2. BÖLÜM

42 24 6
                                    

KİTAP NOTU: KIZLARIN KENDİ ARALARINDA BİRBİRLERİNE SÖYLEDİ LAKAPLAR VE İSİMLER VARDIR

ELEN: ELO, İLEN

ELİS: LİS, FİFİ

BELLYA: BELİYA, BEYYA

ALES: LES, Sİ,

"nasıl ya?"

Hepimiz şaşırmış bir biçimde Elen ablayı dinliyorduk. Ama ses çıkmayınca en sonunda patladım. "TEYZEM YURT DIŞINDAMIYDI" tamam biraz sesli olmuş olabilir ama sonuçta teyzemiz 1 aydır Türkiye'de değil Belçika'da sevgilisiyle ve biz onunla görüntülü bile konuşmamıza rağmen fark etmedik. Yetmezmiş gibi oda söylemedi. "Red, red, red! Vallahi inanmıyor ben bu karı." Fifinin sıradan red edişlerinin ardında kurduğu saçma cümleye katılmıştım bende CIDDEN INANAMIYOR BEN BU KARI!?

"Ay yeter biri benle gelsin teyzeyi alalım, biri alışveriş için çıksın kalanda evi temizlesin" aha temizlik bana kalıcak kesin. "Hadi gidelim bu vizyonsuzların yanından. " Diyerek yeni gelin edasıyla Elen'in koluna girdim.

***

"VAYY piççç vay serefsiz vay köpek, adi, puşt, haysiyetsiz, onursuz, omurgasız, sürüngen, yılan, götsüz, ibne, erkek oro-" Beyya tam gaz devam ederken ağzını kapattım ve daha fazla küfür etmesini engelledim. "Oha beyya terbiyeli söv" Elen'in dediğinin üzerine " abartma sende ne desin ' annesi kötü yola düşmüş beyefendi' mi desin nasıl kibar sövsün" demem ile birlikte teyzem hemen lafa atladı "orospu çocuğu oluyo işte" "AYIP ANNEYE SAYGI!" koro halinde sözlediğimin üzerine birbirimize bakıp güldük

Meğer Küçük teyzemizin sevgilisi *eski sevgilisi* teyzemle sırf para için çıkıyormuş. Ve teyzemde tekmeyi anlar anlamaz basmış ve Türkiye'ye geri dönmüş

"Ee şimdi ne yapacaksın yaralı ceylan" Beyya'nın sözü üzerine Elen'de onayla homurtular çıkardı. "Bizimkilerin yanına gideceğim. Bu arada! Bizimkiler Belçika'ya gezmek için gittiğimi biliyo aman ha ağzınızdan birşey kaçırmayın!"

****

"Vayy bee koskoca Çağla Arslan sonunda hastahanede görevinin başına geçiyo ha! Vallahi rüyamda görsem inanmazdım duygulandım bi" dedi ve yapmacık gözyaşlarını sildi elinin tersiyle Beyya. Teyzem ilk önce göz devirdi ve "Üf hatırlatıp durmasana! Neyse en fazla 1 ay görünür yine kaçarım ben." Dedi ve elini sallayarak yürümeye başladı " Hadi bays kızlar ben gidiyorumm" diyerek öpücük attıktan sonra arabaya binip gaza bastı.

Arkamı dönüp kızlara baktım ve sorar bakışlarla onlara bakıp demin giden teyzemin arkasından onu işaret ederek " bir ay mı dedi?" Dedim ve kafamı olumsuz anlamda sallayarak kızların arasından eve doğru yürümeye başladım. Onlarda kapının yolunu tutmuşken "hadi iddiaya girelim 3 gün" "seni komik İlen(!) Bence hastahaneye adım attığı an kaçar" "sizi salaklar kesinlikle eve girer girmez kaos çıkar ve Çağla Arslan ülkeyi terk eder" dedi anahtarı çevirip kapıyı açtı Bellya ve içeri girdik.

***

Yemeklerimizi yedik ve odalarımıza dağıldık. Fazla sıkıldığım için gizli odaya gitmeye karar verdim ve yataktan kalkıp odadan çıktım. Merdivenlere yönelirken kızlara seslendim

"Odaya iniyorum gelmek isteyen?" Hepsi gelmek istediğini belirten sesler çıkarıp odalarından çıktılar ve beraber en alt kata indik. Ev üç katlı giriş katı, ikinci kat ve yeraltındaki kat. Yeraltı katı daha çok kocaman bir kütüphaneyi andırıyordu. Bir sürü tarih ve büyü kitapları, doğal taşlar, aynalar vb şeyler vardı. Dördümüzde eski mitolojiler, eski tanrı ve tanrıçalar, büyüler gibi şeylere çok meraklıydık. Ama en çok da Sinlena ve Otenya tarihine. Bu iki taraf cennet ve cehennemi temsil eder Sinlena'da Melek ve ruhani varlıklar vardır ve onlar dünyada iyilik ve sevapdan sorumludur. Otenya'da ki şeytan ve ruhani varlıklar ise günahlar ve kötülükten sorumludur. Şuana kadar onları sadece ve sadece ananemiz ve büyükbabamızın evinde ki deri kaplamalı kitapda gördük. Içinde daha önce hiç karşılaşmadığımız semboller, terimler, günah sevap belirten yazılar, emirler, cezalar vardı. Ama onlar bizim kitabı elimize aldığımızı gördüğü an kitabı bizden almış ve bir daha o kitaba el sürmenizi yasaklamışlardı.

***

Masanın etrafında oturmuş birbirimize bakıyorduk. "Cidden can sıkmaya başladı bu durum. O kitapda bişey var ve onu okumamız lazım belkide aradığımız şey onda" Elis'in sözleri üzerine bende katılmıştım. Size garip gelebilir ama biz küçüklüğümüzden beri hep büyü simya gibi şeylere hep inanmıştık. Sonuçta yıllar boyunca insanlar bir sürü yaratıklardan bahsetmişti, çeşitli otlardan, bir sürü varlıktan ve bunlar sadece bir ırktan da değildi. Birbirinden habersiz sayısız medeniyet, kabile, ve ırk vardı ama hepside varklı kutsallıkdan bahsetmişti. Biri deli saçması ikisi 3 bini ama hepsi de olması mümkün değildi. İşte bizde tamda bunu istiyorduk. Bir gerçeklik... Deli saçması olmadığını kanıtlamak için bir gerçeklik.

2. BÖLÜM

YAZAR : FATMA C. A.

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin