Atakan'la bağırış çağırış konuşmasının ardından neredeyse 4 gün geçmişti genç kızın.Bu süreçte kimseyle konuşmamış , anne ve babasıyla konuştuğunda ise kısa tutmuştu.Bu hallerinin sebebi ne olabilirdi? Nişanlısı Mustafa ile de kısa ve öz konuşuyordu.Herkesten soyutlamıştı kendini genç kız.Bir tek Rabbine anlatıyordu derdini.Gece herkes uyuduktan sonra gözlerinden yaşlar kalbine damlarken ağzından çıkan her kelime de derdini döküyordu Rabbine.Biliyordu, Rabbi anlardı onu , dinlerdi.Zaten genç kızı bir tek ve sonsuza dek sevecek olan Rabbi değil miydi?
Rabbinin her zaman onu anladığını ,sevdiğini,bildiğini,affettiğini biliyordu.Bu da kızın üzüntülü zamanlarında tek tesellisi , mutlu zamanlarında ise tek şükür sebebi oluyordu.
Erva yine bu gece Rabbine anlatmıştı her şeyini.Derdini,tasasını,mutluluk sebeplerini,üzüntü duyduğu sebeplerini , kızdıgı zamanki öfkesini anlatıyordu.Satır satırda anlatıyordu.Bazen yazarak bazen de dudaklarından kelimeler süzülerek anlatıyordu.Ama anlatıyordu işte bir şekilde.
En son günlüğüne de "Bu kalem sadece seni(c.c.) yazarken tükenmez." yazmıştı.Ayağa kalktı, iç geçirdive günlüğünü yerine koydu.Yatağına girdi.Saat gece 3'ü gösteriyordu.Yazdıklarını okurken gözlerine ağırlık bastırdı ve karanlığa teslim etti kendini.
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹Evin 2.katındaki odasına çıkmış , odasının balkonundan dışarısını ,gökyüzünü izliyordu.Bir yandan da aşağıda salondaki koltukta yatan Erva gelmişti aklına.Hava çok soğuktu.Hiçbir şey yoktu genç adamın üstünde.Ne bir mont ,ne bir battaniye, ne bir örtü... Hissetmiyordu havanın soğukluğunu.Vücudu neredeyse 40°'ydi.Normal bir insanın mont bile giyse üşüyeceği soğuklukta bir havaydı.Ellerini cebine sokmuş öylece bakıyordu.Düşünüyordu,hissediyordu.
Kendine neler olduğunu , olacağını düşünüyor ve hissediyordu.Bir yandan da havanın soğuğunu iyice içine çekiyor ve ardından tekrar nefes veriyordu.(FLASHBACK)
O gün Erva'yla konuşmasının ardından Eren'i aramıştı ve depoya doğru sürmüştü arabasını.Arabasından inip depoya girdi.Kimse yoktu.Ne korumalar ne de Eren vardı.Eren'i aradı.
"Alo Eren.Nerdesiniz kardeşim?"
"Alo Atakan , kardeşim, Buğra'nın adamları geldi depoya.Ateş açtılar.Tabi bizde karşılık verdik.Daha sonra durdular.İçlerinden biri hızla yanıma geldi ve mektup verdi.Mektup adres yazıyordu ve mektubu veren adam "Bu adrese gideceksiniz.Yoksa önce Erva sonra sizi tek tek geberteceğiz."dedi.Biz şuan o adrese gidiyoruz."
"Nee? Benim haberim yok bundan Eren ? Ve Erva ne alaka? Erva'ya ne yapacaklarmış? Erva'yı korumamız lazım.Bekleyin ben geliyorum."
"Reis sen Erva'yı al.Şimdi sen de gelirsen Erva'yı kim koruyacak? Biz zaten yaklaştık adrese."
"Tamam o zaman .Ama bir aksilik çıkarsa hemen beni arayacaksın!"
"Tamam reis .Hadi eyvallah." dedi ve telefonu kapattı.Atakan hızlı adımlarla arabasına yürüdü ve Erva'nın evine sürdü.Erva'nın kapısının önüne geldiğinde arabadan inip kapıya yaklaştı.Kapıyı çalmayı düşündü ama bu fikir hiçte iyi bir fikir değildi.Çünkü Erva'ya söylese gelmeyebilirdi.Ama Erva'yı koruması gerekiyordu.Yoksa mevzusu olduğu adamlar Erva'yı öldüreceklerdi.Bu yüzden Erva'yı bayıltarak kaçırmalıydı.Neden böyle yaptığını daha sonra Erva' ya anlatacaktı.Saat akşam 7 sularını gösteriyordu.Biraz daha akşam olmasını bekledi.
4 saat sonra...
Saat 23:00 gösterdiğinde gizlice dış kapıdan içeri girdi Atakan.'Erva'nın odası hangisi acaba'diye düşündü ve rastgele bir odaya girdi.O odada ise Erva'nın annesi ve babası yatıyordu."Hass***" dedi içinden ve yavaşça kapılarını örttü.Evin üst katına çıktı ve tam karşısındaki oda 'Erva'nın odasıdır.' diye düşündü ve içeri girdi yavaşça .Evet Erva'nın odasıydı burası.Tahmin ettiği gibi uyuyordu Erva .Yavaş ve usul usul adımlarla Erva'nın yanı başına vardı.Baş ucuna eğildi.Saçlarına baktı,saçlarını hiç görmemişti.Çok güzel saçları vardı.Daha sonra küçük burnuna ve vişne rengi ,dolgulu dudaklarına baktı.Ardından gözleri uzun ve doygun kirpiklerine kaydı.Sonra kaşlarına .Bir süre Erva'yı süzdü öylece.Erva'ya öylece bakakaldığını anlayınca kendine geldi ve kendini topladı.Cebinde bulunan etil alkollü peçeteyi çıkardı ve Erva'yı kucağına aldığında uyanmasın diye koklattı.Peçeteyi cebine koydu.Erva'nın şalını aldı ve onu da cebine koydu.Çünkü biliyordu, Erva başını örtüyordu.Kalktığında şalını kafasında görmezse kızabilirdi.Erva'yı kucağına almadan önce ceketini çıkarıp onunla üstünü örttü ve usulca Erva'yı kucağına alıp hızlıca merdivenlerden indi.İnerken düşmemeye dikkat etti.Yavaşça dış kapıyı açtı ve dışarı çıktı , ardından usulca kapıyı kapattı.Hızla arabasına yürüdü ve kapısını açtı .Erva'yı arka koltuğa yatırdı.Kendisi de şoför koltuğuna oturup kendi evinin yolunu tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kum Tanesi
RomanceAllah der ki kimi benden çok seversen onu senden alırım. Ve ekler onsuz yaşayamam deme seni onsuz da yaşatırım. Ve mevsimler geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, sabrın taşar, canından çok saydığın yar bile bir gün el olur. Aklın şaşar, dostu...