Selamın aleyküm kuzularım.Yepyeni bir bölümle geldimm. İnşaAllah beğenirsiniz. Bu bölüm sanırım biraz kısa oldu :) Yazım yanlışlarım varsa affola. Beğenip beğenmediğinizi yorumlara yazarsanız sevinirim.Sizin yorumlarınız benim için çok değerli. Şimdi geçelim okumaya ne dersin❤️
Son cümlelerini söyleyip çıktı genç adam evden.Erva hiç tanımadığı birinin evinde neden hapis olunduğunu düşünüyordu.Atakan'da kıza doğru düzgün anlatmıyordu.Onu neden haps ettiğini söylemiyordu bile.En önemlisi de o adamla tek başına bu evde kalamazdı, günahtı.Rabbinin ayeti geldi aklına : "Zinaya yaklaşmayın! Çünkü o hayasızlıktır,çok kötü bir yoldur."(İsra suresi 32.ayet)
Rabbi "zina yapmayın"ı bırak "yaklaşmayın! " diyordu.Rabbine karşı gelip ebedi hayatını yakamazdı.Bu yüzden bir şekilde bu evden çıkmalıydı. Düşündü, taşındı ve sonunda bir yol buldu. 'İnşaAllah işe yarar da çıkarım şu evden diye düşündü.' Atakan'ın söylediği cümle geldi aklına .Acil bir şey olursa korumalardan birinin telefonunu alıp arayabileceğini söylemişti.Erva ise başörtüsünü giydi.Üstünde zaten feracesi vardı.Direk dış kapıya yöneldi, kapıyı açtı,korumalar vardı.Korumalardan birinin telefonunu istedi.Atakan evden çıkmadan korumlara sadece onu aramalarını tembih etmişti.Korumalardan biri :
"Erva hanım,sadece Atakan beyi arama izniniz var , başka birini arayamazsınız."dedi.Erva ise mecbur telefonu almak zorundaydı.
"peki tamam.Ama Atakan beyle özel bir şey konuşmam lazım bunun için beni iki dakika yalnız bırakır mısınız?"
Korumalar başını sallayıp gittiler.Erva ise fırsattan istifade hemen nişanlısı Mustafa'yı aradı,telefon açıldı:
"Alo?Efendim?"
"Alo Mustafa ,benim Erva."
"Erva! Neredesin sen ? Sana kaç gündür ulaşamıyoruz . Annenle baban perişan oldular . "
"Sakin ol iyiyim ben . Ama bulunduğum bu yerden çıkmam lazım . Bana bir şey sorma gelince her şeyi anlatacağım."
"Ya ne demek iyisin ! Noluyor Erva?Seni düşünmekten , bu kıza bir şey olmuş mudur diye düşünmekten içim içimi yedi. Neredesin yerini söyle gelip alayım seni hemen "
"Endişeni anlayabiliyorum . Fakat sakin olman gerekiyor . Şuradan kurtulayım ben sana herşeyi anlatacağım . Bulunduğum yerin konumu sana bu telefondan atıyorum . Ama şöyle bir sorunumuz var her yerde korumalar var . Ben gözükmeden kaçmaya çalışacağım. Sen evin yakınlarında bekleme ne olur ne olmaz."
"Tamam peki Erva sen nasıl diyorsan öyle olsun . " Genç kız konumu Mustafa'ya attıktan sonra mesajları ve kayıtları sildi telefonu korumaya teslim edip içeri girdi.Mustafa'yı aramıştı aramasına ama evden nasıl çıkacaktı . En iyisi akşamı beklemekti. Mustafa zaten onu beklerdi . Atakan gelir uyur o gelince de korumalar gidiyordu zaten diye düşündü.
Erva saate baktığında ikindi vaktinin geldiğini gördü . İkindi namazını kılmalıydı.Çünkü Rabbinin emriydi.
"Namazı dosdoğru kılın,zekatı verin ve rükû edenlerle beraber sizde rükû edin." (Bakara 43.ayet)
"Sabır ve namazla Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz bunlar,Allah'a huşu ile boyun eğenlerden başkasına ağır gelir."(Bakara 45.ayet)
Kalkıp güzelce abdest aldı ve alemlerin Rabbinin huzurunda namaza durdu.
🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃Genç adam ofise geldiğinde aklı hala Erva'daydı.Onu evde bırakmıştı. 'Acaba ne yapıyor şimdi ' diye düşündü. İşlerini bitirir bitirmez eve geçecekti. Evde ne kadar korumalar da olsa içi hiç rahat değildi. Hatta evraklarını imzalayıp ofisten direk çıktı. Çünkü mevsuzu olduğu adamlar hiç tekin değildi. Arabasına binip direk eve vardı.Korumalar bekliyordu kapıda .Anahtarını cebinden çıkarıp içeri girdi . "Erva" diye seslendi. Ortalarda kimse yoktu. Yine "Erva!"dedi. Ne bir ses ne de bir belirti vardı. Evin her yerine bakmaya başladı. O sırada da "Erva, Erva!"diye bağırıp duruyordu.Yukarı odalara çıktı.Kendi odasına baktı.Orda yoktu.Karşı odaya baktı ,ordada yoktu.Misafir odasına gitti kapısı kapalıydı. Kapıyı açıp baktığında Erva'nın namaz kıldığını gördü ,çok şaşırdı. Erva selam verip namazını bitirdi ve Atakan'ın geldiğini gördü ,ayağa kalktı :
"Ne işiniz var burda?"
"Burası benim evim Erva unuttun mu? Girmek için senden izin isteyecek halim yok ."
"Namaz kılıyordum ve kapıyı çalmadan içeri girmeniz çok yanlış bir şey.Ayrıca ben sizinle kalamam artık "
"Neden? "Diye sordu Atakan .Erva neden olduğunu güzel bir dille anlatmaya başladı.
"çünkü... Çünkü bir erkek ve bir kadının nikah olmadan birbirinin evinde kalması,birbirlerine dokunması ,sarılması günah.Rabbimin ayeti var 'zinaya yaklaşmayın.' diye . Beni bırakın . Ben Rabbimden korkarım." Atakan,Erva'yı dikkatle dinledi ve :
"Erva, bak ne olursa olsun seni yanımda bulundurmam ve korumam lazım . "
"Benim kimseden korkum yok . Ben Rabbimden korkarım sadece. Beni koruyacak tek kişi yüce Rabbim'dir. Ben ona sığınırım. Size ihtiyacım yok." Atakan sinirlenmeye başladı.
"Erva beni sinir etme . Hiç bir yere gitmiyorsun! Lafımı ikiletme. Şimdi ben aşağıya bir şeyler hazırlamaya iniyorum. Seni de bir daha bu konuyu açtığını duymiycam." Dedi ve kapıyı kapatıp çıktı odadan.Genç kızın ise gözleri doldu. Ellerini açtı ve Rabbine dua etmeye başladı:
"Ey beni yoktan var eden yüce Rabbim . Benim şu içinde bulunduğum durumu görüp işitiyorsun. Benim şu halimi biliyorsun. Çünkü sen Alemlerin Rabbi ve her şeyi bilendir. Beni bu bulunduğum durumdan kurtar Allah'ım . Senin emrine karşı gelmek istemiyorum. Beni buradan kurtar Allah'ım." dedi ve 'amin' diyerek gözyaşlarını sildi. Aşağıdan Atakan çağırıyordu. "Erva buraya gel yemek yiyelim."
"Ben yemeyeceğim " dedi ve ezberinde olan Kur'an-ı Kerim'i okumaya başladı. Atakan ise aşağıda yemek yiyordu.4 saat sonra
Akşam olmuştu.Erva odada uyuya kalmış , Atakan ise aşağıda televizyon izliyordu. Onu da uyku bastırmıştı. Yukarıya odasına çıktı . Tam odasına girecekken Erva geldi aklına ve onun odasına girdi , kapısını açtı ve Erva'yı uyurken gördü. Bugün Erva'nın söyledikleri geldi aklına.Atakan'ın da Allah inancı vardı fakat ne emrettiklerini yerine getiriyordu ne de yasaklarından kaçınıyordu.Düşündü, taşındı ve Erva'yı zora sokmamak için bir fikir buldu. Sabah söylerim diye düşündü ve o sırada telefonu çaldı , Erva 'nın kapısını kapadı ve kendi odasına geçip telefonunu açtı,arayan Eren'di:
"Reis, kötü bir haberim var ." Telaşlanmıştı Atakan .
"Noldu Eren?"
"Reis Cemal'in oğlu ..."
"?..."
"Cemal'in oğlu Mustafa'ymış."
"Mustafa?" bu isim bir yerden tanıdık geliyordu. Eren girdi tekrar söze.
"Erva ile de nişanlıymış." Bu cümleyi duyduktan sonra anladı nereden tanıdık geldiğini . Bir yandan şaşırmış bir yandan da anlamlandırmadığı bir şekilde sinirlenmişti. Telefonu bir şey demeden kapadı. Gece boyu bu konuyu düşündü bir de Erva'yı zora sokmamak için bulduğu fikri. Bunu Erva'ya söyleyecekti söylemesine ama Erva kabul eder miydi orası muamma idi.
Gece saat 2 sularını gösteriyordu.Erva yavaştan gözlerini araladı ve duvardaki saate baktı. Aklına gelen planı uygulayacaktı.Ayağa kalktı ve kapıyı sessizce açtı . Atakan uyumuş mu diye baktı,kapısı aralıktı Atakan'ın.Uyumuş olduğunu gördü. Sessizce aşağıya indi ve dış kapıya yöneldi,kapıyı açtı ve evden çıktı .Arkasına baktı ve geri önüne bakıp ilerledi.Burasının neresi olduğunu bilmiyordu . Azıcık daha ilerledi Mustafa'yı da göremiyordu hiç bir yerde . Gece vakti ne yapacaktı şimdi ? Korkuyordu. Yürürken arkasında bir el hissetti,yutkundu, boğazı düğümlenmişti.Dizlerinin bağı çözüldü genç kızın. " Rabbim bana yardım et." Dedi içinden .Yavaşça arkasına döndü ve karşısında Atakan'ı görünce şok oldu:
"Ödümü kopardınız,ne işiniz var ?" Atakan genç kızın bu endişeli ve korkmuş halini görünce :
"Su içmeye indim ve tekrar yukarı çıktığımda odanın kapısı açıktı odanda olmadığını gördüm, hemen peşinden geldim ve seni buldum. Nereye gideceğini sanıyorsun sen ?"
"Ben bu konuyu sizinle konuştum.Kalamam o evde."
"Erva yarın sabah bir şey diyecektim sana ama şimdi söyleyeceğim ."Atakan durdu ,Erva ise meraklı bir şekilde Atakan'ı dinliyordu.Atakan o sırada söze girdi:
"Bak Erva sana bunu defalarca söyledim . Seni korumam lazım . Bunun içinde sürekli benim yanımda olman lazım gerekiyor . Seninde kalmamak için sebeplerin var . Bu sebeplerine de uygun olması için ... " Sustu genç adam. Derin bir nefes aldı ve :
"Evlen benimle Erva! Karım ol ."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kum Tanesi
Lãng mạnAllah der ki kimi benden çok seversen onu senden alırım. Ve ekler onsuz yaşayamam deme seni onsuz da yaşatırım. Ve mevsimler geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, sabrın taşar, canından çok saydığın yar bile bir gün el olur. Aklın şaşar, dostu...