0.3

1K 49 38
                                    

Mrb yb geldi uzatmıyorum iyi okumalar dkzkcmfk

Minicik bir yorum atarsanız yazarınız çoook mutlu olur <3

___

Bora denen çocukla baya iyi anlaşmıştık. Kafa dengi biriydi ama fazla üzgündü. Bunu o söylemedi ama ben fark etmiştim. Çünkü çok içiyordu ve iç çekiyordu.

"Benim hayatım senin kadar sıradan değil maalesef." Bu dediğine mutlu olmam gerekirken üzülmüştüm. Çünkü o da mutlu değildi.

"Neden ki? Mafya bir babanın tek varisi falan mısın? Polisler mi peşinizde?" Kahkaha atarak söylediklerime o gülmeyince donup kaldım.

"Lan öyle misin?" Benim korku dolu yüzümü inceleyip kahkaha atmıştı.

"Yok yok değilim." Barmenden bir içki daha istedi.

"Ne derdin var senin?" Sorduğum soruyla dönüp kısa bir bakış attı ve gelen içeceğinden bir yudum aldı.

Bende içiyordum ama hafifti.

"Derdim olduğunu nereden çıkardın?" Ağır içkileri bol bol içiyordu.

Ay bu sarhoş falan olmaz dimi? Olursa tanımıyorum diyip giderdim.

Ya da acır birilerini çağırırdım.

"Çok fazla içiyorsun çünkü."

"Canım istiyor olamaz mı?"

"Cık olamaz."

Derin bir nefes aldı ve biten içeceğini geriye itekleyip çerezden birkaç tane yedi.

Fındık yedim bende.

Kaç aydır pahalı olduğundan yiyemediğim fındık.

"Sen hiç kendini boşlukta hissettin mi?" Ciddi ortam oluşunca içkimi bıraktım bende.

"Fazlasıyla hatta her gün."

"Hiç birini kaybetmekten korktun mu?" Anlamıyordum neden bu soruları sorduğunu ama cevapladım.

"Birkaç kez."

"Ben ilk defa yaşıyorum." Ettiği itirafla yana dönüp ona baktım.

"Neden kaybedesin ki? Anladım seviyorsun onu. Böyle seveni bulan biri öpüp başının üstünde taşır. Niye bıraksın?" Bana hafifçe güldü.

İnsanları pek anlamazdım ne duygu hissettiklerini, ne düşündüğünü. Ama bu sefer öyle olmamıştı.

Sanki, sanki bu adamın yüzündeki bu gülümsemede acı vardı. Ve de kaybetme korkusu.

"Sevmek...her şeye yetmiyormuş bunu anladım." Dedikleriyle kaşlarımı çattım.

"Ama sevgi her şeyi çözmez mi? Her zaman yan yana birlik, destek olursan her şeyin üstesinden gelinmez mi?" İki yana salladı kafasını.

"Yetmiyor işte." Barmenden yine bir içki istedi.

"Ne gerekiyor peki başka?" Gelen içkisinden bir yudum aldı.

"Güven...güven gerekiyor. Ben o güveni ona veremedim." İçkisini kafasına dikti.

"Herkes ikinci şansı hak eder. Gidip bir konuşsan yeniden...olmaz mı?" Yine başını iki yana salladı.

Çocuk yeter yapma şunu bir şeye de olumlu cevap ver.

"Olmaz, ben büyük aptallık ettim." Elimdeki içecekten bir yudum alırken o biten içkisini verip yenisini aldı.

"Anlatmak istersen eğer..." Bana baktı uzunca. Dikkatle inceledi yüzümü. Hatta o kadar dikkatli baktı ki yüzümde bir şey var sanmıştım.

"Biri var...gülüşüne yenildiğim." Yüzünde saf aşık gülümsemesi oluştu.

Şu an ergen ilk sevgilisi olan tipler gibi duruyorsun dersem döver miydi?

Neyse susayım.

"Üzdüm, kırdım...onu paramparça ettim. Şimdi de bedel ödüyorum."

"Kötü olmuş...peki-"

"Fulya?" Almina'nın araya giren sesiyle ona döndüm.

"Biz gittin sandık da az önceki olaydan dolayı. Gelmiyor musun?" Kaç dakikadır dertleştiğim Bora'ya baktım. O ise başını eğmiş içkisini yudumluyordu.

"Sen git geliyorum hemen." Kafasını sallayıp ilerleyip gözden kayboldu.

"Kısa sürse de iyi dert ortağıydın." Gülümsemekle yetindim.

"Gitmem gerek ama derdini dinlemek isterim." Yaptığım imayı anlamış olacak ki telefonunu çıkarıp uzattı. Numaramı girip kendimi çaldırıp kapattım.

"Görüşürüz dert ortağı." Bana gülümsedi.

"Görüşürüz."

Ondan uzaklaşıp bizimkilerin olduğu yere geçtim. Herkes sevgilisini çekmiş kenara sohbet ediyordu. Bende tekli olana geçip oturdum ve masadaki çerezlerden alıp yedim birkaç tane.

"Sarhoş değilsin dimi?" Onur'un imalı sesine dil çıkardım. Çünkü o Erdem ile olmamdan taraftaydı. Çünkü o aldattığını bilmiyordu.

"Sen Almina ile ilgilensene bay çok bilmiş?" Gülerek kolunu Almina'nın koltuğuna attı.

Gelen garsondan bir içki daha alıp yudumladım. Umarım ağır değildir.

"Ee o zaman dans?" Çalan dans müziği ile herkes eşlerini alıp giderken yavru köpek bakışları atıyordum etrafa. Tek Çınar ve ben kalmıştık.

Aldatmasaydın senle dans ederdim aptal.

Aklıma yine gelmesiyle tüm içkileri sinirle bitirdim. Çoģunu kafaya dikmiştim hatta.

Midem bulanmaya başlayınca ayağa kalkıp lavaboyu aradım gözlerimi gezdirerek.

"Nereye?" Çınar'ın dibimdeki sesiyle korkup uzaklaştım. Ancak başımın dönmesinden dolayı ayakta kalamamış düşme tehlikesi yaşamıştım. Ama büyük bir el belimden tutmuştu. Çınar'ın eli.

"Lavaboya." Belimden sıkıca kavramış hızlı adımlarla ezilmeden geçtik insanların arasından.

"Geç hadi bekliyorum kapıda." Başımı sallayıp onayladım ve düşe kalka lavaboya girdim. Midemdeki her şeyi boşaltıp yüzümü yıkarken içeriye bir kadın girdi. Göz göze geldiğimizde gözlerinde gördüğüm kızarıklık hiç iyi değildi.

"Bir şey mi oldu?" Diye korkarak sormuştum. Ama o cevap vermek yerine hızla lavaboya girdi. Derin nefesler çekip garip sesler çıkardığında korksam da kapıyı tıklattım.

Kendimi korku filminde gece elektrikler kesikken mutfakta duyduğu sese bakmak için inen safsalak kız gibi hissediyordum.

"Şey...iyi misin?" Ses gelmedi. Kısa süre sonra açıldı. Az öncekine nazaran daha iyi görünüyordu.

"İyiyim tatlım." Diyerek elini yıkadı ve öpücük atıp dışarı çıktı.

Şizofren mi oldum?

______

Bölüm sonu.

İnsta: wattysilam


Sarı Krizantem / Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin