10.BÖLÜM

3.9K 206 52
                                    





بسم الله الرحمن الرحيم





"Güneş, yavrum fırına baktın mı?" diye seslenen annem ile sertçe yutkunup cevap verdim. "Evet anne, kapattım fırını merak etme." Ardından ise hızla girdim odamdan içeri. Bugün Osman amca, Halim amca ile kendisinin tartışmak için sebep aradığı kardeşi, benim de üvey dayım gelecekti. Halim amcaya amca demeye alıştığım için istemsizce ben ve Anıl ona da amca diyorduk. Ali ona hep öyle seslendiğinden bizde onu taklit eder olmuştuk daha doğrusu.  Yarın Ali ile düğünüm olacağından iki gün önce gelmiş ve bu iki gün boyunca her seferinde gelinimi görmek istiyorum diyerek ısrar edip durmuş bugün de bize misafir olarak geleceklerdi. 


İstemsizce hissettiğim heyecan ile sertçe yutkundum. Üstüme yeşil, güzel bir elbise geçirmiş saçlarımı da yeşil başörtümle örtmüştüm. Beni görür görmez antep fıstığı diyen kardeşime rağmen üzerimdeki elbiseden gayet memnundum. Ali ile en son Anıl'ın yaşadığı olay gününde birbirimizi görmüştük. Bugün amcası ile buraya geleceğini biliyordum, daha doğrusu hissediyordum. Zira dini nikahımız kıyıldığından beri buraya gelmekten çekinmiyordu, gözlerimin içine bakmaktan da. Gerçi dokunmaktan da çekindiği yoktu ya neyse...


Onun da buraya geleceğini bilmek kalbimin hızla atmasına vesile oluyordu. Sebepsizce onu görme isteği baskın geliyor, bir anda kendimi onu düşünürken buluyordum. Bunca zamanlık bağımızdan mı kaynaklıydı yoksa şimdiki durumumuzdan mı bilmiyordum. Tek bildiğim şey bu akşam buraya gelecekti ve onu görebilecek olma düşüncesi tuhaf duygular hissettiriyordu. Hayatım boyunca böyle tuhaf duygular hissetmediğime yemin edebilirdim. Derin bir nefes aldım ve tüm bunları bir kenara atmaya çalışıp akşam namazını kılmak adına seccademi aldım ve dizlerime yaslayıp namaz kıldım.


Şükrettim Yaradana, bana sunduğu tüm güzelliklere, hayatıma dahil ettiği Ali'ye. Namazı ve tesbiyatımı bitirir bitirmez derin bir nefes aldım ve seccademi katlayıp yerine koydum. Ardından ise salona geçtim. Koltukta oturup anneme sırnaşan Anıl ile güldüm. İki gün önceki olayı bizi ne kadar korkutmuş olsa da Elhamdülillah ona el kaldıranlar bulunmuş ve haklarında işlem başlatılmıştı. Halim amca ve Ali sağ olsun çok yardımcı olmuşlardı. "Hayrola gene çifte kumrular? Biraz yalnız bıraksam hemencecik unutuyorsunuz beni." Sözlerim ile gülerek bana kollarını açan ve çağıran anneme doğru ilerledim. Beni sandalyemden kaldırıp koltuğa oturmama yardım eden Anıl ile sığındım annemin güzel sinesine.


"Ben senin canını yerim." diyerek başımdan öptü. Hemencecik beklemeden anneme sımsıkı sarılan Anıl, "Ya benim, ya benim?" diye sordu çocukça. " Sizi verene kurban olurum." diyerek ikimize de sımsıkı sarıldı annem. "Birinizi birinizde ayırır mıyım ben hiç? Canımsınız siz benim, bana emanet edilen yavrularım." Gülerek kafasını kaldırıp anneme baktı Anıl, "Anne ölünce de rahat bırakmam seni ona göre. Sen ne vakit babamın elinden tutsan utanmadan aranıza dalar, seni ondan bile kıskanırım." Gülümsedi annem. "Desene kocamla yalnız kalma hayallerim de gitti." Annemin alnından öptü. "Ben seni kimseyle paylaşamayacak kadar çok seviyorum." Ardından sımsıkı sarıldı. 


Onlara mutlulukla baktım ve gülümsedim kocaman. "Merak etme anne, ben sen babamla yalnız kal diye Anıl'ı oyalarım." Bana kocaman gülümseyen annem ile konuştu Anıl. "Sen önce git de Ali ağabey ile yalnız kalmaya çalış, zira sizin de aranıza girmekten büyük bir onur duyarım." Sözleri ile ihtimalini düşünmek bile yüzümü buruşturmaya yetmişti. Elhamdülillah ki Anıl yüzümü göremeden anneme sarılmaya devam etmişti. Boğazımı temizledim kabaca. "Neyse, misafirler de daha gelmedi." Ardından saklanmak ister gibi sığındım annemin sinesine.

GÖZ AYDINLIĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin