24#Sonsuza Kadar ve Herkese Karşı

30 5 0
                                    

Multimedya: Lauv, BTS 'Who'

ÖSYM'den de YKS'den de nefret ediyorum.
İyi okumalar.♡

~
İnsanoğlu doğardı, büyürdü ve ölürdü. Bu kadar kısaydı işte uğruna her şeyi yaptığımız o hayat. Herkes kendi hikâyesini yaşar ve bir gün her şeye rağmen son sayfasına gelirdi. Minicik bir varlığın doğmasıyla açılan hikâyenin kapağı bazen yaşlı bir insanken, bazen gençliğinin baharında, bazen de henüz doğduğu gibi minicikken ansızın kapanıverirdi. İki kapak arasında en çok yer kaplayanlar ise hayaller olurdu. Sınırsız zekânın sınırsız ürünleri olan hayaller...
Oyuncakların hayalleri, arkadaş hayali, aşık olma hayali, güzel bir okul ve güzel bir iş hayali. Hepsi o hikâyede yer kaplardı. Bazen okuduklarımız bazen de gördüklerimiz öncü olurdu hayallerimize. En büyük hayaller yavaş yavaş oluşuverirdi ve bütün kalbimle inandığım bir şey varsa o da her insanın en büyük hayalini gerçekleştirmeden hikâyesinin bitmeyeceği.

Benim ise en büyük hayalim ne zaman başladı hatırlamıyorum. Sadece her zaman geçmişi ve geleceği görmek ve bilmek isterdim. Bu yüzden tarih dersleri en sevdiğim derslerdi ve ben sadece geçmişe değil geleceğe de aşıktım. Belki de bundan dolayı hiçbir zaman an'ı yaşayamadım ve hep önü veya arkayı düşündüm. Geçmişle ilgili deliler gibi araştırmalar yaparken bir yandan da ilerleyen teknoloji ve zaman ötesiliğini öğreniyordum. Her zaman biliyordum insanoğlu her şeyi yapabilecek bir zekâya sahipti ve zamanda yolculuk makinesi bir gün icat edilecekti fakat ben bunları göremeyecek kadar o zamanlara uzaktım. Bundan olsa gerek sürekli yüz elli yıl veya daha fazla yaşamak istediğimi söylerdim. Ailem ise o kadar yaşamanın kötü bir şey olduğunu söylerdi ama 'olsun' derdim. 'Yatağa bağlı bile yaşasam geleceği görmek istiyorum'. Ailem ise gülerdi, oysa ne kadar da ciddiydim...

Ta ki bir gün 19 yaşımın başlarında rüyamda bir işaret görene kadar. İlk başta önemsemediğim bu durum bir hafta sürdüğünde ise bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım. En büyük hayalimin gerçekleşeceğinden habersizdim ve şimdi normal hayatımı özlüyordum. GARD'ın yükü bana çok ağır geliyordu. Burada masum insanlar yoktu, burada kana bulanmış yaratıklar vardı. Burası masumiyetini kaybetmiş, kalbi taşa dönüşmüş yaratıkların yuvasıydı. Herkesin canı yanmıştı ama defalarca kez başkalarının canını yakmaktan da çekinmemişlerdi. Kalbimi ellerine bıraktığım adam bile masum değildi. Ona kötülük ve kötülüğe aitlik hissi ailesinden geçmişti. Babası benim nöbetçim olmuştu. Bunu Adar sayesinde biliyordum. Amaç hiçbir zaman küçük bir çocuğu korumak olmamıştı. Tek amaçları Efendilerini geri getirecek kişiye -bana- bir şey olmasını engellemekti. Aşık olduğum adam bile bunun için yanımdaydı. Beni seviyor olabilirdi ama diğerleri gibi onun da asıl amacı değildim. Hem zaten kaldı ki hiçbir zaman birilerinin önceliği olamamıştım. İnsanlar hep sadece güzelliğimden etkilendi. Kimse kalbimi, ruhumu önemsemedi. Aslında sorun GARD'da değildi çünkü dünya da buradan pek farklı değildi.

Tüm düşüncelerime inat edercesine başıma giren sızı ile gülümsedim. Artık ölsem bile gülümsermişim gibi geliyordu. Hem şu an Minhuanlar için hissettiğim acının yanında bu sızı bir hiç gibi geliyordu. Derin bir nefes aldım ve o harika sesi duymayı bekledim. Harmony daha fazla beklememi istemezmiş gibi önce hafifçe kıkırdadı ve sonra konuştu.

"Beni özledin mi güzel kız?" Sesinde hafif bir alay seziyor olsam da bir an için ciddi olduğunu düşündüm.

"Senden daha çok özlediklerim olmuştu." Dedim ciddi bir şekilde. Harmony ise bir kez daha kıkırdadı ve hemen ardından ciddi bir şekilde devam etti. "Deme bak öyle, kimsenin benden daha çok sevilmesini istemem." dedi.

GÜNEŞİN KAHİNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin