eighteen

1K 141 243
                                    

"neden gülüyorsun?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"neden gülüyorsun?"

çocuk kocaman sırıttı. "sana gülmüyorum."

"kesinlikle sana gülüyor." sunghoon omzuna yediği darbeyle "ow," diye bir ses kaçırdı ağzında. çok geçmeden mesajı alıp ağzını kapattı. beomgyu gergin bakışlarla bir taehyun'a bir de jake'e bakarken aynı zamanda huening kai ile uğraşıyordu. "huening," diye dişlerinin arasından çocuğa fısıldarken taehyun tekrar konuştu. "hala gıcık bir şekilde gülümsüyorsun." huening kai oralı bile olmadı. jake kendini tutamadı. "bunu bu kadar umursaman komik bence." taehyun o an bir robotun hareketlerini aratmayacak mekaniklik ve donuklukla başını çaprazında oturan çocuğa çevirdi. beomgyu, jake ve onun arasında gelişen bakışmayı izlerken ürperdiğini hissetti. taehyun eğer ona öyle baksaydı hala hayatta olur muydu, emin olamıyordu.

beomgyu hemen taehyun'un kulağına eğildi. "sakin ol. onlar benim arkadaşlarım."

taehyun bakışlarını ona çevirmeden konuştu. "işte tam da bu yüzden onları alttan almak zorunda değilim."

taehyun kesinlikle bu sabah ters tarafından kalkmıştı.

okuldaydılar ve teneffüs zili çalmıştı. beomgyu, taehyun'u kantine girmek üzereyken görmüş sevimli bir emrivakiyle masalarına çekiştirmişti arkadaşlarıyla tanıştırmak için. fakat bunun şu ana kadar verdiği en kötü karar olduğunu şimdi görebiliyordu. bir saniye. mor saçlarını unutmuştu. bu saçlarını mora boyattıktan sonra verdiği en kötü karardı. çünkü manzara iç açıcı değildi.

jake, taehyun masaya oturduğundan beri onu dik bakışlarla süzüyor, açığını yakaladığı her anda laf çarpıtmaktan geri kalmıyordu. sunghoon ise garip yüz ifadeleriyle taehyun'un üstünden bakışlarını bir saniye bile çekmeden yeni bir türü keşfedecersine ilgiyle onu izliyordu ve taehyun bu arkadaştan oldukça rahatsız olduğunu belirtmek istiyordu. huening kai...huening kai ise o masaya oturduğundan beri yüzündeki joker sırıtmasıyla ikisine bakıyordu.

bu insanlarla arkadaş olarak hata ettim, diye içinden geçirdi beomgyu. kang taehyun'a weirdo derler bir de.

huening kai aniden konuştuğunda ses tonuna hakim olamadı. bayağı bir bağırmıştı. öyle ki yan masalarında birkaç kişi onun gereksiz yükselişini merak edip onlara dönmüştü. "boynun!" ne kadar yüksek bir sesle başladıysa o kadar kısık bir sesle bitirdi kelimesini. ardından gözlerini kocaman açarak beomgyu'ya döndü. "siz seviştiniz mi?" beomgyu'nun tükürüğü boğazında kaldı. aniden öksürmeye başladığında yüzü kıpkırmızı olmuştu bile. ateş basan yanaklarıyla kendine gelmeye çalıştı.

"sessiz olsana, salak!" diye fısıldayan beomgyu taehyun orada olduğu için üç kat daha fazla utanmış hissetti.

jake inanamaz bir şekilde ikisine bakarken yüzünü buruşturmuştu. "korundunuz mu? korunmadık demeyin. tanrım... beomgyu sen kafayı mı yedin?" diye sorarken beomgyu utançtan yeri kazıp bulduğu ilk toprak parçasına kafasını gömmek istiyordu. kolları değecek kadar yakınında oturan taehyun'a dönecek gücü ise hala kendinde bulamamıştı.

death of me • taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin