𝑺𝒄𝒆𝒏𝒆𝒓𝒚 ❦︎ 𝑇𝑎𝑒𝑛𝑛𝑖𝑒

𝑺𝒆𝒗𝒆𝒏𝒕𝒆𝒆𝒏☘︎

"𝑌𝑜𝑢 𝑐𝑎𝑛'𝑡 𝑔𝑒𝑡 𝑏𝑎𝑐𝑘 𝑡𝑜 𝑦𝑜𝑢𝑟 𝑙𝑜𝑣𝑒𝑑 𝑜𝑛𝑒𝑠 𝑢𝑛𝑙𝑒𝑠𝑠 𝑦𝑜𝑢 𝑎𝑟𝑒 𝑝𝑎𝑡𝑖𝑒𝑛𝑡 𝑤𝑖𝑡ℎ 𝑡ℎ𝑒 𝑜𝑛𝑒𝑠 𝑦𝑜𝑢 𝑑𝑜𝑛'𝑡 𝑙𝑜𝑣𝑒.♪♪♪"

❦︎

"Aish! Sizin burda ne işiniz var cidden?" dedi Taehyung alnını sıvazlayarak.

"Asıl senin yasaklı bölgede ne işin var iki numaralı maknae?" diyen Jin hyungla birlikte araya Jimin girdi.

"Hyung iki numaralı olan bendim sanki." O sırada Jisoo unni kıkırdadı.

"Boy sırasına göre gidiyorlarsa demekki." Ortamda buna gülen tek kişiler Yoongi hyung ve Jisoo unniydi.

"Noona ben senden uzunum bu arada." Jisoo unni'nin kahkahası yarım kalmıştı.

"Bırakın atışmayıda asıl konuya dönelim!" diye zekice bir teklif sunmuştu Jin hyung. Hemen ardından tüm gözler ben ve Taehyung'a dönmüştü.

"Evet anlatın bakalım ne zamandan beridir birliktesiniz?" Jimin'in sorusuyla Taehyung kol saatine bakarak cevap verdi.

"Yarım saat oldu galiba." Cümlesiyle birlikte odada derin bir sessizlik oluştu. Önce inanmayan gözlerle baksalarda sonradan bu cevap mantıklı gelmişti çünkü onunla bir buçuk hafta kadar görüşmemiştik. Ve o yurttan ayrılmamıştı.

"Bu arada hepinizden önce öğrendim." diye atıldı Jisoo unni. Bir şeylerde ilk olmak onu mutlu ederdi. Ne olursa olsun bir şeyler yaşadığında ilk ona söylerdim.

Onun sözleriyle birlikte kahkaha atmıştı Jin hyung.
"Aynen kesinlikle öyledir Jisoo-shi"

"O değilde Namjoon bizi öldürecek." diyerek araya girdi nadiren konuşan Yoongi hyung.

Kameraların önündeki ve arkasındakinin aynı olmadığını bir kez daha anlamıştım o zaman. Ve bu iki grubun ilk karşılaşmasını böyle hayal etmemiştim.

Henüz hepsi burda olmadan bile bunlar yaşanıyorsa herkes tanıştığında kim bilir neler olacaktı. Ama diğerlerinden hala umudum vardı. Bizi daha sakin karşılayacaklarından emindim.

"Evet daha fazla burda kalmaya devam ederseniz Namjoon hyung sizi öldürebilir." Dedi rahatlıkla arkasına yaslanan Taehyung. Ona doğru baktığımda ' sorun yok' anlamında göz kırpmıştı.

"Çocuktaki rahatlığa bak görende biz sevgili yaptık sanar." diyen Jin hyung telefonunu çıkarıp Namjoon hyung'u aramak için rehbere girmişti. Biraz sonra telefon açıldığında konuşmak için dışarıya doğru ilerlemişti.

"Evet joon yine depresyona girip dağ evinde sabahlamayı planlıyormuş." Jin hyungun dışarı çıkarken kurduğu cümleyle gülmemek için dudaklarımı bastırıyordum.

"Komik değil." Bunu fark eden Taehyung'da sırıtarak bana bakıyordu.

"Tamam gülmüyorum. Sonuçta herkesin başına gelebilir." Cümlemle birlikte birlikte içtiğimiz ilk geceye vurgu yaptığımı anlayarak daha fazla dayanamamış ve gülmeye başlamıştı.

Yanımızdakileri unutarak birbirimizin gözlerinde kaybolurken içeriye Jin hyung tekrar girmişti.

"Taehyung çok şerefsizsin ama akıllı adamsın." Gözlerini benden ayırıp Jin hyung'a piç smile atmıştı.