HESAPLAŞMA

2.6K 170 26
                                    

Hatırlamak bu dünyadaki en acı verici şeydir. Çünkü zaten unutmak istediğimiz şeyleri hatırlarız ve bu dayanılmaz bir acıya neden olur.

Mustafa'nın aylarca penceresini izlediği, tüm okulu karşısına alıp koruduğu, göğsüne yatırıp uyuttuğu ve en güzel kısmı o yumuşacık dudakları öptüğü sahneler bir bir geri dönüyordu. Mustafa bağımlıyken her şeye karşı daha nazikti bunu anlamıştı. İyi içiciydi, içtiği zaman tüm dünyaya dost oluyor, herkese yardım edesi geliyordu. Ege'nin tüm bu yardımlardan fazlası olduğunu anlaması tabiki zaman almıştı. Kalbini kırdığının bilincinde, sadece şansı değil hayatını oluşturan çocuktan özür dilemek istiyordu. Kolayca affedileceğini düşünüyordu açıkçası. Çünkü Ege'yi tanıdığı kadarıyla yumuşak kalpli biriydi, hele Mustafa'ya hiç dayanamazdı.

Buna güvenerek bir hafta sonra kahvenin yolunu tutmuştu. İnsanların kötü bakışları onu rahatsız ediyordu, bir haftadır bu böyleydi. Mustafadaki değişim sadece Mustafa'ya iyi gelmişti. Kahveden içeri girip gözlerini çevrede gezdirdi. Ege'nin tezgah arkasında gülerek bir çocukla konuştuğunu görünce ise kaşları çatıldı. Onu bu konuma kendinin getirdiğine inanıyordu. Bu yüzdendir ki ne yaparsa yapsın Ege'nin kendini affetmek zorunda olduğunu düşünüyordu.

Tezgaha doğru yürüyüp, dikkatli bakışlarını sürdürdü. Ege'nin kendini fark etmemesi ile daha da sinirlendi ama gönlünü alana kadar ses çıkarmamaya kararlıydı.

" Ege baksana bir. " Dedi, Ege'nin bakışları kendini bulurken içi huzurla doldu. Kaşlarını çatmaya devam etti ama, yandaki duran çocuğu kendinden korkutmayı ve Ege'den uzak tutmayı planlamıştı. " İşlerim var buradan ayrılamam. " Dedi. Sesinin soğuk oluşu ve bir o kadarda kesin bir cevap alışıyla şokla açıldı gözleri. Ege, daha birkaç ay öncesine kadar karşısında korkudan titreyen çocuk şimdi ona karşı geliyor, tabiri caizse kestirip atıyordu.

Yandaki çocuğa kaydı bakışları, ne konuşuyorlarsa devam etmek için heyecanla bekliyordu Ege'yi. Kaşları daha çok çatıldı, " İki dakikadan birşey olmaz gel. " Dedi. Ege sinirle soluk aldı, " Olmaz Mustafa çok önemliyse saat 12 de kapatıyoruz o zaman gel. " Dedi. Kafasını çevirip konuşmaya devam edecekken, Mustafa'nın sinirle ona doğru eğilmesin ortamı bir anda germişti. Ege ve hemen yanında oturan çocuk ayağa kalkmış, çevredeki bakışlar ona dönmüştü. Bu görüntüye daha çok sinirlendi, " Konuşacaksın Ege gel dedim. " Dedi. Sesi yine aynı korkutuculuğa sahipti. Yüzündeki gülümseme yoktu artık, bağımlılığın getirisiydi heralde.

" Sana git dedim Mustafa, konuşmak istemiyorum. " Korkmuyordu artık. Çünkü onu seven insanlar vardı. Arkasında duruyor ve ona şefkat gösteriyorlardı. Kendisi olduğu bu zamanları Mustafasız geçirmişti, bu insanları yüz üstü bırakmayacaktı.

Mustafa tam tekrardan konuşacakken, kahvenin sahibi Kemal amca, " Mustafa oğlum geçirdiğimiz günler hatrına çık git kahvemden sorun çıkarma. " Dedi. Mustafa gözlerini etrafta gezdirdi, herkesin kendine öldürücü bakışlar attığını fark edince, " Bu burda kalmayacak Ege, geleceksin konuşmaya. " Dedi. Hızlı adımlarla kahveden ayrıldı.

Ege korkuyla çarpan kalbini durdurmak istermiş gibi elini göğsüne götürdü. İlk defa bu kadar sinirli ve öfkeliydi. Kemal amcanın yeğen şerrinden biri o lan Ömer koluna dokununca ona döndü. Hayatı güzel bir yöne gidiyordu ve her seferinde olduğu gibi başı yine derde girmek üzereydi. En iyisi Mustafa daha fazla sinirlenmeden konuşmaktı. Yoksa tüm siniri Ege'ye yönelir, bu durumda da mahalleli ona zarar verebilirdi. Ne kadar kin gütsede yine de aşık olmaya devam ettiği birine zarar verilmesine göz yumamazdı.

Saat gece yarısını vurunca kahve yavaşça boşaldı. Bulaşıkları yıkayıp kenara bıraktı, gitmek için hazır hissetmiyordu. Mustafa kendine kötü birşey yapmazdı, en azından fiziksel olarak ona zarar vermezdi. Kahvenin kapısını kilitleyip, tedirgin adımlar ile Mustafa'nın evine gitti.

Kapıyı ilk çalışında içindeki korku çığ gibi olmuştu. Kendini aşırı savunmasız hissediyordu. Kapı sesli birkaç küfürün ardından açıldığında, tırnaklarını sıkıca avucuna bastırdı. Tekrar eski haline dönmek ne kadar canını sıksa da, yapılacak konuşmayı dinleyip ona göre karar verecekti.

Mustafa çatık kaşları ile ona sinirle bakarken, sesini bulmak adına birkaç sefer öksürdü. " Bugün konuşmak istemiştin, o yüzden geldim. " Dedi. Eğer eski Ege olsaydı titrerdi, değiştiği için tekrar mutlu oldu. " Evet, çok iyi hatırlıyorum. Tüm mahalleyi bana düşman etmişsin, konuşamadık. " Dedi iğneleyici bir tonla. Ege kaşlarını çatıp, " Kimseyi sana düşman ettiğim yok, o gün beni yaka paça evden atmasaydın insanlar sana böyle davranmazdı. " Dedi.

Açıkçası bir özür beklemişti, azarlanmak yerine küçücük bir pişmanlık amaresi aramıştı, ama yoktu. Daha geçmiş pişkin pişkin hesap soruyordu. Mustafa ona doğru tehditkar bir adım atınca bir adım geri çekildi, iyiki eve girmemişlerdi. Kaçmak için alanı vardı en azından, " Sen hala ne konuşuyorsun. Akbaba gibi evime çöken sen suçlu olan ben miyim amına koyim? " Dedi. Ege'nin gözleri dolarken, " Mustafa dedin ya babam benim için birini öldürdü, değmezmişsin. Kendini yakmış adam yazık. " Deyip önlem amaçlı bir adım geriye çekildi. Mustafa sinirden deliye dönmüş üzerine yürüyecekken sesini olabileceği en sert haline getirip " Senin için ne kadar çok fedakarlık yaptım farkında mısın? Sen tedavini aksatırsın diye korkumdan senden herşeyi sakladım, başıma gelenleri senin başına gelecekleri herşeyi sakladım. Aldığım karşılık gerçekten bu mu? Bu insanlar senin için ne kadar çok çabaladığımı gördükleri için sana böyle davranıyorlar. " Dedi.

Mustafa işleri iyice bok ettiğini o an anladı. Eğer bu çocuk olmasaydı, pislik batağında batmaya devam ederdi. Birbirleri için fedakarlık yapmışlardı ve bunu başa kalkan tek kişi Mustafa'ydı. Ege'nin ağlayan suratı, o her şeyin berbat olduğu  bahçe, her şey tabloya uygundu. Yine birşeyler kaybediyordu ve yine kendi elleriyle yapıyordu bunu. Ege ona ne yaparsa yapsın haktı şuan.

" Ege... " Birkaç saniye konuşmadı. " Bana biraz zaman verir misin? Herşey çok yeni Ege. 8 yıldır bokun içindeyim , 8 yıldır ayık uyandığım sabah olmadı. Pislik içinde yaşadım onca yıl, şimdi bir anda çırılçıplak kaldım. Anlıyorsun değil mi? Sadece biraz zaman ver, alışmam gerek. " Dedi ve arkasına dönüp eve girdi. Ege bahçe kapısında dikildi bir süre.

İçinden, " Belki de birinin yüzüne vurması gerekiyordu. " Dedi. Evet, birinin Mustafa'nın yüzüne vurması gerekiyordu.

Mustafa'nın yüzüne çarpmak isteyenler buraya yazabilir;)

Ege'yi kırılgan halinden arındırıp, acımasız bir havaya sokmak istiyorum. Çünkü Mustafa'ya birinin vurması gerekiyor, ve Ege Mustafa'yı en etkileyebilecek kişi.

Gelecek bölüm Ege'yi biraz sert görebiliriz;)

KEŞ(GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin