Bu bölüm yorum yapan ve vote atan tüm kardeşlerime hediyemdir.
Tamam tamam bu bölüm burada bulunan tüm kardeşlerime hediyemdir.
Dört Yapraklı Yonca, keyifli okumalar diler ❤️
بسم الله الرحمن الرحيم
Bugün her birimiz çok neşeliydik. Çünkü birazdan Hamza ağabey ve Meryem'in dini nikahı kıyılacaktı. İki gün sonra ise düğün vardı. Yanımda oturan iki annemin koluna girdim. Camide idik, Hamza ağabey ve Meryem'in arkasında durup onları izliyorduk. Şahitleri Ali ve Halim amca, vekil olarak da Emin amca vardı. Dini nikahları kıyılır kıyılmaz herkes birbirini tebrik etti, gülüşler tüm camiyi sardı. İkindi namazına az kaldığı için beni taşıyan Anıl vesilesiyle kadınlar bölümüne geçtik. Ben ve Meryem yan yanaydık, okunan ezanı dinledik. "Rabbim mübarek kılsın." Utandı, kafasını eğdi. Namazdan sonra arabalara binip eve gittik.
Hepimiz Emin amcaların evine gittik, hanımlar yemek için mutfağa girdiler. Hamza ve Meryem'i yalnız bırakmak isteyen erkekler ise bahçeye çıktı. Salonda yalnız dördümüz kalınca gözlerim Hamza ağabeye döndü. Ali'ye çıkması için kaş göz yapıyordu. Anlamamazlıktan gelen Ali ise gülmemeye çalıştı. "Bir şey mi oldu güzel kardeşim? Kaşın gözün yerinde durmuyor." Gülümsedim. Mutfak kapısında öylece bekleyen Meryem ise utandı. Mutfağa girmek için adım attı, Hamza ağabey hızla kalkıp kolundan tuttu, engel oldu. Meryem'i arkasına sakladı, kaşlarını çattı.
"Çıkıp dışarıda bir nefes alsana kardeşim, bir fenalık geldi sanki sana." Ali, sırtını koltuğa yasladı. "Yoo, ben gayet iyiyim." Anıl'ın yaptıklarını yapan Ali ile güldüm. "Allah iyilik versin kardeşim. Allah kazadan beladan korusun." Kaza ve bela kısmına bastıran Hamza ağabey ile Ali de dayanamayıp güldü. "Amin kardeşim, amin. Cümlemizi." Daha fazla dayanmayan Hamza ağabey, elini tuttuğu Meryem'i de alıp oturma odasına gitti. Salonda yalnız ben ve Ali kalmıştık. "Çok vicdansızsın." Omuz silkti. "Aynısını ben de yaşadım. Çok sinir bozucu olduğunu sanıyordum ama oldukça eğlenceliymiş."
Onayladım. "O vakit Anıl'ın aramıza girmesi seni rahatsız etmemeli." Kaşlarını çattı. "Neyse, biz işimize bakalım. Bak, biz de yalnız kaldık." Göz kırptı, gülümsedim. "Eee?" Ayağa kalktı. "Esi biz de mi yalnız kalacağımız bir yere gitsek?" Gözlerimi kıstım. "Yalnızız ya şu an." Dalga geçer gibi baktı. "Yalnız gibiyiz ama değiliz Sarı Civciv. Mesela ben şimdi yanına gelsem..." Karşıma geçip eğildi. "Sana yaklaşsam..." Yüzü yüzüme çok yaklaştı. "Ve tutup seni öpsem..." Sertçe yutkundum. "Yapmazsın." Gülümsedi, o da yutkundu. "Sebep?" Kaşlarım çatıldı. "Biri görür." Onayladı.
Hızla yanağımdan öpüp geri çekildi. "Bu yüzden yalnız değiliz." Tekrar yerine oturdu. "Yalnız kalacağımız bir yere gidebiliriz." Göz kırptı. Kendime gelip kaşlarımı çattım. "Hayır, kalmayacağız! Hatta ben bu gece annemlerde kalacağım." Kaşlarını çattı. "O da ne demek şimdi?" Omuz silktim. "Annemi özledim, demek." Onayladı. "Ben de kalsam?" Çocuksu isteği ile gülümsedim. Ardından hemen toparlandım. "Düşünmem gerek." Gözlerini kıstı. "Bensiz uyumak içine sinecekse eyvallah." Güldüm, dil çıkardım. Güldü.
İçeri giren Züleyha teyzeye baktım. "Bizimkiler nerede?" Ayağa kalkana Ali, yönünü ona döndü. "Bizim oğlan senin kızı kaçırdı teyzem." Bana telaşla bakan Züleyha teyze ile güldüm. "Oturma odasındalar." Gülümseyip onayladı. Tekrar mutfağa döndü, Ali'ye kızdım. "Ne diye uğraşıyorsun Hamza ağabey ile?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZ AYDINLIĞIM
Novela JuvenilBacaklarını kullanamayan genç bir kız, Güneş. Yaşı ilerlemesine rağmen aşık olmadan evlenmemekte ısrarcı bir adam, Ali. Biri birini kardeşi, diğeri diğerini ağabeyisi olarak görürken kader ikisinin de birbirinin nasibi olduğunu gösterecekti. "Yarad...