selam <3
***
sonunda herkesi bir araya toplayıp gideceğimiz yere geç saatlerde de olsa varmıştık. lüks barın kapısına vardığımızda gürültülü müzik sesi kulaklarımızı dolduruyordu.
kapıdaki adamlar kimlik istediğinde içeri girmiştik fakat tek bir sorun vardı..
jeongin.. biraz (?) feminen görünüşü ve reşit olmaması yüzünden her zamanki gibi içeriye alınmıyordu.
seungmin olayı devralarak aceleyle konuştu. "eşim, kim jeongin." elini jeongin'e uzatarak nazikçe onun parmaklarından tuttu.
jeongin de onu bozmadan bu role devam etti. "evet, onun eşiyim. şimdi geçmemize izin verir misiniz?"
"nasıl evlend-" görevli haddi olmayan sorular sormaya başladığında seungmin jeongin'i kolundan sıkıca kavrayarak içeri geçti. ben de adamın bu saçma tavrından dolayı gözlerimi devirip konuştum.
"bırakın da orası da bize kalsın beyefendi."
chan yavaşça eğilip kulağıma bir şeyler fısıldadığında gevşemiştim. "çok sertsin, etkilendim.."
"başka neler sert görmek ister misin hyung~"
chan gülerek dudaklarımı parmaklarıyla kıstırınca ben de güldüm. bir yandan da sürüyle gezer gibi 6 kişi birden yürüyor, kendimize boş bir köşe arıyorduk.
sonunda rahat edebileceğimiz bir kenara geçtik. minho ve chan masadakilere ne içmek istediklerini sordular ve siparişlerimizi getirmek üzere masamızdan ayrıldılar.
ben de sıkıntıdan çevremdekileri izlemeye koyuldum. etraf rastgele köşelerde yiyişen insanlarla doluydu.
garip bakışları üzerimde hissedince birkaç ufak adımda hyunjin'in yanına yaklaştım ve ürktüğümü belli ederek yavaşça elini sıktım. parmaklarını parmaklarıma doladı ve elini avucunun içine hapsetti.
artık daha huzurluydum. içimden, sakince aldığım nefesleri sayarken, sol tarafımdaki masalardan üzerime doğru yoğun bakışlar hissettim. bakışlarım otomatikman soluma döndü.
o yönde sarışın biri vardı. göz makyajı yıldızlı geceye göre fazla koyuydu ve neon ışıkların parladığı bu bara göre çok karanlık kalıyordu.
aynı dikkatli bakışları üzerimde sürdürerek başını hafifçe eğdi ve aralıksızca bakmaya devam etti.
en sonunda rahatsız olarak gözlerimi kaçırdım ve dakikalardır elini sıkıca tuttuğum hyunjin'e döndüm.
hyunjin kedi gibi yüzüme bakıyordu. "yah jisung, beni nerelere getirdin sen? burası ne böyle?"
"beğenmedin mi paşam ya, kusura bakma. bir iki insan yüzü gör diye getirdim. anca söylen zaten.." aniden ona çıkıştığımda gözlerinin dolduğunu görmüştüm.
"ya hyunjin niye ağlıyorsun ya, ne dedim sanki? kötü mü ettim ki?.. bari sen söyle seungmin."
güya seungmin'e doğru döndüğümde, masada hyunjin ve ben hariç hiç kimsenin olmadığını fark ettim.
"hay sikeceğim hepinizi.." hyunjin iç çekerek ağlamaya devam ettiğinde kafasını kaldırmaya çalıştım ama gücüm ona yetmiyordu. yerimden kalkıp hızla yanına gittim ve aralık bacaklarının arasına oturdum.
"hyunjin.." dedim yavaşça arkadaşımın saçlarını okşarken. "iyi misin bebeğim?"
bana cevap vermedi, makyajım olmasa neredeyse ben de ağlayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gift ★ 3racha
Hayran Kurgureşit olacağı doğum gününü sevgilisiyle geçirdiği gece, kapısının önüne tanımadığı birinden gelen gizemli bir kutunun içinde garip hediyeler bulan jisung. [threesome/polyamory - top chan, top changbin, bottom jisung]