Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar. Hatam varsa affola. ✨💣
Hayat, savaştan nefret eden birini bir savaşın içine sürükleyebiliyordu. Öyle bildiğimiz savaşlardan değildi bu. İçinde silahların olmadığı, mermi seslerinin duyulmadığı bir savaş.
Düşmanlar ise hep vardı.
Şu anda da bir savaşın ortasındaydım. Ben savaş meydanlarında en çok kendime meydan okurdum ama şu an karşımda düşman bildiklerim vardı. Bir insanın düşmanı en yakınları olabilir miydi?
Olabilirmiş.
Bir insanın ailesi, henüz on beş yaşındaki bir çocuğu öylece ortada bırakabilir miydi?
Bırakabilirmiş.
Öylece. Ortada. Kimsesiz. Ailesiz.
Ve yine o düşmanlar hiç bir şey olmamış gibi af dileyebilir miymiş?
Dileyebilirmiş.
Başımı kaldırıp karşımda duran insanlara baktım. Yıllar önce resmen kovulduğum bu evde şu an ayakta duruyordum. İnsan bir kere bir yerden kovulunca orada kuytu bir köşe bile bulamıyormuş kendine. Koltuğa oturmadım. Bir sandalyeye de oturmadım. Öylece dikildim ayakta. Onlarsa oturmam, onlarla hiçbir şey olmamış gibi konuşmam için gözümün içine bakıyorlardı. Ben ise bu bakışların altında sakinliğimi korumaya çalışırken derin bir nefesi ciğerlerime doldurdum. Çok geçmeden yüzüm istemsizce buruştu. Bu evde nefes almak bile zoruma gidiyordu.
"Ben," dedim dişlerimin arasından. Bunalıyordum. Beni bunaltan bu ev mi yoksa bu insanlar mı bilmiyorum ama bir cinnetin eşiğinde olduğumu hissediyordum. "Artık eşyaları alıp gideyim."
On beş yaşındayken çıktığım bu eve, yirmi sekiz yaşımda annemden kalan birkaç eşyayı almak için dönmüştüm. Bu şehirdeyken onların yokluğuyla bile avunabiliyordum ancak gideceğim şehirde onlardan kalan birkaç hatıraya ihtiyacım olacağını biliyordum. Hissediyordum bunu.
"Kalsaydın," dedi teyzem. Yüzüne buruk bir tebessüm yayıldı. "En son ne zaman gördük yüzünü teyzem? Kalsaydın biraz daha. Doysaydık sana." Bir cevap bekler gibi yüzüme baktı. "Olmaz mı? Hı? Biraz otur bari. Lütfen."
"Teyze," dedim zorlukla. Annem ve babamın ölümünden sonra ailemde konuştuğum tek kişi teyzemdi. O zamanlar yaşı küçüktü. Tek başına bazı şeylere karşı çıkıp alamamıştı beni yanına. Bu yüzden ona o kadar da kırgın değildim. "Ankara'ya geldiğimde uğrarım sana."
Uğramazdım. Bir daha Ankara'ya döner miydim onu bile bilmiyordum.
"Tamam teyzesinin nadide çiçeği," dedi gülümsemeye çalışarak. "Tamam teyzecim. Sen ne yapacağını bilirsin."
Usulca başımı salladığımda teyzem başını yana çevirip camdan dışarıyı izlemeye başladı. Dirseğini koltuğun kenarına yaslayıp eliyle ağzını kapattı. Ağlamak üzere olduğunu biliyordum.
Ankara'dan ilk kez gidiyor olabilirdim ancak onlardan ilk kez gitmiyordum.
Şu anda yirmi sekiz yaşında hayatın zorlu yollarından tek başına geçmiş, gerek mesleğinde gerekse gündelik hayatında bir çok zorlukla karşılaşmış bir kadındım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMHA ATEŞİ
General FictionTüm sanrılarının gölgesinde kendi kendinin celladı olan bir kadın. Esna Ünsal... Silahlar kuşanan, acılarını kucaklayıp bir kalkanla çevreleyen ve en sonunda kalbine konuşlanmış bir bomba ile kendine verdiği zararı imha eden kadın. Bomba İmha Uzma...