TENDERNESS~Jikook ✔️

19. Bölüm

Jungkook içkisini yudumlarken aynı zamanda saçlarını yeniden sarıya boyatmış bedene bakıyordu. Gözlerini ondan ayırmıyor her hareketini takip ediyordu. Jimin'in ondan ayrılmasının üstünden bir buçuk hafta geçmişti. Bu sürede neredeyse hiç denk gelmemişlerdi.

Aileleri ise oğullarının durumuna çok fazla üzülmüş çözüm bulmaya çalışmış ama bulamamışlardı. Hala düşünmeyi bırakmamışlar onları yeniden bir araya getirmek için bir sürü yol deniyorlardı.

Jimin bu bir buçuk haftada anca toparlanmayı başarmıştı. Okula gitmemiş dans pratiklerini yapmamıştı. Durumu tam bir rezaletti.

Jungkook ise işe çok önemli olan olaylar da gitmiş onun dışında evden çıkmamıştı. Sürekli içki içmiş Jimin ile yaşadıkları şeyleri düşünüp durmuştu. Hatta o kadar içki içmişti ki bir ara akıl sağlığını yitirdiğini düşünmüştü.

Şimdi ise bir buçuk haftanın sonunda çevrelerinde verilen bir davete aileleriyle katılmışlardı. Jimin ailesiyle beraber bazı kişilerin yanına gidiyor ve onlarla selamlaşıp tanımadıklarıyla tanışıyordu. Jeonlar ise masaya oturmuş onlara gelen kişilerle sohbet ediyorlardı. Jungkook dışında çünkü o Jimin'i izlemekle meşguldü. Jiminlerin kendi masalarına yöneldiğini farkeden Jungkook yerinde dikleşti.

"Hiçbir masada yer kalmamış. Buraya otursak olur mu?" Bayan Park nazikçe sordu. Jimin ise buraya oturacak olmak onu fazlasıyla germişti. Ama ikisi de böyle bir şeyin olacağını biliyordu çünkü onlar ayrılsalarda aileleri arkadaştı.

"Ah tabiki! Buyrun lütfen." Park ailesi masaya yerleştiğinde Jungkook bu masada babasının da olmasını diledi. Bay Park bunu hissetmiş gibi onun omzunu sıvazladı. "Nasılsın Jungkook? Ayrıldınız diye yüzüme bakmayacak mısın yoksa?" Jungkook hemen kafasını Bay Park'a çevirdi. Ona çok şey boçluydu. Babasını kaybettiğinde ve ilk zamanlar şirkette olan şeylere bir çare bulamadığında hep ona yardım etmişti. Bay Park la aralarında hep farklı bir şeyin olduğunu düşünürdü.

"Tabiki sizinle konuşacağım. İyiyim siz nasılsınız?" Bay Park önüne döndü ve Jungkook'un duyabileceği şekilde mırıldandı."İyiyim iyiyim de siz ayrılmamış olsaydınız daha iyi olacaktım." Jungkook içkiden dolayı olan baygın bakışlarını Jimin'e çevirdi. Üstünde ki kıyafet ne kadar da yakışmıştı miniğine.

Jungkook Jimin gittiğinden beri evde onun olan kıyafetlere sarılarak ağladığını hatırladı bir kez daha. Hızla kafasını iki yana salladı ve aklından atmaya çalıştı o anları. "Jimin sana da bir tane söylüyorum." Bayan Jeon kendi kadehini göstererek sordu. O anda Jimin dalgınlıkla Jungkook'a döndü ve sordu. "İçebilir miyim?" Sonra büyükler sırıtmaya başladı ve o an Jimin ne yaptığını farketti. "Oh yani şey içerim neden olmasın." Ensesini hafif utanmışlıkla kaşıdı. Jungkook ise onun bu tavırlarına gülmekten başka bir şey yapamadı.

Jimin ise içten içe kendine kızdı. Neden ona bu kadar bağlanmıştı ki? İçkisi önüne konduğunda yüzünü istemsizce buruşturdu. Normalde içmeyecekti ama Jungkook'a inat olsun diye istemişti. İçkiden zorla bir yudum aldığında boğazını yakan sıvıyla bir daha yüzünü buruşturdu. "Anlaşılan içkiye alışık değilsin Jimin." Bayan Jeon sordu. Jimin hafifçe tebessüm etti. "İçmeyi çok sevmem de o yüzdendir."dedi. O an hoş Jungkook izin vermediği için içemiyorum diyemezdi. İçkiden zorla ara ara birkaç yudum daha aldı ve aldıktan sonra yüzünü buruşturduğunu bir tek Jungkook gördü. Jungkook onu o kadar çok böyle şeylerden uzak tutmuştu ki Jimin şuan böyle tepkiler gösteriyordu. Bu Jungkook'u istemsizce gülümsetti.

"Jimin? Dersler nasıl gidiyor?" Bayan Jeon samimi bir şekilde sordu. Bayan Park hemen atladı. "Jimin'in evden çıktığı mı var! Son zamanda dansa bile gitmiyor!" Jimin annesinin dedikleriyle gözlerini büyüttü. Jungkook ise düşündü. Demek ki o da benim gibi kötüydü. Jimin sahte bir şekilde öksürdü. "Ben başka bir içecek alacağım. İsteyen var mı?" "Yok oğlum,sen al gel." "Tamam." Jimin ayağa kalktı ve nazikçe sandalyesini yerine itti. İçeceklerin verildiği yere gitti ve kendine bir meyve suyu istedi. Omzuna değen elle arkasını döndü. "Pardon? Park Jimindi değil mi?" Jimin karşısındaki adama baktı.