GÜNEŞİN KAHİNİ

25#Pars

Multimedya: sufle 'içinde aşk var'

~

"Sadece şimdi ve sadece Harmony'e karşı değil." Dedi. "Sonsuza kadar ve herkese karşı seninle olacağım."

Sevdiğim adam tam gözlerimin içine bakarak bunları söylüyordu bana. Kalbimi titretiyor ve ona olan bütün direncimi yıkıp geçiyordu. Yüzümde ise hâlâ sarı eldivenli eli vardı. Işıl ışıl parlayan gece mavisi gözlerine rengi mordan pembeye dönüşen dudakları eşlik ediyordu. Boyu benden fazlasıyla uzun olduğu için ona bakmak için kafamı kaldırmıştım. Yine de aramızda hâlâ var olan bir adımlık mesafe sinirlerimi bozuyordu. Şu lanet eldivenden hiç bahsetmiyorum bile!

"Onlar neden elinde?" Dedim. Son söyledikleri hakkında hemen yapacak bir yorumum yoktu ancak aklımı ele geçiren sözlerinden sonra sesim oldukça kısık çıkmıştı.

"Büyü." dedi, son derece rahattı. Ardından devam etti, "Artık birbirimize dokunurken acı çekmeyeceğiz, o güzel kalbini hiçbir şey acıtamaz artık."

Söylediğiyle nefes alışlarım hızlanırken gerçekliğinden şüphe ediyordum. Her ne kadar buraya ve son birkaç ayda yaşadıklarıma çok hâkim olmasam da bunun o kadar kolay olmadığını biliyordum.

"Yalan söylüyorsun..." dedim. Gözlerim çoktan dolmuştu ve lanet olsun ki sesimin titremesine de engel olamamıştım. Bu hâlimi gören Adar acı dolu bir gülümseme bahşetti bana.

"Güzelim," dedi, bunu ondan ilk kez duyuyordum. Derin bir nefes alırken ben de gülümsedim. "Ben sana asla yalan söylemem!" Sesi kulağa o kadar yumuşak geliyordu ki bulutların üzerinde olduğumdan bir saniye bile şüphe etmiyordum. Benden bir şeyler söylememi bekledi ama sadece sustum. Tek istediğim oydu. Bunu hissetmiş gibi bir eli yüzümdeyken diğer elini ince belimde hissettim. Büyük elleri belimi hiç zorlanmadan kavramıştı, öne doğru bir adım attı ve ikimiz de odanın içine girince ayağıyla arkasında kalan kapıyı kapattı. Benim ellerim ise iki yanımda duruyordu çünkü hâlâ ona çıplak elle dokunmaya cesaret edemiyordum. Bunu hissetmiş gibi belimdeki elini kullanarak beni tek hamlede kendine çekti. Aramızda hiç mesafe kalmayınca heyecandan çırpınan kalbimden dolayı hızlı hızlı nefes alıyordum. Her nefes alışımda göğsüm onun göğsüne sürtünüyordu ve ben onun her saniye kararan gözlerine şahit oluyordum. Benim de ondan hiçbir farkım yoktu çünkü deli gibi onu arzuluyordum.

Kendime hâkim olamazken söylediklerinin doğruluğunu test etmek için titreyen ellerim yavaşça yüzüne tırmandı ancak birkaç saniye havada asılı kaldı. Gözlerinin içine baktığımda bana güven vermek ister gibi gözlerini hafifçe kapatıp açtı. Ona güvenmeyi seçtim ve ellerim hafifçe yanağına sürtündü. Sanki cenneti yaşıyordum ve o da benden farklı değildi, derin nefesler alıyor ve gözlerini benden ayırmıyordu. Canının yanmadığını görünce dünyalar benim olurken iyice cesaretlenen elim yüzünü tamamen arasına aldı. Sol elim boynuna inerken gözlerimi ondan ayırmadan diğer elimi yavaşça dudaklarına yaklaştırdım ve baş parmağımla dudağında gezmeye başladım. Dudakları hareket edip parmak ucuma bir öpücük kondururken çok daha fazlasını istiyor gibiydi. Ben ise bu minicik temas karşısında bile dizlerimin titremesine engel olamıyordum. Bunu hissediyormuş gibi belimdeki eli biraz daha sıkılaşırken boynunda duran elim istemsizce kasıldı.

Parmağım hâlâ dudağında duruyordu ve bundan son derece mutlu gibi gülümsedi önce. Sonra derinleşen sesini duydum. "Güzelim." dedi ikinci kez ve devam etti, "Başka bir evrendeyiz," gözleri koyulaştı, derin bir nefes aldı.
"Ve sen en güzel halinlesin." dedi.

Sanki bana buradan biri olmadığımı hissettirmeye ihtiyacı var gibi boğuk çıkmıştı sesi. Gülümsedim, onu etkiliyordum ve en az onu etkilediğim kadar etkileniyordum. Boynunda duran elim yavaş hareketlerle ensesine kayarken dudağını okşayan parmaklarımı birazcık kenara çektim ve ayak uçlarıma kalkıp dudaklarımızı birleştirdim. İlk kez ona yaklaşırken hemen bitmeyecek olmasının mutluluğunu yaşıyordum. Belimde duran eli sıkılaşırken parmakları etime gömülüyordu. Uzun elbiseme ve elinde duran eldivene rağmen arada hiçbir şey yokmuşcasına hissediyordum onu.