14. Bölüm(Final)

337 33 159
                                    

Nervous, trip over my words.
You're so pretty, it hurts
Baby, I'm yours.
Baby, I'm yours.

~~~

Yoongi gözlerini belki de uzun zamandır en huzurla uyuduğu uykudan yavaşça araladığında ve yatakta sadece kendisinin olduğunu fark ettiğinde içini kaplayan korkuya yenik düşmeden edememişti. Dün gece olanların hepsi, bir rüyadan mı ibaretti yani?

Hayır, hayır Tanrım lütfen...

Bunu ona düşündüren şey aslında sıradan bir sabaha uandığını hissetmiş olmasıydı. Tam olarak kapısının biraz ilerisinde Jimin ve Jungkook'un banyo sırası için ettiği kavgayı net bir şekilde duyabiliyordu. Hiç hoş şeyler söylenmiyordu kesinlikle.

Kafasını yastığa tekrar gömüp uykuya dalmayı denedi, o harika rüyayı elinde olsa hayatının her anında yaşamak ve hiç uyanmamak isterdi.

Kapının aralandığını fark ettiğinde kavga gürültü sesleri bittiğinden dolayı içeriye Jungkook'un girdiğini düşünerek daha da gömüldü yatağa. Yüksek ihtimalle Jimin'le ettiği laf dalaşını kaybetmiş ve kendisine sızlanmaya ya da söylenmeye falan gelmişti.

Hala kendi odasında yatmadığının farkında değildi.

"Sevgilim."

Anlık olarak kalbinin duracağını düşündüyse bile, gözlerini araladı bir anda sonra. Yatağına çöken ağırlığı hissetmeden kafasını o yöne çevirmedi bile belki rüya devam ediyordur diye ama hayır, Hoseok'un gülümseyen suratı görüş alanına girdiğinde tüyleri ürpermişti.

"Gerçek misin?"

Sorduğu soru karşı tarafa komik gelmiş olacak ki bir kahkayı bastıramamıştı Hoseok. Ardından tepesinde dikilmekten vazgeçip kafasını onunla aynı yastığa bırakarak yanına uzandı. Aslında çok erken saatte uyanıp Namjoon ile geceki konuyla ilgili uzun bir konuşma öncesi üstünü değiştirmişti ama sorun olmazdı.

"Bilmem, öğrenmek ister misin?"

Yoongi'nin ona bakış şekli tek kelimeyle büyülenmiş gibiydi. Gerçi o hep Hoseok'a öyle bakardı. Bazen farkında bile olmadan, canlı yayınlarda, showlarda, aldığı sahnelerde bile. Bu halini hiç bozmadan kafasını salladı sadece bu soruya karşı. Elinde değildi, o kadar acı tecrübeden sonra bütün bu olanların gerçekliğini kabul etmekte zorlanması normaldi.

Hoseok bıraktığı kafasını tekrar kaldırarak koluna yaslandı ve sevgilisinin üzerine eğildi tek seferde. Saçlarını yavaşça sevmeye başladığında çok fazla yaklaştığından onunla beraber kendisinin de kalbi hızlanmaya başlamıştı. Yüzünde mayhoş bir gülümseme vardı.

Başta dudaklarına minik bir öpücük bırakmış, bu sırada kendi saçlarında gezinen Yoongi'nin elini avcu içinde toplayıp kendisi yüzünden olan ve artık kapanan yara izlerine de defalarca kez bunu tekrarlamıştı.

"Her şeyin rüya olduğunu sandım, az kalsın ölüyordum."

Yoongi ise elini, kendisinden yaş olarak küçük olan ama garip bir şekilde yanındayken kendisini küçük hissettiren adamın yanağına bırakarak derin bir nefes aldı. Böyle bir şey olsaydı bugünün gecesini düşünmek istemezdi, çünkü cidden bu defa sonu olabilirdi.

"Üzgünüm ama değil, artık bana katlanmak zorundasın."

Dişlerini ortaya çıkaran bir kıkırtı bıraktığında odaya, Hoseok'un kendisine büyülenmiş bakışlarını görebildiği için içinde oluşan sevinci tarif edemezdi. Sanıyor ki, artık bunun için yaşayacaktı. Ah, tabi bir de hayranları.

jealous//sope✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin