1.BÖLÜM

9.2K 260 43
                                    





بسم الله الرحمن الرحيم









Havada mis gibi ilkbahar kokusu, kulaklarımda cadde kenarlarında gülerek oynayan çocukların şen kahkahaları hüküm sürerken dudaklarıma konan o tatlı tebessüme teslim oldum tüm benliğimle. Koşup duran çocukları izledim bir kenarda öylece dururken, geçmişin önüme sürmek için can attığı o acı verici anıları düşünmemeye çalışıp. Gülerek top oynayan çocukların ardından koşarak annesine doğru giden çocuğa daldı gözlerim. İstemsizce dolan gözlerim ile derin bir nefes aldım ve yüzümdeki gülümsemeye biraz da hüzün kattım. Ardından nazar etmekten korkarcasına onlardan uzaklaşan gözlerim, usulca tekerlekli sandalyeye mahkum olan bacaklarıma değdi.

Tekrar aynı anıları hatırlayıp acı çekmek isteyen yanımı susturup kendime gelmek adına derin bir nefes aldım ve bacaklarımın üzerindeki poşeti düşmemesi adına güzelce oturttuktan sonra sandalyemin tekerlerinden ittirmeye başladım. Babamın öldüğü, benim ise sakat kaldığım o kazadan sonra, yani ben daha çok küçükken, tüm sorumluluk annemin üzerinde kalmıştı. Annem, benim genç yaşında sevdiği kocasını yokluğunu yaşamış, kızının bacaklarını kaybetmiş bir şekilde hayata tutunmaya çalışmasını izlemiş, iki küçük çocuğa bakmak için kendini hırpalamış lakin oturup da tüm bunları düşününce, Rabbim yaptıysa vardır bir hayır, bizim sınavımız da buymuş demek ki, diyen koca yürekli annem...

Mahalledeki neredeyse tüm genç kızlara çeyizlik şeyler hazırlayıp para kazanmaya çalışan annemle birlikte biraz büyür büyümez hem çalışan hem de okuyan kardeşim Anıl vardı bir de hayatımda. On sekiz yaşında olmasına rağmen elleri ve ayakları nasır tutan kardeşim de hırpalarken kendini, sakatlığı yüzünden pek de bir şey yapamayan ben, en azından annemin hazırladığı siparişleri götürme işini tüm itirazlarına rağmen kabul ettirmiş, yemek ve temizlik gibi işlerde onlara yardım etmeye başlamıştım. Şimdi ise poşetlenmiş siparişleri sahibine götürüp annemin alın teriyle kazandığı parasını emaneten almaya gidiyordum.

Aklıma gelen düşünceleri kovmak adına kafamı iki yana sallayıp feracemin kollarını düzelttim ve başımdaki örtüyü de el alışkanlığı yüzünden güzelce omuzlarıma örtüp kendime gelmek adına omuzlarımı dik tuttum. Lakin sakat bir insanın omuzlarının dik olmasının tekerlekli sandalyeyi süremeyecek olması olduğunu ve sürmediğim müddetçe muhtaçmış gibi hissedeceğimi bildiğimden omuzlarımı indirip tekerleri sürmeye devam ettim, Bismillahirahmanirahim, der demez.

Sonunda evleri bize çok yakın olan, babamın çocukluk arkadaşı, bana babalık yapmaya çalışan Halim amcanın tamirhanesinin önüne vardığımda onu arabanın bagajına doğru eğilmiş bir şeyler yaparken gördüm. Ardından gözlerim Ali ağabeyi aradı, bana ağabeylik yapmaya çalışan ve her derdimize koşan, benim için olabilecek en iyi insanlardan biri olan Ali ağabey...

"Kolay gele Halim patron," diye seslenmem ile hemencecik kaldırdı kafasını ve gülümseyerek bana baktı. "Kolaysa başına gele Minik Serçe." Bana küçüklüğümden beri minyon ve sakin yapılı olduğum için Minik Serçe, diye seslenen Halim amcanın yüzündeki siyah lekelere göz gezdirdim. "Yok mu senin çıraklardan kimse be patron, yüzün gözün siyahlara boğulmuş. Aynı Afrikalı yamyamlar gibisin mübarek." Gülerek söylediğim sözlerle beraber gülmemek adına gözlerini kıstı. "Ne çırağı yavrum, benden daha iyi kimler anlar bu işlerden. Hem bırak benle dalgayı da de hele, gene sipariş dağıtmaya mı?" Gülümseyerek kafamı olumlu yönde salladım.

"Benim çıraklar bir halta yaramıyor ama mübarek ananın çırağı bir dakika durmuyor. Alacaktım seni şuraya çırak diye, oturtacaktım yanıma, millet çırak nasıl olur seninle görecekti." Sözleri benim kocaman gülümsememe sebep olurken diğer arabanın bagajına eğilmiş olan ve arkada olduğu için göremediğim Ali ağabey dikleşip, "Ayıp olmuyor mu Halim Bey, biz neciyiz burada? Ne beceriksizliğimizi gördün?" diye sordu yalancı bir kızgınlıkla. "Sus sen eşek sıpası, çırak mısın sen? Benden sonra buranın başına sen geçeceksin." Sanki büyük bir şirketi oğluna miras olarak bırakacak bir baba edası ile gururlanan Halim amca ile kafasını olumlu yönde salladı Ali ağabey. "Sanırsın koca şirkete ceo yapıyor." diyerek güldü.

GÖZ AYDINLIĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin