9. BÖLÜM

6 7 14
                                    


Gördüğüm rüyanın üzerinden iki gün geçmişti. Kızlara rüyayı anlattım ve anneannemin arayıp rüyayı anlatmam için çok ısrar ettiler. Ama bütün ısrarlara karşı çıkıp kabul etmemiştim. Içimden bir ses bu rüyayı büyüklerden gizli tutmamı söylüyordu. Şimdi ise kızlarla oturmuş Cebimdeki yabancı filmini izliyorduk. Aslında izlediğimiz film benim favori filmlerimdendi ama kızlar hiç izlemediği için bir kez daha izliyordum onlarla.

Bellya masaya 4 bardak koydu ve tekli koltuğa bıraktı kendini. Ben üçlü koltukta Elen'in dizine uzanmış ayaklarımı başlığa uzatmıştım Elis'de ikili koltukta yarı uzanır pozisyondaydı. Filmin sonlarına doğru gelirken Elis "off ben sıkıldım. Sevmiyorum bu tarz filmleri. Neden klasikten gidip de korku filmi izlemedik" dedi ve mızmızlandı. Kızlarla her film izlediğimizde korku filmi izlerdik. Beliya lafa girdi bu sefer "O zaman hadi kitabı inceleyelim. Yada içindeki büyüleri deniyelim?" Onları Takmayıp filmin sonuna devam ettim. "Bence daha değil. İlk önce kitabı bir anlayalım, o kadar karışıkki!" Elen'in dizinden kalkıp oturur pozisyona geçtim "bence yatalım?" Elis dudaklarını büzdü, elini iki yana yerleştirdi ve ayağa kalktı "Benim uykum yok, biraz ders çalışacağım" "Ben yatıyorum valla" en son Elen de ayağa kalktı ve " bende kitap falan okurum heralde uyuyasım yok..."

***

ELEN

"Silirinda anvista vilyu kise ilsi plendo . Pelisazde ilsi!"

Beynimin içinde yankılanan ses yüzünden bir türlü uyuyamadım. Gözlerimi açtım ve yatakta oturur pozisyona geçtim. 'silirinda anvista vilyu kise ilsi . Pelisazde ilsi' neydi ki anlamı. Saha önce bir sürü eski dilde şey duymuştum ama bu hiç tanıdık gelmiyordu. Beynimde birkaç kere döndürüp düşündüm. Birden gözlerim parladı.

" PELISAZDE, PELISDE, PELSDE! PELISAZDE ESKI SEYTAN DÍLÍNDEN VE PELSDE DEMEK... INTIKAM DEMEK. SÍLÍRÍNDA ISE SEYTAN. HADI HADI HADIII! DÜŞÜN, DÜŞÜN, DÜŞÜN!" Odada volta atar gibi bir oraya bir buraya hışımla yürüyor ve bir yandan kelimeleri birleştirmeye çalışıyordum. "SETYAN HAKKI OLAN GUNAH IÇIN DÖNDÜ. ÍNTIKAM IÇIN!" Farkında olmadan bağırmıştım içimde birden biseylerin taştığını hissetmeye başladım. Sanki öfke ve kin bedenimi yırtarak paramparça edecekti beni. Ellerimdeki yanma hissi yüzünden ellerimi üzerimdeki kıyafetlere silip sanki ateşi geçirmek ister gibi elimi sallamaya başladım. Birden kapı açıldı ve içeri Cesur girdi. Bir saniye burası benim odam değil? Burası konaktaki Okan dayının odası. Kendimi bir anda nasıl burada buldum? Nasıl geldim? Ne işim var? Cesur içeri girdi ve Okan dayının yatağına doğru yol aldı. Yani demin kalktığım yatak daha doğrusu nasıl yattığını bile bilmediğim yatak. Okan dayıyı uyandırdı ve elinden tutup odadan çıktı. Okan dayı 7 yaşında ölmüştü... Odasını kimse bozmamış, kimse odasına girmemişti bile... Bende peşlerinden onları takip ettim. Ama Okan dayı yoktu cesur bir köşede elinde telefonla bir yerlere bakarak korkak ve tedirgin hareketlerle telefonla birini arıyordu. O kadar korkmuştu ki sanki kriz geçiriyor gibiydi. Telefonun diğer ucundaki kişi açmış olacak ki konuşmaya başladı.

"Ales uyudu herkes benim suçum yok! Bana gözlerimi verdi ama neden şimdi verdi. Ben onları neden sadece uyanmazken görüyorum? Yemin ederim ben onlar gülsün diye sustum! ALES SUSTUM NEDEN ALDI ONLARI? NEDEN? NEDEN? NEDEN? NEDEN? NE-" ilk ve son defa duydum sesini... Birden nefesi kesildi ve ağzından kan gelmeye başladı. Ve olduğu yere yığıldı. Ama minik gözlerini kapatırken bile hep aynı yere bakiyordu. Içimde dolup taşan fırtınalar ile birlikte bedene doğru yürüdüm. Onu kucağıma aldım ve sarıldım. Yıllar sonra ilk defa ona dokundum. Asla izin vermez ona yaklaşmamıza dahi izin vermezdi ama şimdi cansız bedeni kollarimdaydi. Göz yaşım akmış ve saçlarına düşmüştü. Ve tam o sırada kapı kırılırcasına açıldı. Arkamı bile dönmedim olduğum pozisyonda kaldım ve Cesur'u kollarımdan ayırmadım. Cesur'un beynimde yankılanan sesine Elis'in çığlığı eşlik etti. İlk defa kafamı çevirdim ve Cesur'un en başından beri gözlerini ayırmadan baktığı yere baktım. Herkes yerde yatıyordu... Hepsinin ağzında kan... Ama onlar sadece kan kusmamıştı. Kandan gözyaşları da vardı.

Sadece biz hayattaydık. Ben, Bellya, Elis, Ales... Hepsi bizi sonsuz acıya gömüp gitmişti!

***

ALES

Elen'in gördüğü kabus üzerine çok büyük etkide kalmıştı. Iki gündür odasına tıkılıp sadece ağlıyordu. Bize rüyasını anlattığında bizde çok kötü olmuştuk. Ama o bizden daha kötüydü. Durmadan bizimkileri aramamızı söylüyordu. Bizde ısrarları üzerine içi rahat etmesi için Ankara'ya geri dönmeye karar verdik

***

BOLUM YAZARI : FATMA C. A.

SIZCE ELEN'IN RÜYASININ BIR ANLAMI VARMI?

BÖLÜM ILE ILGILI DÜŞÜNCELERINIZ?

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin