❦︎Gerçekti.
Yine inanmak istemediğim bir gerçekle başbaşaydım.
Yine bırakmayacaktı peşimi unutmak istediğim her şey. Yine yağmurdan kaçarken doluya yakalanmıştım. Yine o ağrıyla uyanmıştım. Bu sabah daha farklıydı. İlacı yoktu. İmkansızdı. En çokta yorgun. Kalbim daha fazla kaldıramıyordu.Benden uzakta mutlu olmasına alışmaya hazırdım. Yeterki mutlu ol demiştim. Daha fazlasını istememiştim. Aşkımı çok uzun zaman önce kalbime gömmüştüm zaten. Hiçbir zaman bilmeyecektin sana olan duygularımı.
Gerçektende güzel düşler bitince başlarmış kabuslar. Yalnızca hayal dünyamda seninleydim ben. Rüyalarımın aşkıydın.
Aşk neydi?
Bu soruya daha önce bir cevap arayacak kadar şüphe duymamıştım aşkımdan. Bana göre aşk sendin. Sense çıkmaz olduğunu bildiğim halde ısrarla girmeye çalıştığım bir sokaktın. Kalbi bir başkası için atıyordu bunu biliyordum. Senin olmayan birini kıskanmak o kadar berbat ki. Ne hesap sorabiliyordum nede kızabiliyordum.
Kalbimin en derinlerinde özenle yetiştirdiğim bir çiçektin sen. Ne kadar fırtanalarda görsen solmuyordun. Öldüremedim seni. Bilerek susuz da bıraksam inatla büyüyordun. Unutamıyordum seni. Ne yaparsam yapayım olmuyordu. Ne zaman gözlerin gelse aklıma, o an hayat duruyordu. Dünyam dönmüyordu. Sonra bir başkasına aşkla baktığın geliyordu o gözlerle aklıma ve bütün umutlarım ölüyordu. İşte bu kadar seviyordum seni...
❦︎
Saat sabahın beşi.Yatağımın önünde yerde oturmuş telefonun kararan ekranından ağlamaktan kızarmış birazda şişmiş gözlerimi inceliyordum.
Onun dışında boş boş duvara bakıp duruyordum. İki saattir aynı şeyleri yapıyordum . Gecenin bir yarısı gördüğüm bir kabusla uyanmış; bir dahada uyuyamamıştım.
O mesajları binlerce defa okumuştum. Hala bir kabusun içinde olduğumu düşünmeyi ise bir saat önce bırakmıştım. Güneş henüz doğmamıştı. Odam yarım aydınlıktı. İçim ise tamamen zifiri.
Delirmiş olmayı hiç bu kadar umud etmemiştim. Keşke dün geceki o sarhoş olarak kalsaydım. Yada şizofreni başlangıcım olsaydı. Ama o mesajlar, bu yaşadıklarım gerçek olmasaydı. Ne yapacaktım ben şimdi? Aşkından delirdiğim kişinin tek isteğini red mi adecektim? Hemde o bu kadar zor zamanlar geçiriyorken. Etrafında onca insan varken o beni seçmişti. Hiç kimseye anlatamadığı şeyleri bana anlatmıştı. Benimle konuşmuştu. Şimdi ise benden tek bir şey istiyordu. Arkadaşı olmamı.
Bencillik edip kendi acılarım yüzünden onu geri mi çevirecektim? Saçının teline zarar gelse bin defa öldüğüm kişiyi, yaşadığı acıları bildiğim halde yanlız mı bırakacaktım?
Ben bile birilerine anlatma ihtiyacı duymuşken onun konuşacak kimsesi yoktu bir tek ben vardım. Bana güvenmişti. Şimdi onu yüzüstü bıraksaydım ne hissederdi? Yerinde olsaydım ne hissederdim?
Sanırım bu daha doğru bir soruydu. Ben olsaydım ve o bu isteğimi reddetseydi nasıl hissederdim? Diğerlerine nazaran bu soru daha kolaydı. Bu teklifini kabul etmem belkide ona yeniden güç verecekti. Belkide onun son umuduydum. Şuan en çok ihtiyacı olan şey tamda buydu belkide. Bir arkadaş.
Eğer cevabım onu hayata bağlayacaksa yaşadığım ve yaşayacağım her türlü acı umrumda değil. Bu kadarına katlanabildiysem daha fazlasına da dayanabilirdim. Benim yanımda bir başkasını düşünmesine, bana hiçbir zaman farklı bir gözle bakmayacak olmasına ve daha deneyimlemediğim bir çok çaresizliğe katlanabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑺𝒄𝒆𝒏𝒆𝒓𝒚 ❦︎ 𝑇𝑎𝑒𝑛𝑛𝑖𝑒
Fanfic"𝐺𝑜̈𝑟𝑚𝑒𝑘𝑡𝑒𝑛 𝑠𝑜𝑛𝑟𝑎 𝑔𝑜̈𝑟𝑢̈𝑙𝑚𝑒𝑘, 𝑎𝑠̧𝑘𝚤𝑛 𝑖𝑘𝑖𝑛𝑐𝑖 𝑘𝑎𝑑𝑒𝑚𝑒𝑠𝑖𝑦𝑖." ⁱᵈᵒˡ-ᵗᵃᵉⁿⁿⁱᵉ İdol kurgu #1 Scenery #1 Taennie#2🏆 Taejen#1