Transmigrating into the Reborn Male Lead's Ex-Boyfriend |BL ÇEVİRİ

Found a Handsome Man

Song Yansong'un doğum günü ziyafeti büyük ve prestijliydi. Gelenlerin hepsi varlıklı ve saygın kişilerdi. O akşam saat altıda otelin girişi çoktan lüks arabalarla dolmuştu.

Song Xuanhe ve Song Xuanlin konukları karşılamak için girişte durdular. Başlangıçta Song Guochao da oradaydı, ancak bir telefon aldıktan sonra ayrılmıştı. Song Xuanlin, gelen insanlarla her zamanki sakin tavrıyla sohbet ederdi. Ardından, bir sonraki gelene bakmadan önce konuğu içeri girmesi için yönlendirirdi. Song Xuanhe'ye, "Sıkıldıysan Wei Chen geldiğinde onunla birlikte gidebilirsin" dedi.

"Gerçekten mi?" Song Xuanhe tek kaşını kaldırdı ama Song Xuanlin'e bakmak için dönmedi. Kısık bir sesle cevap vermeden önce yoldan geçen insanlara gülümsedi, "Song Guochao gelip benim için sorun çıkarırsa ne yapmalıyım?"

Song Xuanlin basit ve öz bir cümleyle cevap verdi, "Wei Chen etraftaysa yapmaz."

"Tamam." Song Xuanhe, orta yaşlı bir çiftle el sıkışırken ve onları selamlarken gülümsedi. "Bay Yang, Bayan Yang, büyükbabamın doğum gününü bizimle kutlamaya geldiğiniz için çok teşekkür ederim."

Song Xuanlin hediyelerini kabul etmek için öne çıktı ve başka birinin onları otele götürmeden önce Yang çiftiyle sohbet etti. Çift yoluna devam ederken, Wei Chen ortaya çıktı.

Song Xuanlin başını salladı. "Wei Shao."

Wei Chen karşılık olarak onu selamladı. Daha sonra Song Xuanhe'ye, "Burada itaatkar bir şekilde durup misafirleri karşılamanı beklemiyordum. Kalabalık ziyafet salonunda seni aramam gerektiğini düşünmüştüm."

Song Xuanhe dudaklarını bir gülümsemeyle kıvırdı. "Beni aramana nasıl izin verebilirim? Babam özellikle Wei shao'yu beklememi söyledi. Ona seni evinde hissettireceğime söz verdim."

"Baban?" Wei Chen, Song Xuanhe'nin ne demek istediğini anlayarak güldü. Hediyesini Song Xuanlin'in kişisel asistanına teslim etti ve ardından ziyafet salonunu işaret etti. Song Xuanlin'e doğru, "Song da shao, bu yerde bana rehberlik etmesi için kardeşini ödünç alabilir miyim? Bilmediğim yerlerden korkuyorum."

Song Xuanhe, Wei Chen'e baktı ve onun oldukça sakin göründüğünü gördü. O keskin, simsiyah gözlerinde dizginlenemeyen bir asilik vardı. Kendi sözlerini hiç uygunsuz bulmamışa benziyordu. Song Xuanhe'nin bakışını fark ettiğinde ona gülümsedi bile. Çok rahat görünüyordu.

Song Xuanlin de diğerinin utanmazlığı karşısında şaşkına dönmüştü. Ancak, zihinsel olarak her zaman güçlü olmuştu. Sakince başını sallamadan önce sadece yarım saniye duraksadı. "Eğer durum buysa, gerçekten de yanınızda birinin olması gerekir. Xuanhe, Wei shao'nun ziyafet salonuna alıştırmasına yardım et . Ziyafet başlamadan önce büyükbabama gitmeyi unutmayın."

"Öyleyse seni rahatsız etmem gerekecek, ge ."

Song Xuanhe, yüzünde bir sırıtışla Song Xuanlin'e el salladı. Daha sonra çevik bir şekilde arkasını döndü ve Wei Chen ile birlikte ayrıldı.

Uzaklaşmayı başardıklarında, Wei Chen Song Xuanhe'ye doğru eğildi ve kısık bir sesle sordu, "Seni bu işkenceden kurtardıktan sonra bile bana teşekkür etmeyecek misin?"

Song Xuanhe gelişigüzel bir şekilde iki bardak şampanya aldı ve birini ona uzattı. Yürürlerken, "Yabancı çevrelerden korkmuyor musun? Sana eşlik ettiğim için bana teşekkür etmesi gereken kişi sen olmalısın."

Wei Chen tek kaşını kaldırdı ve gülümsedi. Bu konuya devam etmedi. Bunun yerine, "Xiao Yuanmu nerede?" diye sordu.

"Onu mu arıyorsun?" Song Xuanhe, başını Wei Chen'e doğru eğdi. "Sana adresi vereceğim. Şimdi gidersen, muhtemelen onu yakalayabilirsin."