"Seni seviyorum."
Hoseok, duyduğu kelimelerle kısa bir duraksama yaşadı ama dans pratiği yaptığı büyük salonda oyalanırken, bu ona o kadar etki etmemişti. Telefonundan devam etmek adına uygun bir şarkı arıyordu umursamazca.
Yoongi ise, kollarını birbirine bağlamış ve soğuk görünümünden zerre ödün vermemesine karşın, içten içe fazlasıyla gergindi. Bunu ona söylemek adına defalarca kez deneme yapmış, sırf onunla yalnız kalabilmek adına diğer üyelerin yanlarında olmadığı en uygun anı kollamıştı.
Hoseok hafifçe gülümserken bunun ne olduğunu anlamamıştı. Aradığı biraz ağır tempolu şarkıyı bularak sesini açtı ve aynanın karşısına adımlayarak koyu kahve saçlarına çeki düzen verdi.
"Bende seni seviyorum kardeşim, ama sırf bunu söylemek için mi uykundan kalkıp geldin buraya cidden?"
Alaya çekiyordu Hoseok, her zaman ciddi meseleleri dalgaya almak en büyük hobisiydi. Ayrıca Yoongi'nin şimdiye kadar ki olan bütün o debelenmelerinden, duygu karmaşalarından ve kendisi yüzünden geçirdiği krizlerden bir haberdi.
Şuan ellerinin şiddetle titrediğinden bile haberi yoktu, oysa yaklaşıp o elleri tutsa sakinleşmeye hazırdı çoktan Yoongi.
Ama yapmayacağını biliyordu.
"Hoseok, öyle değil."
Saçları arasındaki elleri yavaşlarken aynadan yansımasına baktı Hoseok, kardeşi olarak gördüğü kişinin. Son birkaç aydır, onda bir değişiklik olduğunun yalnızca o değil, diğer üyelerde farkındaydı ama asıl gerçeği bilen tek kişi, Yoongi'nin oda arkadaşı olan Jungkook'tu. Abisinin bütün o yaşadıklarına bizzat kendisi şahit olmuştu.
Arkasını dönerek ona doğru yaklaştı yavaş adımlarla. Ne dediğini kesinlikle anlamıyordu.
"Yoongi, son günlerde tuhaf davranıyorsun. Sorun ne?"
Gerçekten de tuhaf davrandığından emindi Hoseok. Örneğin, üyelerle şakalaşmayı, temas kurmayı her zaman sevmişti fakat artık bunu Yoongi'ye yaptığında aynı şekilde tepki alamıyordu. Hemen suratı asıldığı için rahatsız olduğunu düşündü normal olarak, bir zaman sonrada ona karşı bunu yapmayı tamamen kesti.
Ona her dokunduğunda, ne kadar büyük bir yıkım yarattığının farkında değildi.
"Sorun sensin." Aniden söylemesi üzerine Hoseok ne olduğunu anlamayarak kaşlarını kaldırdı şaşkınca. Kardeşinin kendi içinde problemler yaşadığını düşünmüştü onca zaman. Ailesiyle, işiyle, şarkılarla, sağlık sorunlarıyla, psikolojik sıkıntılarla ilgili olduğunu düşünmüştü ama kendisiyle ilgili olabileceği aklının ucundan bile geçmezdi.
"Ben miyim? Benim yüzümden mi böylesin?"
Yoongi, Hoseok kendi üzerine geldiği andan itibaren koşarak büyük dans odasını terk etmeyi bile düşünmüştü. Kendisini buna hazırlamıştı daha önceden, fakat yinede alacağı tepkiden korkuyordu. Karşısındaki adam bunun farkında olmasa bile kendisinin her şeyiydi.
Tam anlamıyla her şeyi oydu ve onu kaybetmek, istediği son şey bile değildi.
Ama bu şekilde yaşamaya da devam etmek istemiyordu, Hoseok kendisine her dokunduğunda, her adını söylediğinde, yaptıkları klip çekimlerinde çoğunlukla beraber çalıştıklarında her ufak hareketinden bile umutlanmaya başlamıştı. Sürekli kendisini 'daha fazlası olabilir mi' diye düşünürken bulmaktan fazlasıyla sıkılmıştı ve Jungkook'un da destekleriyle onunla bu konuşmayı yapmaya karar vermişti.
"Evet, sensin. Hoseok, bak." Kısa bir an duraksayıp derin bir nefes aldı ve geldiğinden beri kaçırdığı bakışlarını karşısındakinin gözlerine sabitledi sonunda. "Bunu seninle konuşmak için uzunca bir süre düşündüm. Kendimden emin olamadığım için özel bir psikologla bile konuştum ama daha fazla bunu gizlemenin bir anlamı yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
jealous//sope✓
FanfictionBirkaç sene önce Rookie King'de Taehyung ve Hoseok'un minik öpücüğüne vesile olan Yoongi, sonradan bu sahneyi kafasında kendisiyle defalarca kez kuracağını ve bu kadar kıskanabileceğini hiç tahmin etmemişti. ~~~ (minific, düz yazı) 10/10/2021 🌼