Mustafa
Sabahın kaçıydı bilmiyorum ama kapının çalma sesi tüm evi doldurmuştu. Yanımda huzurla uyuyan bedeni uyandırmamak için hemen kalktım. Gözüm duvardaki saate kaydığında daha sabahın altısı olduğunu görmek kaşlarımı çatlama neden olmuştu.
Ayağıma eşofmanımı geçirip koşarak adım kapıya gittim. Ben gidene kadar tekrar çalan kapıyla içimdeki korku daha bir ortaya çıkmıştı. Mahallede veya tanıdıklardan bu saatte gelecek kimse yoktu.
Sonunda kapıyı açtığımda karşımdaki saçı sakalı birbirine karışmış biri vardı. Tanımaya çalıştım, içten içe kim olduğunu biliyordum sanki. Yine de bir ihtimal varlığını unuttuğum o kişiyi görmenin hissiyle cebelleştim.
Karşımdaki 8 yılın değiştirdiği 'babam' duruyordu. Gözleri ile tüm bedenimi süzdü, en çokta uzun uzun gözlerime baktı. Gözlerim aynı anneme benziyordu. Beni özlememişti, beni artık sevmiyordu. Sadece annemin izleri için gelmişti. Bunun farkındalığı ile kapıyı açıp geriye çekildim. Tek kelime etmedi.
İçeriye girdi, etrafı gözleriyle iyice taradı. Değiştirdiğim birşey var mı diye baktı. Yoktu, annem öldükten sonra evin kullandığım tek odası kendi odamdı. Vitrinde duran aile fotoğrafımızın yanına gitti. Uzun uzun dokunmadan fotoğrafa baktı.
Elindeki valizi yeni fark ettim, benim üniversite için aldığım valizdi. O zamanki heyecanımı hatırlayınca tüm vücudumu bir ürperti sardı. Değiştiğimi fark ettim, ben o zamandan farklı bir kişiydim artık. Fotoğrafı eline alırken dönüp bana baktı. Sanki fotoğraftaki senle bir mi bu der gibiydi. Fotoğrafta uyuşturucu kullanmadan önceki çocuksu suratım duruyordu.
Çerçeveden çıkardığı fotoğrafı valisinin içine yerleştirdi. Valizinde annemin ona götürdüğü kıyafetlerden başka birşey yoktu. 8 yıldır görüntüsünden başka birşeyi değişmemişti. Onunla konuşmak istedim, hayatımda olan şeyleri anlatmak istedim ama yüzüme bile bakmıyordu.
Kapıya doğru gitmeye başladığında gideceğini anlayıp büyük bir teleşa kapıldım. Elim ayağım birbirine girerken aceleyle, " Baba, gitme. " deyiverdim. Aklımda bunu demek yoktu, başka nasıl durmasını sağlayabilirdim bilmiyorum.
Tam kapıya gelmişti ki durdu. Herhangi bir hareket etmedi. Öylece kapıya baktı, bende ona baktım. Onun bu hale gelmesinin sorumlusu tamamen bendim. Benim yüzümden bu haldeydi. Beni affetmeyeceğini de biliyordum zaten. O biricik aşkını, annemi kaybetmişti. Benim yüzümden.
" Seni affetmem. " dedi. Sanki şartı buydu, burada kalacaktı ama beni affetmeyecekti. " Biliyorum. " ağzımdan çıkan kabullenmişlik dolu bir kelimeyle geriye döndü. Gözlerimin içine baktı tekrardan. Hala kullanıyor muyum diye anlamaya çalışıyordu.
Birşey söylemeden yatak odasına ilerledi. Tam benim kapımın önünden geçecekken odadan gözlerini kaşıyarak Ege çıktı. Babamı fark etmeden, " Mustafa ne oldu? " dedi. Babam bir başkasının sesini duyunca sinirle bana baktı. Ege de kendine gelip babamı görünce korkuyla geriye kaçtı. Ben hemen Ege'nin yanına koşup onu arkama aldım. Babamın kimseye zarar vermeyeceğini biliyordum, yani önceden. Ama şimdi o kadar emin değildim.
Ege korkuyla babama bakarken, bana yönelik, " O kim? " diye sordu. Babamın sinirli bakışları değişmemiş ama benim onu koruduğumu fark etmesi ile sakinleşmişti. " Babam. " dedim. Babam eski haline geri dönüp, " Bana Baba deme. " dedi. Sesi tüm evi inletirken Ege hemen kolumu tutmuştu. Bu hareketin beni sakinleştireceğini biliyordu.
Babam eski siniri ile yatak odasına girip kapıyı çarptı. Yeni fark ettiğim şey ise babamın hareketlerindeki farklılıktı. Sanki küçük bir çocuk gibiydi, ikna edilmeyi bekleyen küçük bir çocuk.
*************
Babamın odaya girmesinin ardından Ege'yi alıp odaya sokmuştum. Çok korktuğunun farkındaydım, babamın görüntüsü hiç normal değildi. Eski babam gitmişti, yerine koskoca bir çaresizlik gelmişti.
Annemi kaybedince babamı da kaybedeceğimi biliyordum. Çocukluğumdan beri bu düşünce içimde hep vardı. Babam annem için varolmuş gibi gelirdi hep. Şimdi ise bu halleri nedensizce normal geliyordu. Annem olmayınca ona hiçbir anlam yükleyemiyordum.
Ege'nin açıklama bekleyen bakışlarına bakınca gözlerimin yandığını hissettim. Durumu yeni fark ediyordum, babam gelmişti.
" Ege gördün mü? O benim babam. " dedim. Sanki bir hayaldi benim için, babamı bir daha göremeyeceğim fikrine ister istemez inanmıştım. Beni bir daha görmez sanıyordum. Gözlerimden yaşların aktığını Ege'nin şevkatli bakışlarıyla silmesinden anladım. Elimden tutup yavaşça yatağa ilerletti, yatağa oturunca benide çekip göğsüne yatırdı.
Usul usul saçlarımı okşamaya başladı. " Her şey düzelicek. " dedi. Onun sesinden bunu duymak gerçek kılmıştı her şeyi. Gözlerimden akan yaşları durduramadım. Ege her seferinde benim için sildi, saçlarımı okşamayı bırakmadı.
Bu hayata koca bir hata olarak gelmiştim, Ege benim bir hata olmadığımı kanıtlamaya çalışan tek kişiydi. Eğer benim için bir umut varsa o da Ege'ydi...
Karakterlerin ağzından yazmak hoşuma gitmeye başladı. Dönem dönem üretkenliğim azalıyor bu yüzden bazen bölümler çok geç geliyor. Ama bu dönem ders çalışmam gerektiği için ilham hiç eksik olmuyor. Bu sıralar fazlaca bölüm gelebilir.
Sizleri seviyorum❤
Oy ve yorum atmayı unutmayın😘😘