But sometimes the worst wounds are the ones
Are the ones you can't see
Are the ones you can't see
Never mind.~~~
Hoseok aynı anda birden ve hatta ikiden fazla duyguyu aynı anda hissetmenin nasıl berbat bir şey olduğunu ilk o gün, Yoongi sayesinde anlamıştı.
Oldukça fazla titreyen ve sendeleyerek kendisine yaslanan bedenin kolundan yere damlamakta olan her bir kan damlasında, içine büyük bir ateş düşüyordu sanki. Hiç sönmeyecek bir alevin küçük tohumlarıydı henüz bunlar. Ne denli büyüyebileceğini kimse tahmin edemezdi.
"Özür dilerim."
Yoongi fısıltılar halinde sürekli bu kelimeyi sayıklarken, karşısındaki uzun boylu beden onun duvara yaslanmasını sağlayarak koluna uzandı. Kendisininde tıpkı onun gibi ellerinin titrediğini fark edebilmişti ve dolan gözlerine engel olmaya çalışıyordu pek başarılı olamasa da.
İçi küçük olmayan derecede pişmanlıkla, korkuyla, endişeyle, sinirle ve şaşkınlıkla kaplanmıştı bir an, o kadar fazla ki delirebileceğini düşündü. Bunu nasıl yapabildiğini aklı almaması bir yana, şu son yaşananların gerçek olduğuna bile inanası gelmiyordu. Hepsinin büyük bir kabustan farkı yoktu.
Açık renki kazağının kolunu yavaşça yukarıya sıyırdığında çoğu yere bulaşan koyu kırmızı sıvı yüzünü ekşitmesine neden oldu. Normalde bunu yapmaya asla dayanamazdı ama kesiği görmesi gerektiğini düşünmüştü yalnızca. Fazla derin olmadığını anladığında ise tekrar iç çekerek gözlerine baktı yaranın sahibinin.
Yoongi ise o anlığına yalnızca birkaç dakika için daha farklı konulara odaklıydı.
'Hep böyle olur zaten, değil mi' diye geçirdi içinden.
İnsanlar, kanamadığı sürece yaranız olduğunu fark etmezdi, değil mi? Ağlamadığınız sürece mutsuz olduğunuzu bile görmezlerdi. Kaygılarla dolu olduğunuzu anlamaları için panik atak ya da kriz geçirmek zorundaydınız. Hatta daha fazlası. Düşmeliydiniz, kanamalı, bağırmalı, isyan etmeli ve göz yaşı dökmeliydiniz. Ancak o zaman, bir şeylerin yolunda gitmediğini anlayıp harekete geçerlerdi. Ancak o zaman gerçek sizi fark ederlerdi.
İnsanlar bencildi. Hem de hiç azımsanmayacak kadar.
Ve Hoseok ne kadar bencil olduğu gerçeği yüzüne sert bir tokat olarak çarptığında, aynı kesikten bir tane de kendine açmak istedi.
Yoongi kendisine buğulu ve ağlamaktan kızarmış gözlerle bakarken bunu gerçekten hayal etmiş olmasına inanamadı hatta.
Hala bir taraftan özürler sıralıyordu küçük beden ama bu yaptığından ötürü duyduğu pişmanlıktan değil, Hoseok bunu gördüğü için yaşadığı üzüntüdendi daha çok. Kendisine göre bunun olmaması lazımdı, ne ara kendini bu kadar kaybettiğini bilmiyordu ama durum ortadaydı.
Duyduğu yoğun sevgi artık ona ciddi manada zararlar veriyordu ve ne kadar kaçıp kurtulmak istesede, bir tarafının hep onunla birlikte bu yurtta kalacağını düşünmemişti hiç şimdiye kadar.
"Yoongi sakin ol, sakin ol bak hastaneye gideceğiz şimdi tamam mı?"
Hoseok kolunu omzuna sararak yürümeye ve onu aşağı indirmeye çalışsa bile, Yoongi yerinden santim hareket etmemeye karar vermişti çoktan. Bu hale düşmesi zaten yeterince utanç vericiydi onun için. Daha fazlasını yapmasını istemiyordu. Tek başına kalmalıydı, yarası zaten iyileşirdi. Her zaman olduğu gibi kendi kendini iyileştirebilirdi.
"Hastane olmaz."
Sesi sanki bir konserde avaz avaz bağırmış ve bunun yan etkisi olarak kısılmış gibi çıksada, sadece gözyaşlarıydı bunun sebebi. Yoongi bunlara alışkındı, acıya, pişmanlığa, öfkeye ve ne olursa olsun asla kabul edilmeyecek platonik bir aşık olmaya alışalı epey zaman geçmişti. Alışık olmadığı şey yanında duran bedenin sahibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
jealous//sope✓
FanfictionBirkaç sene önce Rookie King'de Taehyung ve Hoseok'un minik öpücüğüne vesile olan Yoongi, sonradan bu sahneyi kafasında kendisiyle defalarca kez kuracağını ve bu kadar kıskanabileceğini hiç tahmin etmemişti. ~~~ (minific, düz yazı) 10/10/2021 🌼