13. Bölüm

92 7 0
                                    

"Hiçbir canın acısı, sеnin acından fazla dеğildir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Hiçbir canın acısı, sеnin acından fazla dеğildir."

Saye yüzünü buruşturdu. Yüzsüz herif!

"Çok atarlanıyorsun. Bence senin biraz dinmen gerek. Gençler!"

Saye hiçbir şey anlamadan etrafa baktı. Birden bedenine gelen titreme dalgası ile başı öne doğru savruldu. Çığlık atmamak için dudaklarını dişlerken tüm vücudu sızlıyordu.

Farkında olmadan tuttuğu nefesini sessizce geri bıraktı.

"Nasıl Saye hanım? Elektrik yemek hoşunuza gitti mi?"

Saye başını kaldırdı.

"Yediğim kazıklar kadar acıtmıyor."

"Ah! Ağlayacağım şimdi. Ne duygusal!"

Saye, Macit ile göz göze geldi. Macit'in ağzı bağlı olsa bile gözleriyle konuşuyorlardı.

Saye güven verircesine gözlerini kapatıp açtı. Macit ise aynı şekilde karşılık verdi.

"Canın acıyor mu?"

Saye deponun köşesinde duran Ozan'a baktı.

"Acıyacak can kalmadı. Şuradan kurtulacağım gün gidip tüm evlerin kapısını yumruklayacağım. Ey sevgisizliktençürüyengiller! Kalkın! Kalkın ve gidin. Sevdiğinizi arayın kapı kapı. Hayatın sizden çaldığı baharları geri alın. Koparın hayattan koparabildiğinizi. Ben fark edince herşey çok geçti. Hayat benden koparmıştı koparacağını. Ozan'ımı, şiirimi, umudumu, kalemimi,hayalimi... Allah belanı versin hayat! Ah hayat, sevgisizlikten iki gözün kör olsun da piyango bileti sat!"

"Ne diyor lan bu?"

Saye bağırmaya devam ediyordu.

"Bir gün bende çok mutlu olacağım. Öyle mutlu olacağım ki komaya gireceğim. Keder serumları verecekler bana. Günde üç öğün aç karnına umut kesici, yatmadan önce bir kaşık hayalkırıklığı. Sabah egzersizi olarak 3 saat ağlanacak. Tedavi bitmeden kahkaha atmak yasaklanacak. Ama ben yine de mutlu olacağım. Mutlu olacağım..."

Saye kahkaha atarak kendi kendine söyleniyordu.

"Evet! Olacağım! Mutlu olacağım! Ben mutlu olacağım. Mutlu olacağım."

Kahkahası tekrar depoyu sardı. Sabri ise şaşkınlıkla bakıyordu Saye'ye.

"İndirin şunu bir sakinleştirici falan verin. Kafayı yedi manyak."

Saye hâlâ söyleniyordu.

"Mutlu olacağım, mutlu olacağım..."

Sabri depodan çıkarken Saye aşağıya indirilmişti. Deponun dışındaki küçük kulübeye adeta sürüklenirken kahkaha atıyordu.

Saye göz arasında Sabri'nin aracına binip uzaklaştığını gördüğünde dahada keyiflendi.

Sedyeye yatırıldı ve kolu açıldı. İki koruma başında duruyordu. Saye gülmeye devam ederken koluna batmak üzere olan iğneyi büyük bir hızla alıp çevik bir hareketle korumaya batırdı. Hızla enjekte ederken diğer korumanın ona doğru savurduğu bıçaktan son anda kurtularak kendini sedyeden aşağıya bıraktı. Soğuk fayansa sertçe düştüğünde yüzünü buruşturdu.

Vakit kaybetmeden ayağa kalktı. Gözleri etrafı tararken masanın üzerindeki neşteri gördü. Koruma ise sedyeye saplanan bıçağı çıkardı o sırada. Saye neşteri alıp korumaya karşılık verdi.

Yüzüne doğru savrulan bıçaktan eğilerek kurtuldu. Eğildiği anda neşteri korumanın karnına sapladı. Koruma, bayılan diğer korumanın yanına düşünce Saye derin bir nefes aldı.

Kulübenin küçük tahta penceresinden deponun etrafındaki korumalara baktı. Yaklaşık 7 taneydi. Normalde sayıları çoktu ama hepsi Sabri'nin peşinden ilerlemişti.

Sıkıntıyla gözleri etrafı tararken yerdeki korumaya baktı. Saçları çenesine geliyordu. Saye başını kaldırdığında karşıdaki kırık aynadan kendiyle karşılaştı. Gözleri saçlarına takıldı.

Yapabilir miydi? Yapardı.

Macit ve Vural uğruna herşeyi yapardı.

Sedyenin yanındaki makasa uzandı. Hiç acımadan saçlarını adamın saçları kadar kesti. Saç tonları benzediği için sorun yaratmayacağını düşünüyordu.

Aynı korumanın üzerindeki takım elbiseyi çıkartıp kendi üzerine geçirdi. Saçlarıyla yüzünü örtebildiği kadar örttü. Zaten kalıplı ve normal kızlara göre uzun sayıldığı için az bucak erkeklere benziyordu.

Derin bir nefes aldı. Korumalarda silah olmadığı için mecburen bıçağı alıp kolunun içine sakladı.

Kulübeden çıktı ve kimseye görünmeden deponun arka kapısına doğru yürüdü.

"Oğlum nerde kaldınız lan?"

Saye olduğu yerde durdu. Adam giderek ona yaklaşıyordu.

"Dilini mi yuttun?"

Saye sol tarafında duran adama dirseğiyle vurup kafasını kolları arasına aldı.

Kollarıyla boğazını sıkarken adama çırpınıyordu. Bir süre sonra adam hareketsiz kaldığında Saye yere bırakıp sessizce kapıdan içeri girdi. Arkası dönük olan Macit ve Vural herşeyden habersizdi. Saye önlerine geçti ve ağızlarındaki bantları çekti.

"Yenge? Sen... Saçların!"

İkisininde gözleri şaşkınlıkla açılmıştı. Saye ise umursamadan ellerindeki ve ayaklarındaki ipleri çözüyordu.

"Hızlı olun. Dışarda 6 kişi var. "

Macit ve Vural ayağa kalktılar.

Saye her an Sabri'nin geri döneceğini aklında bulundurarak burdan en hızlı nasıl çıkabilirler diye düşünmeye başladı.

"Bıçağı fırlattığım an koşuyoruz!"

Saye kolundaki bıçağı çıkarıp demir kapıya fırlattı. Tok bir ses depoda yankılanırken koşarak dışarı çıktılar. Korumaların hepsi ön kapıdan içeri girdikleri için rahatlıkla çıktılar.

Hâlâ koşarlarken gülmeye başladılar. Üçü de gülmekten alıkoyamıyorlardı kendilerini. Saye gülerek yavaşlarken Macit ve Vuralda durdular.

"Bir deli olmadığım kalmıştı."

Bölüm Sonu*
Umarım beğenmişsinizdir.
Haftaya görüşmek üzere.

A.

SAYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin