AFFET

1.1K 78 2
                                    

Mustafa tam bir haftadır Ege'nin dizinin dibinden ayrılmıyordu. Hiçbir şey umrunda değildi, Ege uyuyana kadar onunla sohbet ediyor. Uyuyunca da öylece başında bekliyordu.

Gözlerini üzerinden ayırdığı anda Ege ortadan kaybolacakmış gibi hissediyordu. Bu yüzdendir ki tuvalete bile sadece Kemal amca ve karısı geldiğinde gidiyordu.

Bugün ise hastaneden ayrılma vakitleri gelmişti. Kemal amca ne kadar ısrar etse de evlerine gitmek istediklerini söylemişlerdi. Sonuçta bu insanlara yeterince yük olmuşlardı. Ege uzun süredir yatmanın getirisi olarak bacak uyuşukluğundan dolayı biraz zorluk çekiyordu yine de her hareketini dikkatle izleyen Mustafa'ya karşı bir şey belli etmemeye çalışıyordu.

Eve girerlerken aklına Mustafa'nın babası geldi. Hala evde miydi acaba?

Arkasından onu takip eden Mustafa'ya döndüğünde Mustafa bir şey oldu sanıp, " Bir yerin mi ağrıyor, seni kucağıma alabilirim? " deyip hızla ona yaklaştı. Ege onun bu haline kıkırdayıp, " Hayır aşkım, bir şey diyecektim baban hala evde mi? " dedi. Tabi Mustafa'nın hiç eve gelmediğini bilmiyordu. Bunu bilmesi de şuan için iyi bir şey değildi.

Mustafa tereddütle kapıya baktı, sonrasında yanında duran bedenin beline sarılıp, " Bilmiyorum şuan evde olup olmadığını, girelim bakalım. " dedi. Ucu açık bir konuşma yapmak en iyisiydi. Hem babası nerde olabilirdi ki başka, gidecek bir yeri yoktu.

Eve girdiklerinde her şey yerli yerinde duruyordu. Mustafa elindeki eşyaları yatak odasına bırakıp hemen diğer odalara bakmaya başladı. Babası neredeydi bilmiyordu. Evde de yoktu bu içini hem rahatlatmış hem de onun için endişelenmeye başlamıştı. Nereye gitmiş olabilirdi ki?

Evi incelemeyi bitirip Ege'nin yanına döndüğünde Ege'yi koltukta uzanırken buldu. Öylece gözlerini kapatmış dinleniyordu. Mustafa içinde oluşan endişe kırıntılarına karşı olarak, " Ege? " dedi. Gözünü kapatması bile onu endişelendiriyordu. Ege gözlerini açmadan, " Hmm? " diye bir mırıltı çıkardı. Mustafa gülümsedi, yanındaydı ve iyiydi. Bundan sonra da onu tek başına bir yere bırakma gibi bir düşüncesi yoktu.

" Sen biraz dınlen ben bize yiyecek bir şeyler hazırlayayım. " dedi. Ege'den ufak bir gülücük alınca da mutfağa gitti. Evdeki her şey yerli yerindeydi. Babasının eşyaları odadaydı. Bu da babasının tekrar döneceğine işaretti. İçi rahatlamıştı, bu yüzden ara sıra Ege'yi kontrol ederk hazır çorbalardan birini yaptı.

Tepsiye koyduğu çorba kaselerini içeriye taşıdığında, Ege'nin gözleri açık ve öylece bir yere daldığını gördü. Ne düşünüyordu acaba, hala o gün mü aklındaydı, yoksa başka bir şey mi canını sıkıyordu.

Tepsiyi masaya bıraktığında Ege'nin dikkati tamamen ona döndü, tekrar o güzel gülümsemesinden verdi. " Eline sağlık. " dedi. Çorbanın hazır olduğunu biliyordu ama yine de Mustafa onun için bir şey yaptığında çok mutlu oluyordu. " Ne demek yavrum. Sen işte her zaman yaparım. " dedi. Ege yine güldü, Mustafa o her böyle güldüğünde kalbini sökmek istiyordu. Ve ona gösterecekti, kalbinin ne kadar hızlı attığını.

Ege, yavaş yavaş çorbasını içerken dikkatle onu izleyen sevgilisine baktı. O yemek yemiyordu ve gerçekten kilo vermiş olması Ege'yi üzüyordu. " Sende yesene aşkım. " dedi, masanın üzerinde duran elini tutup gülümsedi. Mustafa kendine yeni gelmiş gibi olduğu yerde silkelenip, " Senin o aşkım diyen ağzını yerim. " dedi. Birden sevgi yumağı olmuştu. Ege kıkırdayıp yemeğe devam etti.

Yemekler bitince birbirlerine sarılarak oturmaya devam ettiler, Ege sıkıldığı için konuşmaya başladı. " Aşkım, ben hastanedeyken ne yaptın? Yanıma hiç gelmedin? " dedi. Mustafa utandı, ona ne açıklama yapacağını hiç düşünmemişti. Ama şimdi her ne olursa olsun Ege'nin onu anlayacağını düşünüyordu. Bu yüzden her şeyi olduğu gibi anlatmaya karar verdi.

" Bende hastanedeydim." dedi. Ege korkuyla ona döndü, " Ne demek hastanedeydim? Sana da mı bir şey yaptılar? " dedi. Gözleri ise çoktan vücudunda gezmeye başlamıştı, hasar kontrolüne devam edemeden Mustafa elleri ile onun yüzünü kavrayıp kendisine bakmasını sağlamıştı. " Bir şey yapmadılar bana, ama sana yaptılar gülüm. Nasıl yüzüne bakarım diye düşündüm günlerce. Hastanenin acilinden seni aldıklarından sonra ben hep orda oturdum. Ne uzağına gidebildim ne yakınına gelebildim. Beni affetmezsim diye düşündüm günlerce. Sana yapılanın intikamını almak istedim. Ama sonra seni daha fazla üzemeyeceğimi anladım. Yerimden kalkamadım bile. " dedi. Ege dolu gözleri ile ona bakarken yüzünü tutan elleri avuçları arasına aldı. " Bir açıklama yapmana gerek yoktu Mustafa. Senin hiçbir suçun yoktu, ben hep seni bekledim o odada. Hatta beni artık sevmediğini bile düşündüm. Çok korktum bir daha gelmezsin diye. " dedi.

Mustafa gözyaşları ile parlayan gözlerin üzerine birer öpücük bıraktı. Onu böyle ağlarken görmek içini parçalıyordu. Bu konuşmanın hemen bitmesi gerekliydi ama her şeyi anlatmak isteyen tarafı da ağır basıyordu. Bu yüzden susmadı, " Gelemeyecektim, yerimden bile kalkamıyordum. Kemal amca geldi, senin intikamını almak isteyip istemediğimi sordu. Tabi ki istiyordum, başka bir yolu yoktu yüzüne bakabilmemin. Beni buraya getirdi, Haso Ağa diye biriyle tanıştırdı. Adam yardım edecekmiş, zamanında Kemal amcaya borcu varmış. Öyle söylediler, sonra sadece kapına kadar gelebildim. Sen gelmeseydin bana, ben seni öylece bekleyecektim. " dedi.

Ege duyduğu kelimeler ile gülümsedi. Ama takıldığı başka bir kısım vardı, bu Haso denen adamın iyi niyetli olduğunu nerden biliyorlardı ki? Ya adam onların başını derde sokarsa, o zaman ne yaparlardı. Mustafa sevdiğinin bu düşüncelerini hemen fark etti, çatılmış kaşlar ve büzülü dudaklara daha fazla dayanamadan dudaklarına kocaman bir öpücük kondurdu. " Bakma şöyle tatlı tatlı kendimi zor tutuyorum zaten. " dedi. Ege utandığı için kızaran  yanakları ile Mustafa'ya sarıldı.

" Lafı karıştırma, kim bu Haso Ağa, nerden biliyoruz iyi olduğunu? " dedi. Mustafa gülümseyip, " Ben sadece Kemal amcaya güveniyorum. O bize yanlış yaptırmaz. " dedi. Ege, Kemal amcanın adı geçince rahatladı tekrardan.

O gün sabaha kadar tüm sorunlarını unutup sohbet ettiler. Ege Kemal amcanın hastane odasında yaptığı komiklikleri anlattı, Mustafa gülümseyen yüze defalarca kez öpücük kondurdu.

Birbirlerine duydukları aşk o gece bir daha tazelendi.

Okunma sayısı ne kadar artsa da oy sayısı olduğu yerde sayıyor. Bu da beni oldukça kötü etkiliyor. Bu yüzden bu kitaba devam edebilmem için oylarınız gerekli ve ne kadar yapmak istemesemde oy sınırı koymaya karar verdim.

50 oy sonra yeni bölüm gelecek.

Okuduğunuz için teşekkürler...

KEŞ(GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin