16#Alacakaranlıktan Şafağa

43 21 13
                                    

Multimedya: Zayn&Sia 'Dusk Till Dawn'

~
Yeni yeni fark ediyorum aslında ne kadar yalnız olduğumu. İç sesimden başka konuşacak kimsem yok, günlerdir acı çektiğimde sarılıp ağlayacak kimsem yok ve en kötüsü de duygularımın alındığını başkası söyleyene kadar fark etmedim. Ailemi, arkadaşımı onca süre görmememe rağmen iyi olduklarını düşünerek hiç özlemediğimi daha yeni anımsamam ne kadar da acı. Sevdiğim adam ile birbirimizden her geçen gün daha da uzaklaşırken bunu hiç sorun etmedim çünkü zaten öyle olur sanıyordum. Ben sevmeyi bilmediğimi bile yeni anlıyorum.

Su her seferinde birilerine aşık olurken bende çok istedim aşık olmayı. Çünkü aşık olunca mutlu olurdu, gözlerinin içi parlardı. O zamanlar ona çok özenirdim ve sürekli bir aşk arayışı içerisindeydim. Bir süre sonra ise kimsenin yeterli gelmediğini düşünmeye başladım. Daha sonraları anladım, aşk bizim kararımız değildi.

Ve vazgeçtim birilerini aramaktan. Zamanı gelince birbirimizi bulacağımıza olan inancım her geçen gün güçlendi. Sadece bekledim...

Karşılığını da aldım. Hayal bile edemeyeceğim bir şekilde Adar çıktı karşıma. O gün o odadan çıktığımda ve onu ilk kez gördüğümde sadece ne kadar mükemmel göründüğünü düşünmüştüm. Hâlbuki o sadece mükemmel olmakla kalmamış ve her daim yanımda olmuştu. Her ikimizde yasak olduğunu ve ucunda ölüm olduğunu bile bile kalplerimizi serbest bırakmıştık.

Beynimdeki binlerce düşünce eşliğinde Adar'ın odasının önüne geldiğimde derin bir nefes aldım. Aslında kendimi pek heyecanlı hissetmiyordum hatta hiçbir şey hissetmiyordum. Üzerime giydiğim uzun beyaz elbisemin üzerinde belime kadar dökülen güneş sarısı saçlarım bir peri kızı gibi görünmeme neden oluyordu. Bu da her daim olan özgüvenimi yerine getiriyordu.

Gözlerimi kapatıp bir kez daha derin bir nefes aldım, omuzlarımı dikleştirip bir adım daha attım ve kapı ile aramdaki mesafeyi kapattım. Elimi kaldırıp kapıyı çalacaktım ki kalbimin atma hızının bir anda iki katına çıkmasıyla elim havada kaldı. Bu da neydi böyle? Neden kalbim göğüs kafesime sığmakta zorluk çekiyordu? Onun için mi atıyordu böyle? Yüzümde içten bir gülümseme oluşurken bir kez daha duygularıma minettar kaldım. İlk kez böyle heyecanlanıyordum. Bir kez daha gülerken dudağımı ısırdım ve tüm gücümü toplayıp kapıyı tıklattım.

Kapı saniyesinde açılırken sanki Adar bu anı bekliyor gibiydi. Gözleri önce gözlerimi buldu sonra ise hala dişlerimin arasında olan dudağımı ve sırasıyla saçımda ve beyaz elbisemde gezdi gözleri. Yüzünde hiçbir mimik oynamazken bakışlarından anlaşılıyordu benden etkilendiği.

"Niye geldin?" Dedi hala sabit dururken. Her zaman tıraşlı gibi duran pürüzsüz yüzü ve uzun kirpiklerinin sardığı laciverte kaçan gece mavisi gözleri ile büyüleyici görünüyordu. Simsiyah saçları ise bakanın nefesini kesecek cinstendi. Şu an gözlerimin içinin parladığında emindim.

"İçeri davet etmeyecek misin?" Dedim. Hiçbir şey söylemeden kenara ayrıldı. Bu kadar tepkisiz olması beni bir tık hayal kırıklığına uğratsa da heyecanımın azalmasına izin vermeden içeri geçtim. Neredeyse benimki ile aynı büyüklüğe sahip olan odası göz kamaştırıyordu. Saçlarım gibi güneş sarısı olan odası en az benimki kadar güzeldi. Büyük odada birkaç adım attım ve olduğum yerde gülümseyerek arkamda kalan Adar'a döndüm. Hala ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi.

İki elimle ayaklarıma kadar gelen uçuş uçuş beyaz elbisemin eteğini tuttum ve etrafımda dönmeye başladım. Saçlarımda bana uyum sağlayıp ahenkle salınırken Adar'ın tek yaptığı şaşkınlık içinde beni izlemekti. Ben ise sadece kahkaha atıyordum ancak başım dönmeye başlayınca durdum ama yine de ufak bir sarsılmaya engel olamadım. Bir kez daha gülerken elimle öne gelen saçlarımı arkaya attım.

GÜNEŞİN KAHİNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin