerden herhangi bir duygu okuyamadı. Sonra aklına geldi. Xiao Yuanmu henüz yeniden doğmamıştı. Gerçekten istemese bile Song Xuanhe'yi bu kadar çok insanın önünde bu kadar doğrudan utandıramazdı. Büyük planları bir sabırsızlık anıyla mahvolabilirdi. Şu anda Xiao Yuanmu, Song Ailesi hakkında epeyce veri bulmuş olmalıydı. Song Xuanhe'yi gücendirecek olsaydı, şimdiye kadar yaptığı tüm işleri boşa harcamış olurdu.

Bunu düşündüğünde Song Xuanhe artık bu durumdan kaçamayacağını fark etmişti.  Yalnızca ayağa kalkıp istenileni yapabilirdi. Xue Mian'ın teknikleriyle kurtulmayı planlıyordu.

Ancak, o tam ayağa kalkarken, zaten sabırsızlanmaya başlayan Zhou Nan, dilinin bir klik sesiyle birlikte onu itti. Alay etti, "Öpeceksen öp. Oyunu oynayacaksan, oyna. Birbirinize sevgi dolu bakışlar atıp bizi tüm bu köpek mamasını yemeye zorlama, tamam mı?”

Song Xuanhe hazırlıksız yakalanmıştı ve böylece Xiao Yuanmu'nun kucağına itildi.
Dudakları birbirine dokundu. Yumuşak his, nane kokusuyla birlikte geldi. Bu Xiao Yuanmu'nun kullandığı diş macununun kokusuydu, Song Xuanhe, yaban mersinli olanı kullanıyordu.

Xiao Yuanmu sakince kendi yüzüne yakın olan suratı inceledi. Dudakları birbirine bastırılmıştı ama burnu yüksek olduğu için burunları çarpışmamıştı. Bu bakış açısından, Song Xuanhe'nin şaşkın gözleri fark edilebiliyordu.

Song Xuanhe'nin gözleri fazla büyük değildi ama çok parlak ve netti. Kirpikleri uzun ve kalındı. Gözlerinin köşeleri hafifçe aşağı çekikti. Ancak, baştan çıkarıcı ve ya davetkar değillerdi. Aksine çok neşeli ve parlaktılar. Masum bir ifade takındığında çok inandırıcı görünüyordu. İnsanların onun hakkında iyi bir izlenim edinmesini sağlıyorlardı.