Transmigrating into the Reborn Male Lead's Ex-Boyfriend |BL ÇEVİRİ

Found a Handsome Guy

Yeni Yılda sizi ziyarete gelen insanlar havadan sudan konuşarak ve dua ederek sohbet ederler. Karşısındaki konuşmasa bile tek kişilik gösterilerine devam edip yarım gün boyunca kendi başlarına konuşurlar.

Song Xuanlin ara sıra kibar yanıtlar veriyordu. Gözlerinin kenarlarından çevreyi incelerken bakışları amaçsızca etrafta dolaşıyordu. Bakışları, güneş ışınları nedeniyle görülebilen havadaki tozdan Song Jiabao'nun babasının yükselmiş gömlek yakasına kaydı.

O tarafta hâlâ sohbet ediyorlardı. Song Xuanlin temiz hava almak için dışarı çıkma niyetindeydi. Bir adım geri atıp başını çevirdi. Aniden durduğunda gövdesi ve cep telefonunu tutan eli yalnızca yarıya kadar kaymıştı. Aynı zamanda kaşları da çatıldı.

Gözleri ondan pek uzakta olmayan bir manzaraya takıldı. Az önce konuştuğu kişinin sesini ve arkasındaki kanepede konuşulanları hâlâ duyabiliyordu.

"Jiabao geçen sene kendine bir kız arkadaş buldu ama ne annesi ne de ben onun uygun biri olduğuna inanmıyoruz. Konu eş seçmeye gelince onun gibi genç erkekler yeterince düşünceli değiller. Kendileriyle aynı statüde olan biriyle evlenmenin ne kadar önemli olduğunu ancak büyüdüklerinde anlıyorlar. Bahsi geçmişken, Xuanlin zaten çok büyüdü. Henüz eve bir kız getirmedi mi? Eğer bekarsa, eşim ve ben ona uygun bir kadın olup olmadığını görmek için etrafa bakmasına yardımcı olabiliriz."

"Acelesi yok." Li Nianan'ın sesinde bir gülümsemenin izi vardı. "Henüz o kadar yaşlı değil. Günümüzde otuz yaşında evlenmek bile hala erken kabul ediliyor. Onu aceleye getirmeyeceğiz."

"Bu işe yaramaz." Song Jiabao'nun babası şunları söyledi: "Erkeklerin kariyerlerini kurmadan önce ailelerini kurmaları gerekiyor. Xuanhe'nin bile zaten birkaç erkek arkadaşı oldu ama Xuanlin'in bir tane bile olmadı."

Kanepedeki konuşma net bir şekilde Song Xuanlin'in kulaklarına iletildi. Konuşmayı dinlerken sessizdi. Bakışları hâlâ önündeki manzaraya odaklanmıştı. Kaşlarını çattı.

"Bao genç ve eğlenmeyi seviyor." Li Nianan'ın ses tonu çok dokunaklıydı. "Çocukluğundan beri bizim tarafımızdan şımartıldı. Jiabao hakkında söyledikleri gerçekten hoş değildi. Umarım yaptıklarını ona karşı kullanmazsın."

"Yapmayacağız." Song Jiabao'nun annesi güldü. "Jiabao'muz ona karşı kendini suçlu hissetmişti. Bu yüzden biraz kendine gelir gelmez özür dilemek için hemen buraya koştu. Bahsi geçmişken, dışarıda ne konuştuklarını merak ediyorum. Hala dönmediler... Gidip bir bakayım mı...?"

"Çocuklar," Song Jiabao'nun babası karısının sözünü kesti. "Kavgadan sonra birbirlerine kin besleme eğiliminde değillerdir. Üstelik onlar birlikte büyüyen kuzenler. Barıştıktan sonra uzun süre konuşmaları normal. Yanlarına gidersen onları rahatsız edeceksin."

"Haklısın, hahahahaha." Song Jiabao'nun annesi ağzını kapattı ve güldü.

Konuşmayı dinlerken Song Xuanlin'in dudakları hafifçe yukarı doğru kıvrılmıştı. Kısa süre sonra sessizce yumruğunun içine öksürdü ve ifadesini düzeltti.

"Bugün biraz soğuk." Song Jiabao'nun annesi, gülmeyi bıraktıktan sonra endişeli bir ses tonuyla şunları söyledi. "Dışarıda da yoğun kar yağıyor. Acaba oradayken üşüyecekler mi?"

Li Nianan'ın yüzü gülüyordu. "Haklısın. Eğer endişeleniyorsan gidip onları arayabiliriz."

"Gitmenize gerek yok." Song Jiabao'nun babası gülümsedi ve ayağa kalktı. "Siz ikiniz sohbete devam edin. Bir sigara içmeyi o kadar çok istiyorum ki, gidip nasıl olduklarını göreceğim."

Song Jiabao'nun babası bu sözleri söylerken arkasına döndü. Tam bir adım atmıştı ki, bir elin omzuna bastırdığını ve kıçını kanepeye geri ittiğini hissetti. Şaşırmıştı. "Xuanlin, sen...."