Selam.. Sonunda gelebildim. Ah, buraya bir şeyler yazmayı bile o kadar çok özlemişim ki. Aylar oldu bölüm atmayalı. Hepinizi çok özledim, bölüm yayınlamayı ve yorum okumayı da ayrı bir özledim.
Öncelikle kusura bakmamanızı rica ediyorum. Ki zaten bakmadığınızı biliyorum. Bölüm dün gelecekti ama son sahneyi yetiştiremediğim için kaldı. Bugün de ucu ucuna bitirdim bölümü. Her şeyden önce araya bu kadar zaman girmesinin sebepleri var. Önce motivasyonumu kaybettim uzunca bir süre. Tek bir cümle bile yazamaz hale gelmiştim. Yeni başladığım hikâyeyi tıkır tıkır yazarken, Vatanım Sensin'le ilgili tek cümle bile çıkmıyordu kesinlikle. Daha sonra hamile olduğumu öğrendim, derken sürekli hastaneler, muayeneler, tahliller, tedaviler falan, gözümü açamaya fırsatım olmadı. Şu an dört ayımı doldurdum ve kızımı kucağıma alana kadar hikaye final yapacak. Yine de daha sayamadığım bir sürü işin gücün arasında sizin için bir şeyler yazmaya çalıştım. Umarım beklediğinize değer ve beğenirsiniz .
Sizi daha fazla merakta bırakmak istemiyorum ve bölümle başbaşa bırakıyorum. İyi okumalar.
Oğuz kapıyı ardından kapattıktan sonra derin bir nefes aldı. Genelde soğuk denizleri andıran gözlerinde şimdi yangınlar vardı. Gece boyunca hiç uyumadığı için kan çanağına dönmüştü gözleri. Derya ile seviştikten sonra genç kadın sırtını dönüp uyumuştu hemen. Ya da uyumaya çalışmıştı. Ama o bundan sonra ne olacağını düşünürken gözünü bile kırpmamıştı. Hava aydınlanmaya başlarken kadının derin bir uykuda olmasını fırsat bile sessizce kalkıp, çıkmıştı evden. Dün gece ikisinin de hem ruhunu hem bedenini ele geçiren gerginlik ve gerilim onları terk etmişti artık. Bu yüzden şimdi sakince iki medeni insan gibi konuşmaları gerekiyordu. Ama onun kendisini açıklayacak bir sürü cümlesi varken, en azından şimdilik hiçbir şey söyleyemezdi kadına. Bu yüzden her zaman en iyi yaptığı şeyi yaptı. Kaçmayı tercih etti.
Hızlı adımlarla arabasına doğru ilerlerken, ne kadar kaçarsa kaçsın bir gün fena yakalanacağını biliyordu ama. Daha önce yakalandığı gibi yine düşecekti kadının eline. Ve o gün kaçacak hiçbir yeri kalmayacaktı.
••••••
Derya yüzünü vuran gün ışığıyla gözlerini yavaşça araladı. İlk iş yatağın diğer tarafına baktı. Tahmin ettiği üzere Oğuz o uyurken çıkıp gitmişti. Yatakta oturak pozisyon alırken bu durum canını ne kadar yaksa da, gece uykuya dalmadan önce, sabah uyandığında adamın gitmiş olmasını dilediğini hatırlıyordu. Çünkü Oğuz'un ona yapacak sağlam bir açıklaması olduğuna dair inancını kaybetmişti artık. Daha fazla kendi kalbini kırmak istemiyordu. Belki de en iyisi her şeyi akışına bırakmak diye düşünmüştü.
Şirkete gitmek için yataktan kalkarken adamla ilgili dün aklına gelen ihtimali ona sormadığı için kendisini suçladı. En azından deneyebilirdi onu. Eğer Oğuz gizli şekilde devlet için çalışıyorsa bunu bilmeliydi. Çünkü o da istihbaratçıydı. Ama adam böyle bir şeyi itiraf etmediği için de üzerindeki tedirginlikten asla kurtulamıyordu. Ya Oğuz devlet için çalışmıyorsa? Ya da MİT'le ve ya istihbaratla hiçbir ilgisi yoksa diye düşünmeden edemiyordu. Belki de her şey gerçekten tesadüftü. Belki de Oğuz ismini değiştirmek zorunda kalmıştı ve Serhan Gündoğdu ile de gerçekten restorantlar zinciri projesi sebebiyle tanışıyordu.
Dolaptan bir kaç parça kıyafet seçerken bu meseleyi araştırmaya karar verdi. Belki de kendi başına aklındaki sorulara cevap bulmak, onları Oğuz'a sormaktan daha kolaydı. Çünkü Oğuz söyledikleriyle aklını karıştırıp durmuştu onun. Oysa Derya'nın net bir cevaba ihtiyacı vardı. Bir sene boyunca yaşadığı belirsizlik yeteri kadar yormuştu zaten. Şimdi adamı bulmuşken, onunla ilgili küçük çaplı araştırma yapmak daha kolay olacaktı belki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatanım Sensin 🥀
Romance"Bir yerde iki insan bir birini seviyorsa buna mutlu son yoktur..." E.Hemingway "Benim vatanım sensin.."