𝑬𝒍𝒆𝒗𝒆𝒏☘︎

1K 63 15
                                    

❦︎

"Nerden böyle?" Büyük bir özenle sessizce yurda girmeye çalışırken herkesin uyuduğunu sanıyordum. Ama hemen ilerideki oturma grubunda oturmuş elindeki kitabı pür dikkat inceleyen Namjoon hyungu görmemle sessizlik konusunda başarısız olduğumu farketmiştim.

"Neden karanlıkta kitap okuyorsun hyung?" Hem konuyu değiştirebilmek hemde zaman kazanmak için stresten ince ve kesintili çıkan sesimle bir soru yöneltmiştim.

"Sorumun cevabı bu değil Taehyung." Yol boyunca aklım Jenniede kaldığı için uydurmalık birşeyler düşünememiştim. Bu yüzden şuanda verebilecek bir cevap bulamadığımdan aklımda sıralanan bahaneleri değerlendirmeye başlamıştım.

"B-bay Choi...yakında çıkaracağım solo için bir fikri olduğunu söyledi." Yalan söylerken, helede Namjoon'a yalan söylerken yutkunamadığımı hissediyordum. Biraz duraksadıktan sonra "bu yüzden şirkete gitmiştim." diye devam ettim.

Biraz zamanım olsaydı daha inandırıcı birşeyler bulabilirdim ama birkaç saniyede üstüne birde tam karşımda mafya liderlerini andıran hyungumun psikolojik baskı yaratan sorularına rağmen başarılı bir performans göstermiştim.

"Demek Choi'nin yanındaydın." Nihayet kitabı bırakmış yüzüme bakma tenezzülünde bulunmuştu. Yüz ifadesi alabilecek en ifadesiz halini almıştı. Başımı belli belirsiz olumlu anlamda sallayarak tam karşısındaki krem rengi deri kaplama koltuğa yerleşmiştim.

"Nasılmış Choi?" Kaşları havaya kalkmış bir şekilde vereceğim cevabı bekliyordu. Sorduğu soruya şüphelenmeyeceği bir cevap ararken en son Choi'yi iki hafta önce gördüğüm aklıma gelmişti. O zaman gayet iyi görünüyordu.

"Turp gibi! Bizden daha sağlam." Heyecanla verdiğim cevapla Namjoon hyung başını sallamıştı. "İyi olduğuna sevindim" bu söylediğine gerginliğimi saklamaya çalışarak gülümsemiştim.

"Sen nasılsın?" Tam ayağa kalkacağım sırada birden gelen soruyla tekrar oturmuştum. "İyiyim sanırım! Yani bence iyiyim" onun sakin sesine karşın yüksek çıkan lanet olası sesimle kaşları çatılmıştı.

"Bir sorun...yok değil mi?" Sürekli sorgulanmaktan bıkmıştım. Bu sahne bir yerden tanıdık geliyordu.

"Her şey yolunda" geçiştirmek için bulduğum ilk cevabı verirken çaktırmadan kalkmaya çalışıyordum. Gözleri sürekli önündeki kitaba dalıyordu.

"Yanlış birşey yapmıyorsundur umarım." Cümlesiyle birlikte son zamanlarda yaptığım herşey gözümün önünden film şeridi gibi geçiyordu.

Bunların hepsinin tek bir ortak noktası vardı, oda Jennie'di. Tüm dünya için 'yanlış' olan bu kız, benim tek doğrumdu. Onu severken asla yanlış birşey yaptığımı düşünmemiştim. Şimdi onunla görüşürken de bunu bir yanlış olarak nitelendiremezdim. Asıl yanlış, onun yanlış olduğunu düşünmekti benim için.

"Hyung eğer yapmamam gereken, ama benim için doğru olan birşey yapsaydım...ne yapardın?" Dinlendirici gözlüklerini çıkarıp kenarındaki masadan aldığı mendille silmeye başladı.

"Ne yapıp yapmayacağına sen karar verirsin. Ama bazen senin için uygun olan hayatındaki diğer insanların hayatlarını mahfedebilecek kadar büyük bir yanlıştır.

Yani denen o ki...son kararı sen versende, etrafında o karardan iyi veya kötü etkilenecek mutlaka birileri olur. Ki...senin vereceğin bir karardan bir değil milyonlarca insan etkilenir. Bu yüzden iki deği dört defa düşün."

Henüz bir karar bile vermemişken bu kadar laf işitiyorsam bir karar verdiğimde neler olabileceğini düşünmek bile istemiyordum. Bir tarafta ailem diğer tarafta hayatımın aşkı. Tam karşıda duran ise seçim yapmayı reddeden ben. İşte çıkmaz sokak. Peki gökyüzü nerde? Yukarı bakmayı mı bilmiyordum yoksa?

𝑺𝒄𝒆𝒏𝒆𝒓𝒚 ❦︎ 𝑇𝑎𝑒𝑛𝑛𝑖𝑒Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin