Merhabalar okurcanlarımmmm nasılsınız? Yav okul başladı ve çok yoğunum yazamıyordum bir türlü :/ neysem üzülmeye gerek yok çünkü yeni bölüm geldiiii skckcmcmcts
Keyifli okumalar ♡
________________
"Dua edin şikayetçi olmuyoruz!" Giden adam görünümlü şerefsize aynen aynen diyerek el salladık.
Şu an ne mi yapıyoruz?
Onur turp gibi ama hafif kırmızı renginde bir sol yanağı var.
Çınar iyi fakat dudağı ve kaşında hafif yaralar var.
Bizim ise elimizde bir çekirdek eksik.
Kavgayı ayırmaya çalışacağımızı falan sanmadınız herhalde değil mi? O kadar spora gittiler bir zahmet dövsünlerdi.
"İyi haşat ettiniz la adamları." Dedi Almina.
"Sonda dediği ne kadar komikti dimi ama?" diye kahkaha attım.
"Bizim etmediğimize dua etsin asıl o. Hâlâ içimdeki sinir geçmedi. Hemen bırakmasaydık keşke." Çınar'ın sinirle dediklerine göz devirdim.
"Neredeyse bir saate yakın dövüştünüz yetmez mi?" Gülümsese de başını iki yana salladı.
"Olmaz! Neyse bu da iyi ders olur onlara."
Çınar Bey ikizler burcu musunuz?
"Te Allah'ım ya!"
"Kalkın sizi temizleyelim hadi." Almina'nın olaya nokta koymasıyla herkes kabullenmiş ve Onur'un evine geçmiştik.
Almina, Onur'un yaralarını temizlerken ben de Çınar ile uğraşıyordum.
"Uff acıdı!" Sızlanan Çınar'a göz devirdim bilmem kaçıncı kez. Canı çok tatlıydı.
"Yarana baktığıma şükretmek yerine sızlanmak da ne?" Dediklerim ile susup bana bakmak için başını çevirdi.
Şu an durum şöyleydi; ben kaşına pansuman yapayım diye o kafasını koltuğun kenarına yaslamıştı. Bende ortadaki masaya oturup onun hafif üzerine eğilmiş pansuman yapıyordum işte.
Ki o başını çevirene kadar.
Gözlerini ilk kez bu kadar net görüyordum. Ve bir şey itiraf etmeliyim sanırım.
Renkli göz olarak kahverenginin sayılmaması haksızlık. Çünkü onun kahveleri çok derin ve de güzeldi.
Ne diyorum ben?
Hayırlı olsun aşkoo.
Arkadaşım o benim.
Aynen knk aç kapıyı aras kargo.
Kendimi toplayıp onun yüzündeki bakışlarımı çekip oturuşumu düzelttim.
"Ama bu yaralar sizi korurken oldu. Az acı bana da yap işte!" Yine göz devirdim. Haklı da olsa bu kadar uyuz olmasına gerek yoktu.
"Göz devirme bana." Tek kaşımı kaldırıp ona baktım.
"Sebep"
"Gıcık oluyorum yapma." Ona inat yine yaptım.
"Bak hâlâ!" Artık gözlerim sulanınca bu olaya son verdim ve saçından hafif çekip tekrar koltuğa yasladım.
Saçlarına dokunmak için yaptın itiraf et.
Asla öyle bir şey yok.
Olur olur yeriz yeriz.
"Sus da bakayım işte. Bak yoksa giderim kalırsın burada böyle." Yüzü biraz düşse de geri toparlandı. Bakışları değişmişti.
Sen ne ara onu bu kadar izler her detayını inceler oldun?
Sanane.
"Tamam sustum hadi devam et." Diyerek gözlerini kapattı. Bende yeniden eğilip devam ettim.
Yüzü yüzüme kahretsin ki çok yakındı. Ve yakından da daha tatlı gözüküyordu. Bir gözünü açsa çok pis dalga geçerdi.
Ama açmadı ve geçmedi.
Pansuman bittikten sonra Almina ile beraber yemek yapmıştık.
Bakmayın öyle yemek dediğime. Makarna yaptık yanına da salata. Hazır olduğunda Onur ve Çınar'ı çağırıp masaya oturmuş, ara ara sohbet ederek karnımızı doyurmuştuk.
Şimdi ise film izlemeyi düşünüyorduk.
"Ne izleyelim?" Dedi Almina.
"Korku olsun bence." Onur'un sırıtarak dediklerine göz devirdim. Aklıma önceden izlediğim bir film gelmişti.
"Bird box?"
"Konusu ne?" Çınar'ın sorusunu cevapladım.
"Her şey tam beş yıl öncesinde başlıyor. Konusu gerilim. Peşlerinde bir virüs gibi bir şey var ve seni etki altına almaya çalışıyor. Bunu gözlerle bağlantı kurarak yapıyor ve eğer etkisi altına girersen kendi kendini öldürmene sebep oluyor. Molarie ve iki çocuk ile başlıyordu film. Onların o virüsten kurtulma çabaları ile ve bla bla bla."
Önceden izlediğim için bilgim vardı. Beni çok etkilediği için de onu önermiştim.
"Olur, izleyelim o hâlde." Onur, televizyonda açıp hepimiz koltuğa yerleştiğimizde kumanda ile başlattı.
Hikaye dediğim gibi başlamıştı. Daha sonra kurtulmak için türlü yollar denenmiş ve final olmuştu. Çoğu yerde önceden izlediğim hâlde tüylerim diken diken olsa da hâlâ en sevdiğim filmler arasındaydı.
"Vay be!" Ekranda film bittikten sonra yazılar çıkarken Çınar da etkilenmiş olacak ki böyle bir tepki vermişti.
"Düşünsenize böyle bir virüs geliyormuş." Onur'un sadece hayal kurduğu şeyin gerçeği bile kötüydü.
"Hatta ve hatta eve falan tıkılıyoruz onlar yüzüne filmdeki gibi." Çınar'ın da devam etmesiyle iyice sinirlerim tavan yapmıştı.
"Üf susun gerçek olur şimdi." Benim son noktayı koymamla herkes susmuştu. Almina uyumuş olduğu için Onur onu kucaklayıp misafir odasına bıraktı.
"Sen de kal bugün sabah sizi biz bırakırız." Onu onaylayıp ikisine de iyi geceler demiş, mutfağa gidip su alıp içmiş ve Almina'nın yanına yatmıştım.
Bir bildirim sesi geldi ve birkaç kez daha. Tuş kilidini açıp kimin yazdığına baktım.
Ve tahmin ettiğim kişiden.
0546*****16: Seni o adamlardan ben korumak isterdim.
0546*****16: Olsun be Krizantem'im...mutluydun.
0546*****16: Sen mutluysan benim üzgün olup olmamam pek de umrumda değildir :)
_________
Bölüm sonu.
Bölümü nasıl buldunuz?
Bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Krizantem / Yarı Texting
RomanceErdemsiz Erdem: Sweetim sende mi kalmış? Fulya: senin sweetinin bende ne işi var? Erdemsiz Erdem: bir kere ya bir kere soruya soruyla cevap verme Erdemsiz Erdem: delirecem nasıl dayandım bunca ay! Fulya: ay özür dilerim beyefendi bir daha olmaz Fuly...