HARUN'DAN
Elimdeki kahve fincanını zihnimin biraz daha aydınlanması umudu ile dudaklarımın arasına götürdüm. Son bir haftadır fazlası ile alkol tüketiyordum ve artık ayılmam gerekiyordu. Alin'in hayali aklımdan çıkmıyordu sanki daha önce hissetmediğim bir şey hissediyordum. Vicdan...
Fincanı önümdeki masaya bırakıp ellerimle yüzümü sıvazladım. O günün ardından bir hafta geçmişti , ben başaramamıştım. Ben yine yetişememiştim. Esat Bey'e olan sözümü tutamamıştım. Alin hayatta değildi, gülüp eğlenmesi gereken kızın son aylarını mahvettiğim yetmiyormuş gibi geleceğini de çalmıştım. Ben bir canavardım. Sıkıntı ile ofladım. Kendime gelemiyordum bir türlü.
Küçük ofis odamın açılan kapısı ile kafamı kaldırdım. Gözlerimin buluştuğu adama öfke ile baktım.
"Yapma, hala o kıza mı üzülüyorsun ?" dedi küçümser gibi. Eminim içinde bir hayal kırıklığı vardı çünkü hiçbir zaman onun evladı olmamıştım sadece yarattığı canavardan ibarettim. Samet Sönmez başarısız olmuştu çünkü yıllarca hayvan muamelesi yaptığı oğlu istediği canavar olmamıştı.
"Konuşmak istemiyorum seninle çık dışarı" dedim. Şu an sabrım yoktu ona. Biraz daha konuşursa onu öldürebilirdim . Şu bir haftadır çok fazla sorgulamıştım kendimi, babamı, abimi, prensimiz Cem'i hatta Alin'i bile. Tüm bu olayların kilit ismi babamdı. Hepimiz için bir kabustu o adam.
Tepkime hiddetlenmiş olacak ki az önce açtığı kapıyı sert bir şekilde çarptı. "Sahip olduğunu sandığın her şey benim! Sen kimsin ki beni kendi şirketimden kovuyorsun!" dedi. Çıldırıyordum, tek derdi bu muydu şu an?
"Seninle kavga etmeyeceğim ben gidiyorum" dedim.
"Hiçbir yere gidemezsin"
"Baba-" dediğim an korkunç bir şekilde bağırmaya başladı ben ona şaşkın bir şekilde bakarken o hiddetle masama yöneldi. "Sana bana baba demeyeceksin dedim kaç kere"
Eline geçen her şeyi yere fırlatmaya başladı. Benim hayatımın özeti buydu. Hala babamdan on beş yaşında bi çocuk muamelesi görüyordum bazen haddini aşıp beni dövmeye çalıştığı bile oluyordu. Lakin ben eski Harun değildim beni sevmesi uğruna her şeye boyun eğmeyecektim artık.
Avını avlamak isteyen bir yırtıcı gibi bakıyordum ona dişlerim kan istiyordu şu an.
"Elimden bir kaza çıkmadan odamdan çık çünkü bendeki kredin doldu"
"Sen kimsin ULAN! Seni ben yarattım, ben!"
Daha fazla dayanamayıp iki elim ile boğazına sarıldım, onu öldürecektim "İyi bok yedin oruspu çocuğu! Bir de gurur duyuyor. Sen bana ne yaşattığının farkında mısın!? Yıllarca sana katlandım belki beni seversin diye, belki Zehra'yı rahat bırakırsın diye. Ama sen ne yaptın şerefsiz? Annemi sakat bıraktın, Zehra yaşamıyor. Alin öldü. "
Kendimi tutacak gücüm yoktu, aklımdan tek geçen şey onun ölmesiydi. O ölürse zihnimdeki seslerde susacaktı, benim için yeniden güneş doğacaktı.
Boğazındaki ellerime karşın zevkle ile sırıttı sadist herif "zehra piçin tekiydi" dedi. O an beynime kan sıçradı. Onu şimdi gerçekten öldürecektim. Sağ elimi yakasına indirip sol elim ile sert bir yumruk attım.
Kırarcasına sıktığım dişlerimin arasından tıslarcasına konuştum "Kardeşim hakkında doğru konuşacaksın"
Yumruğumun etkisi ile yere düşen babam gülmeye devam etti. Kontrolümü kaybetmemden keyif aldığı belliydi. Kendine çokta güveniyordu, ne olursa olsun ona zarar vermeyeceğimi düşünüyordu. Ben kimsesiz biriydim beni o kadar çok ondan başka kimsem olmadığına inandırmıştı her dediğini yapmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piyon
Teen FictionHarun Sönmez, belki hikayedeki asıl canavar belki de asıl kurban o. Alin Dinan belki asıl kurban o belkide o da bu gaddar insanların arasındaki melek yüzlü şeytan. "Eğer seninle evlenirsem, yemin ederimki o gece kendimi öldürürüm" Büyük konuşmuştum...