13.BÖLÜM

3.1K 145 15
                                    








بسم الله الرحمن الرحيم







Küçük bir kız çocuğu iken en sevdiğim şey namaz kılan babamın kucağına oturmaktı. Çok hatırlayamasam da annem o günleri gülümseyerek anlatırdı. Ne vakit camiye gitse peşinden koşar, sabah namazında bile sırf babam ile gitmek adına erkenden kalkar, onun kucağına yerleşir, kulağıma Allah'ın(cc) adını zikretmesini dinlerdim. Her gün Allah'ın (cc) bir esmasını zikrederdi kulağıma. Öyle ki tüm esmaları daha o yaşımda ezberlemiştim. Evde olduğum zamanlarda ise tıpkı babam gibi küçücük olan Anıl'ın kulağına esmalarını zikrederdim.

Ben Allah'ı(cc) belki de en çok babam vasıtasıyla tanımış ve sevmiştim. Zira o, o kadar çok severdi ki Allah'ı(cc), ne vakit adını ansa ağlardı. Ne vakit Allah'ın(cc) adı geçse oturuşunu düzeltir, gözleri yaşlı dinlerdi. Tüm sünnetleri yerine getirmeye çalışır, bize de öğütlerdi. Öyle güzel, öyle yaşayarak okurdu ki Kur'an'ı Kerim'i, dinlemeye doyamazdım. İşte ben Allah'ı (cc) en çok onun dudaklarında dinlemeyi sevmiştim.

Şimdi karşımdaki dolapta duran fotoğrafı o günlerin özlemi ile yakıyordu yüreğimi. Derin bir nefes aldım. Artık o yanımda değildi, ben de küçük kız çocuğu değildim. Ali'yi çok severdi, her seferinde ona emanet ederdi beni. Allah'ın (cc) da beni ona emanet ettiğini bilse ne çok sevinirdi kim bilir. Öperdi alnımdan yumuşak dudaklarıyla, gözlerime bakar ve o sevgi kokan tınısıyla kızım diyerek sarılırdı bana. Sahi, ne çok özlemişti alnım, şefkati barındıran dudaklarını...

Gözlerim giden Osman amcaların ardından bizim bu gece Halim amcalarla beraber burada kalmamız için ısrar eden annem ile toplanan aile üyelerime döndü. Hamd ettim, babamı çok daha güzel bir dünyaya alan, bizi nimetlendirmeye devam eden Allah'a (cc). 

Sahi ya Rab, sen de sahip çıkmasan kim bakar bu bi'çareye? Ey yetimlerin sahibi, kaç şükür yeter ki nimetlerine?

Halim amca, annem ve Necmiye teyze Hamza ağabey hakkında konuşurlarken Ali ile Anıl da sohbet ediyorlardı. Gözlerimi kucağımdaki ellerime indirdim ve öylece izledim. Babamın fotoğrafı beni geçmişe götürmüş, yüreğimi sıkmıştı yokluğu. Zira insandım ben, özlem yakardı canımı. Bu yüzden de annem ile Anıl'ı üzmemek adına sessizce ittim tekerlekli sandalyemi ve kimseye belli etmemeye çalışarak eski odama doğru ilerledim. 


Kapıyı açtığımda içerinin eskisi gibi olduğunu gördüm, gülümsedim. Tekerlekli sandalyemi ittirip içeriye girdim ve kapıyı aralıklı bırakıp masama doğru ilerledim. Masanın üzerinde babam ile benim fotoğrafım vardı. Gülümsedim dolan gözlerime inat ve fotoğrafını okşadım. O kadar güzel bir gülüşü vardı ki, anlatamazdım. Ardından tekrar masanın üzerine bırakıp şiir defterimi elime alıp içine baktım. Neredeyse dolmuştu tüm defter. Defteri de yerine bırakıp pencereye doğru ilerleyeceğim vakit aralanan kapıya doğru döndüm. 

Gülümseyerek içeri giren Ali ile gülümsedim. "Niye kalktın sen?" Sorusuna cevabım omuz silkmek oldu. Kafasını olumlu yönde sallayıp yanıma geldi. "Bizimkiler de uyumaya gitti, malum sabah namazına kalkmamız gerek." Kafamı olumlu yönde salladım. Aklıma gelen soru ile, "Sen bu kıyafetlerle mi uyuyacaksın?" diye sordum. Güldü. "Annem babanın pijamalarından birini babama, birini de bana getireceğini söyledi." Sözleri üzerine kafamı olumlu yönde salladım.

GÖZ AYDINLIĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin