8. Bölüm

545 60 85
                                    

I don't want this feelin'
I can't afford love
I try to find reason to pull us apart
It ain't workin' 'cause you're perfect'
And ı know that you're worth it
I can't walk away, oh!

~~~

Aynı günün akşamı grup üyeleri eve diğer günlere nazaran daha yorgun ve halsiz bir biçimde dönerken Yoongi, hemen yanındaki Jimin haricindeki kimseye fark ettirmeden aradan sıvışıp odasına çıkmaya yeltenecekti ki duyduğu sözler onun merdivenin yarısında duraklamasına neden olmuştu.

"Yemek söyleyeceğiz, bize katılacaksın değil mi hyung?"

Hoseok ise sabahtan beri olanlara pek anlam verememişti aslında. Şimdiye kadar kendisine daha yakın davranmasını isteyen, sürekli bir şekilde peşinden koşan Yoongi'ye bir şeyler olmuştu. Sanki rolleri değiştirmişlerdi ve artık kaçan taraf oydu.

Bütün gün boyunca ne zaman onunla baş başa kalmaya çalışsa şuan yaptığı gibi ya aradan sıvışıyor, ya da bir şeyleri bahane ederek kendisini atlatıyordu ama bu durum artık onun canını sıkmaya başlamıştı fazlasıyla.

Derdi her neyse konuşarak da çözebileceklerini düşündü ve ardından aklına gelen fikir yüzünde büyük bir gülümseme oluşturdu.

"Aslında biz Yoongi hyung ile birlikte dışarda yiyeceğiz. Önceden rezervasyonumuz vardı, saat hala erken gitmememiz için bir sebep de yok."

Kendinden emin bakışları ve ses tonu Yoongi'nin bozguna uğramasına sebep olurken tek kelimeyle bakakalmıştı. Pekala, bu beklemediği bir yerden gelmişti.

"Şey, aslında benim-..."

"Biz de gelebilir miyiz Jimin'le? Çift randevus-... Yani çiftler halinde gidersek daha güzel olur hem."

Jungkook'un Hoseok'a mırıldanarak konuşmasından kimse bir şey anlamazken bu durum biraz şüpheli gelmişti büyük olana. Tek kaşı kalkık şekilde gözleri Jimin'i takip ettiğinde onunda elini alnına vurarak bitkin bakışlarını etrafta gezdirmesi komik gözüküyordu.

"Üzgünüm Kook, başka zaman. Sadece iki kişi için yer ayarlattım. Hyung biraz acele eder misin üstünü değiştirirken, vakit geçiyor?"

Aralarında geçen kısa bakışma boyunca Yoongi bulunduğu yerde ortaya atabilecek herhangi bir bahane aradı ama şuan ne derse desin Hoseok'un bir şekilde cevabını bulabileceğinin de farkındaydı. Aslında onun bazı konularda haklı olduğunu da biliyordu, sadece... Bu ani geri dönüş ona tuhaf geliyordu ve üzerinde kaldırmakta artık zorlandığı kadar büyük olan o ağırlığı hala taşıdığını hissediyordu.

"Pekala."

~~~

"Yalan söylediğine inanamıyorum."

Hoseok küçük bir gülümsemeyle gözlerini etrafta gezdirirken, yanlarına yaklaşan garsona siparişlerini saymaya başladı. Yoongi'yse, annesi tarafından zorla misafirliğe getirilmiş küçük çocuklar gibi suratını asmış ve yola çıktığından beri karşısındaki adamla göz göze gelmemeyi kafasına koymuştu sanki, ondan başka her yere bakıyordu.

"İki adet de viski. Teşekkürler."

Garson kız gülümseyerek uzaklaştığında, Hoseok'un da yüzündeki tebessüm yavaşça kaybolmuş ve içinde tutup bastırmaya çalıştığı siniri artık patlak vermek üzereydi.

"Evet Yoongi yalan söyledim. Tıpkı senin bana 'not defterimi alıp geleceğim' dedikten sonra ortadan kaybolman ya da ben pratik odasında tek başına çalışırken yanıma gelmek için diğerleri içeri girene kadar kapının önünde beklemen gibi. Ah, sanırım saklanma konusunda kendini geliştirmen gerek."

jealous//sope✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin