3. Bölüm

156 12 0
                                    

                     ÇÜRÜK CESED

                     ÇÜRÜK CESED

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Hayat.

İki kapılı bir han gibidir. Bir kapısı giriş,bir kapısı çıkış içindir. Doğduğumuzda giriş kapısından girer,öldüğümüzde çıkış kapısından çıkarız. Ama o iki kapı arasında yürüdüğümüz koridor tuzaklarla, çeşitli oyunlarla ve umutsuzluklarla çevrilidir.

Uzun lafın kısası ya canınız acır ya canınız acır bundan kaçış yok. Fakat acıları hafifletmek sizin elinizdedir. Sadece aklınızı ve iradenizi kullanın.

"Şurada yenge. "

Macit'in gösterdiği yere baktı genç kadın.

"Tamam halledeceğim ben. Siz burda kalın."

Macit başıyla onayladığında derin bir nefes alarak lokantaya giriş yaptı. Yüzüne takındığı flörtöz tavırla saçlarını savurarak yanına ilerledi.

"Ah! Siz Barış Pabuçcu değil misiniz? İnanmıyorum."

Sahte şaşkınlıkla yaptığı sahte yalakalık genç adamın hoşuna gitmişti.

"Evet? Ben sizi çıkaramadım ama."

"Çıkaramazsınız tabii ben sizin çok sıkı takipçinizim."

"Ah öyle mi? Oturun lütfen sizinle konuşmak isterim."

Kibarca karşısına oturup bacak bacak üzerine attı Saye.

"Nasılsınız?"

"İyiyim hanımefendi. Teşekkürler. Sizi sormalı."

Genişçe gülümsedi.

"Çok iyiyim."

Saye kendi tarafında olan boş bardağa biraz su boşalttı. Dudaklarına dayadı ve bir yudum aldı.

"Siz birşey almaz mısınız?"

"Oh hayır."

İçinde hala su olan bardağı masaya bırakmak yerine masanın altında tuttu. Elinde tuttuğu şeffaf, boncuk kadar olan uyuşturucuyu suyun içine attı ve bardağı sallayarak çözülmesini sağladı.

"Bu arada çok güzelsiniz."

Saye başını kaldırarak şirince gülümsedi.

"Teşekkür ederim."

Barış ağzına attığı et parçasını gevşekçe çiğneyerek Saye'yi süzdü.

"Adınız neydi?"

"Saye. Saye Karagöz."

Barış'ın boğazına gönderdiği et parçası takılırken Barış öksürmeye başladı. Saye  yalan şaşkınlıkla ayağa kalktı ve elindeki bardağı Barış'ın ağızına tuttu.

"Su iç su. İyi gelir."

Barış gözlerini Saye'ye dikerek suyu bitirdi. Birkaç öksürmeden sonra kendine geldi Barış. Saye Macitlere kısa bir bakış attı ve yerine oturdu.

"S-sen? Sen onun karısısın! Niye geldin buraya?"

Saye sırıttı. Ellerini masanın üzerinde birleştirdi ve hafifçe eğildi. Eğlenmeye başlamıştı.

"Birazdan anlaşılır."

Macit ve Vural'a doğru küçük bir el hareketi yaptı. Macit ve Vural uyuşmaya başlayan adamı kollarından tutarak arabaya doğru çekiştirdiler.

Saye sakince ayağa kalkarak etraftaki meraklı gözlere umursamaz bir bakış attı. Lokantadan çıkıp Vural'ın açtığı kapıdan arabaya bindi. Arka arabada Barış ve birkaç koruma vardı. Önde ise Saye, Macit ve Vural ilerliyordu.

Kısa süre içerisinde depoya geldiklerinde Barış arabadan yaka paça indirilip depoya sokuldu. Saye'nin keyfi git gide artarken Vural'a döndü.

"Hazırladınız mı istediklerimi?"

"Evet yenge hazırladık. Pek anlamadık ama."

"Anlarsınız şimdi."

Saye gülerek depoya girdiğinde sandaliyeye bağlanmış olan Barış'a baktı.

"Macit. Başlayın."

Macit ve Vural ellerindeki yemek dolu tabakları Barış'ın önüne dizdiler. Vural pilav doldurduğu kaşığı Barış'ın ağızına tuttuğunda Barış tereddütte kalarak Saye'ye baktı. Saye hâlâ yüzünde olan gülümsemeyle gözlerini yumup açtı.

"Misafirimize güzel bir ağırlama yapmaya çalışıyoruz. Kırma bizi. İçinde birşey yok korkma."

Barış kafasını iki yana salladı.

"Beni zehirlemeyeceğiniz ne malum?"

Vural elindeki kaşığı ağzına soktu. Pilavı çiğneyip yuttu.

"Birşey olsaydı yemezdim."

Vural kaşığı değiştirip tekrardan pilava daldırdı. Öyle böyle bir tabak pilavı yedirtmişlerdi. Vural bu sefer et dolu olan tabağı eline aldığında Barış itiraz etti.

"Doydum."

Vural onu dinlemeden bir tabak eti zorla yedirdi. Sonra bir tabak daha...

Barış bayılacak hale gelmişti.

"Lavobaya gitmem lazım."

Saye'nin gür kahkahası depoda yankılandı.

"Macit. Varili getir."

Depoya sokulan büyük varil Barış'ın önüne konuldu. Barış sandaliyeden çözülürken gülümsedi.

"Yok artık. Varile mi yapacağım?"

Saye gülümsedi.

"Aynen öyle."

Barış zorla varilin içine konuldu.

Barışın boğuk sesi depoda yankılanıyordu.

"Saye! Çıkar beni burdan. Lütfen Saye. Ne istersen yapacağım söz!"

Saye arkasında birleştirdiği elleriyle varilin önünde durdu.

"Kapatın kapağını."

Varilin kapağı kapatıldığında bile hâlâ bağırıyordu Barış. Fakat nafile.

"Napalm yenge?"

Saye ruhsuzca bir bakış fırlattı.

"Atın bir ormana. Sesini kimse duymasın. Kimse bulmasın."

"Tamam yenge."

Vural çekinerek Saye'ye yaklaştı.

"Yenge? Öldürmeyecek miyiz?"

Saye'nin dudağının sağ tarafı havalandı.

"Yarın çürümüş olan bedenini öldür öldürebilirsen."

Macit depodan çıkmak üzere olan Saye'ye baktı.

"Gerçekten korkuyorum bu kadından."

Bölüm sonu*

A.

SAYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin