Merhaba canlar. Bölümü az önce bitirdim, bugüne yetişmez sanıyordum ama hem sizi fazla bekletmemek hem de fazla uzatmamak için kısa tuttum biraz. Sakin ama anlamlı bölüm oldu sanırım. Kısa ama öz bir bölüm oldu aynı zamanda İyi okumalar dilerim.
Derya harekât merkezinden çıktıktan sonra etrafa bakındı. Her kesten sonra çıkmıştı toplantıdan, kalıp Mehmet albay'la görevle ilgili biraz sohbet ettiği için. Aslında biraz da Eylem için duyduğu endişeyi dile getirmişti. Kendisi daha iki gün önce girdiği kampta az daha kafasını kurşunu yiyecekken Eylem'in belki de aylar sürecek operasyonda yakalanmadan nasıl devam edeceği konusunda endişeliydi. Dünyanın en iyi en profesyonel ajanı dahi olsa şansı olmayınca yakalana bilirdi insan. Kadının başına kötü bir olay gelsin istemiyordu.Koridorun diğer ucunda Oğuz'u görünce hızlı adımlarla onun yanına ilerlemeye başladı. Mehmet albay endişeleri konusunda onun içini rahatlatmaya çalışmıştı fakat bu yeterli değildi. Hem operasyon hem de Eylem'in emniyeti için bir şeyler yapmalıydı.
"Oğuz üsteğmenim" dedi hızlı adımlarla adama ulaşıp bir kaç adım arkasında durunca. "Konuşa bilir miyiz?"
Oğuz yavaşça arkasını dönüp tek kaşını kaldırıp kadına baktı. Ardından kafasını salladı tamamen ona dönerken.
"Ben Eylem'le ilgili konuşmak istemiştim aslında. Onun için endişeliyim. Hayatını garantiye alabilmek için bir şey yapamaz mıyız acaba?" Dedi Derya elleriyle oynayarak. Adamın önünde nedensizce heyecanlanıyordu. Bunun ona bir komutan olmanın verdiği heybete bağladı.
"Eylem bu görevi kendisi kabul etti. Kimse onu zorlamadı. Ayrıca tabiki de her an takip edeceğiz onu" dedi Oğuz gözlerini kadından kaçırarak konuşurken. "Üzerinde her zaman bir işaretleyici ve bir dinleme cihazı olacak. Her anından, attığı her adımdan haberimiz olacak. Zaten zor olanı, yani dosyayı herkesten önce ele geçirip oraya kendi fotoğrafını ve ismini dahil etmeyi başarırsa gerisi kolay."
"Öyle ama yine de çok tehlikeli bu. Ben de yabancı istihbarattan olduğum için biliyorum, böyle görevler nadiren çıkar bizde" dedi Derya endişeyle. "Keşke ben de onunla gitseydim"
"Olmaz" dedi Oğuz net şekilde. "Köse seni gördü. Ayrıca iki kişinin birden gitmesi dikkat çekebilirdi"
"Peki ya tim'den biri onunla birlikte göreve çıkamaz mı?"
"Hayır. Ben askerlerimi böyle bir tehlikenin içine atamam"
"Pekâlâ" deyip dudaklarından derin bir nefes verdi Derya. "Eylem'e güveniyorum. Başının çaresine bakar o. Ama yine de başına kötü bir olay gelmesinden korkuyorum. Yıllar önce henüz MİT için çalışırken en yakın arkadaşımı böyle bir görevde kaybettim ben. Daha 23 yaşındaydı. Gizli bilgi toplamak için sızmıştı örgüte. Fakat örgüt ajan olduğunu öğrenince diri diri yakmıştı onu. Eylem de aynısı yaşasın istemiyorum. Bir acıyı daha kaldıracak gücüm yok"
Karşısında ağlayarak konuşan kadına bakıp iç geçirdi Oğuz. Nedense kadınların göz yaşlarını görünce dayanamıyordu. Üstelik genç kadının arkadaşının acı şekilde can verdiğini görünce içi acımıştı ona. Eylem için neden bu kadar endişelendiğini anlıyordu şimdi.
"Üzgünüm, başına sağolsun. Ama Eylem aynısını yaşamayacak emin ol. Onu korumak için elimizden geleni yapacağız." dedi Oğuz eliyle hafifçe kadının koluna dokunup. "Sakin ol lütfen"
Derya göz yaşlarını elinin tersiyle silerken kafasını salladı. Yıllar önce kaybettiği arkadaşını bir anda hatırlamak acı vermişti.
"Eylem'i kampa kadar biz götüreceğiz. Eğer için rahat edecekse sen de bizimle gel" dedi adam Derya'nın biraz olsun sakinleşdiğini görüp elini kolundan çekerken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatanım Sensin 🥀
Romance"Bir yerde iki insan bir birini seviyorsa buna mutlu son yoktur..." E.Hemingway "Benim vatanım sensin.."