İçindeki patlamaları hissediyordu. Kalbi haftalar sonra ilk defa böyle hızlı atıyordu ve bunun sebebi hiçte masum değildi.Mustafa'nın içindeki hızlı hareketleri kalbini yerinden oynatıyordu. Hareket kabiliyetini kaybetmiş gibi sadece inliyor ve Mustafa'nın ulaşabildiği her yerine öpücük konduruyordu.
Mustafa hareketlerini yavaşlatıp durunca ne olduğunu anlamak için kafasını kaldırdı. Bunu bile baygın bakışlarla ve içinde bitip tükenmeyen arzu ile yapıyordu. Mustafa onda yarattığı bu etkiden oldukça memnun olarak, " Bu kadar hızlı bitirmek istemiyorum. " dedi. Ege yattığı kısımdan hafifçe toparlanmaya çalıştı, " Hızlı bitirmek mi? " dedi. Beyni hala işlevini yerine getirmiyor gibiydi. Mustafa onun bu tatlı haline gülümseyerek kendini yatağın diğer tarafına bıraktı, " Kucağıma gelmek ister misin? " diye sordu. Ege cevap verme gereği duymadan yerinden yavaşça kalkarak Mustafa'nın kucağına doğru çıktı. Tam dizlerinin üzerinde durup eliyle Mustafa'yı tekrar içine almaya çalıştı.
Mustafa üstünde kaşları layık bir şekilde kendini yaptığı işe vermiş çocuğu izledi, içi gidiyordu. Bu kadar çabuk bir birleşme beklemiyordu. Hiç olmayacağını düşünüyordu hatta. Bu ana her şeyi değişebilirdi ve şimdi bu anın içindeydi.
Ege başaramayınca kendini Mustafa'nın üzerine doğru bırakıp, " Sen yap. " dedi. Mustafa bu anı beklediği için hiç duraksamadan kendini yavaşça tekrar Ege'nin içine itti. Ege'den gelen derin inleme sesi ile kendisi de inleyerek hızını aniden arttırdı. Ege Mustafa'nın boynuna geçmeyecek izler bırakırken bir yandan da ıkınır gibi inliyordu. O kadar iyi hissettiriyordu ki kalbi duracaktı şimdi.
Mustafa sona yaklaşırken, Ege'yi tutarak yatağa sırt üstü yatırdı ve içinden hiç çıkmadan tüm kuvvetiyle hızlandı. Ege'nin kendini karnına doğru bırakırken kayan gözlerini izlerken kendisini daha fazla tutamadı ve derinlerine doğru yoğun bir baskıyla kendini bıraktı. Ağzından çıkan hırıltılı sesler Ege'nin kesik nefeslerine karışırken ikisi de artık bitmiş bir şekilde birbirlerine sarılıyorlardı.
Bu ayrılık ikisini de çok yormuştu...
--------------------------
Güneş ışıklarının süslediği odada ilk defa evinde gibi hissediyordu. Mustafa yanında yavaş solukları ile ona dünya üzerindeki tüm güveni sağlıyordu.
Dün yaşanan o yorucu birleşmeden sonra banyo yapmış ve birbirlerine sıkı sıkı sarılarak uyumuşlardı. Bir şeyleri konuşmadan halledemeyeceklerini biliyordu Ege, bundan dolayı içi biraz tedirgindi. Yine aynı şeyler yaşanır, yine ayrılırlar diye ödü kopuyordu.
Yattığı yerden doğrulup halen mışıl mışıl uyuyan Mustafa'ya baktı. O uyanmadan bir şeyler hazırlamak için mutfağa gitti. Dalgın dalgın dolaptan çıkardığı şeylerle ilgileniyor, farkında olmadan Mustafa ne seviyorsa ondan hazırlıyordu. Kendini kandırsa bile Mustafa'nın geleceğini öğrendiği ilk andan beri evi bunun için hazırlıyordu.
Ocakta menemeni karıştırırken beline sarılan kollar ile irkildi. Sonradan güzel bir gülümseme ile Mustafa'ya baktı. Onunda aynı gülümseme ile kendine bakıyor olması bile mutlu ediyordu. "Günaydın." dedi, ocağı bırakıp Mustafa'ya sarılmıştı. Mustafa mis kokan saçları öperek, " Günaydın gülüm. " dedi. Ege kıkırdayarak, " Hazır neredeyse otur sen. " dedi. Mustafa kafasını iki yana sallayarak, " Böyle kalsam olmuyor mu? " dedi. Ege gülümsedi, " Kalırız daha çok hadi yemek yiyelim şimdi. " dedi.
Kahvaltıyı basit şeylerden konuşarak geçirdiler, bu anlar Mustafa'ya bir ay önceki mükemmel yaşantısını hatırlatıyor ve içten içe pişmanlıkla yanmasına neden oluyordu. Ama artın düzelirken bu gibi düşüncelerin onu yemesine izin vermemeliydi. Artık hastalıklı bir sevgi yaşatmak ve yaşamak istemiyordu.