İyi okumalar✨.
***
BENDEN BANABÖLÜM
13: YANGIN
23. 04. 2021
Dört yıl sonra ki bana yazıyorum bu mektubu.
Otuz beş yaşıma.
Yaş otuz beş yolun yarısı der Cahit Sıtkı Tarancı ama ben yaşadığım yirmi dokuz yılda yorulmadığım kadar yoruldum, yolun yarısında gibiyim. Şuan 'Hayatın da en acı duyduğun zamanlar hangisi?' sorusuna işte bu zamanları gösteririm asla düşünmeden.
Fiziksel acım yok sevgili otuz beşim, ruhum çok acıyor. Ruhum bir ateşte, kazanda fokur fokur kaynıyor gibi. Ruhumu cayır cayır yaktılar ve söndürebilecek bir ilaç yok. Sakinleştiriciler verdiler yangını söndürmek için ama farkında değillerdi ki ateşin üstüne su atarsan söndürmek yerine daha harlanır, daha çok alevlenirdi ateş. Sakinleştiricilerle sersemlettirdiklerinde anlamadıkları şey ruhumun zehri, ateşi, dışarıya akmadığı için beni yakıyordu. Yangını daha çok arttırıyorlardı. Arttıkça içim daha çok yanıyordu.
On beş günde bambaşka ihanetleri öğrendim otuz beşim. Eşimin ihanetine arkadaşımın ihaneti de eklendi. Hangisini kaldırmak daha güç diye soruyorum kendime. Birisini kendimi bildim bileli tanırken diğerini kendim olmaya karar verdiğim zamanlarda tanışmıştım.
Jale'nin ihaneti daha ağırdı otuz beşim.
Otuz beş yaşım, Buray bizi aldattı
Otuz beş yaşım, Jaleve Buray berabermiş.
Otuz beş yaşım üstte ki son iki satır birazdan kalemimden kağıda akacak kelimeler kadar canımı acıtmadı. Ruhumda onlar için yanacak yer kalmadı.
Otuz beş yaşım, ben. . .
Otuz beş yaşım, ben kızımı kaybettim.
Bir sene sonra ki mektubumu yazdığım gün karnımda olduğunu öğrendiğim kızım günler önce benden, hayattan koptu. Ben de koptum. Ruhumu yakan bu alevleri kimseye anlatamıyorum. Biliyorum etrafımda ki herkes yardım etmeye, destek olmaya çalışıyor ama bir kişi hariç beni kimse anlayamaz. Anlayabilecek kişi ise Zeynep' Psikolog olduğu için değil aynı acıya sahip olduğu için.
Bu mektubu yazmama vesile olan bile o otuz beşim.
On beş gündür ruh gibi gezen beni içimde ki yangınla canlanmam gerektiğini söyleyeli üç gün oldu. Aynı sözleri aktarıyorum sana da . Unutursan bu mektubu hatırla.
'İçinde ki yangın hiç dönmeyecek ama alışacaksın o yangına da acısına da. Kulağa dışarıdan birisi söyleyince hadi oradan diyor insan ama gerçekten öyle oluyor. Bak bana, hiç der misin bebeğini kaybetti diye? Gözlerinde ki yaşı silme, ağla. Ağla ki içinde ki yangına su serpilsin biraz. Ağla ki kalbinin sesi olsun onlar. Seher, bana dışarıdan birisi bebeğini kaybetmiş diyemiyorlarsa senin için de bu zamanlar gelecek. Önce karnında hissettiğin o yumuşak tepkileri yoklamayı bırakacaksın. Şuan da bakamadığın bebeklere ve kıyafetlerine yavaş yavaş gözlerin değmeye başlayacak. Seni bir ben anlarım biliyorsun ve o içimde hala o ateşin yangınları dururken senin de öyle olacak ama hayatına devam etmen için içinde sana el uzatan o güçlü kadının elini tutman gerekiyor. Tutmalısın ki çok sevdiğin işine dönesin, solan gülümsemen canlansın, sana bunları yaşatanlarla bağlarına son ver. Tut o kadının elini Seher. '
![](https://img.wattpad.com/cover/247512037-288-k375946.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDEN BANA
Teen FictionSeher'in hayatta olduğu otuz yılda en büyük derdi unutkanlığıyken yeni yaşında onu sırtına binecek dertler, ruhunu ızdırapla kaplayacak gerçeklerle yüzleşecek ve bazı kayıplar verecektir. Seher, otuz yıllık hayatında hep gülümsemiş, sevdiği insanlar...