7. Komplo

276 32 26
                                    

Sıradan bir Pazartesi sabahında arabamla iş yerime gidiyordum. Hava pusluydu, arabayı sürerken önümü zar zor görüyordum. Binaya ulaştığımda eşyalarımı alarak giriş kapısına ilerledim.

Odama vardığımda Bay Kendrick beni kapıda karşılamıştı. "Günaydın Bayan Grove."

"Günaydın efendim." diyerek onu selamladım ve gülümsedim.

"Çalışman masanda. Bugün Stevens davasını daha yakından incelemeni istiyorum. Şu anlık ana davamız bu."

"Tamam, derhâl ilgileniyorum." deyip çantamı masama bıraktım ve dosyayı incelemeye başladım.

Stevens davasını inceleyip notlar aldığım birkaç saat çabuk geçmişti. Önemli bilgileri listeleyip davayla ilgili düşüncelerimi not düştüm. Öğle vakti gelince rahatlamıştım, sonunda bir şeyler yiyerek dinlenebilecektim.

Dinlenme odasına geçtiğimde bir fincan kahveyle yabanmersinli muffin aldım. Bay Kendrick de buradaydı, simitinin üstüne krem peynir sürüyordu.

"Öğle yemeğinde odama gelip bana katılmak ister misin?" diye sordu beni şaşırtacak bir şekilde.

Bay Kendrick ile bir süredir birlikte çalışıyorduk. O gerçekten de saygılı ve iyi biriydi, ama onu fazla tanımıyordum. Bu davetiyle beni hazırlıksız yakalamıştı.

"Tabi." dedim cevaben.

Yiyeceklerimizle odasına geçtik. Tabağımı koyu ahşap masasına bıraktım. Oturarak yiyebilmem için kendime bir sandalye çektim, Bay Kendrick de çalışma masasına oturmuştu.

"İyi misin?" diye sordu.

"Evet, iyiyim. Müsaadenizle beni neden birlikte yemek yememiz için çağırdığınızı sorabilir miyim?" Düşündüğümden de kaba duyulduğumu geç fark ettim ve kesinlikle niyetim bu değildi. Sadece merak ediyordum. Genellikle iş yerinde öğle yemeklerimi odamda ve tek başıma yiyordum.

"Hep sessizsin ve yemeklerde yalnızsın. Birinin yemekte eşlik etmesi hoşuna gider diye düşündüm." dedi simitinden ısırırken.

"Şey... teşekkürler efendim." dedim ve bu bir süreliğine konuşmamızın sonu oldu. Birlikte sessizlik içinde yemeklerimizi yedik.

Sonra bu sessizliği bozan ben oldum. "Size bir şey sormak istiyorum."

"Nedir?"

"MK-Ultra komplo teorisini hiç duydunuz mu? Hükümet tarafından yürütülen zihin kontrolü?"

Bundan sesli bir şekilde bahsedeceğimi düşünmezdim, kendi kendimi şaşırtmıştım.

Kaşları şaşkınlıkla yukarı kalkmıştı. Ağzını mendiliyle sildi. "Bu, hayatımda duyduğum en çılgınca şey olabilir. Hayır, böyle bir şeyden haberim yok."

"Oh..." diye mırıldandım, "Bu sadece... bir gerçek, bir komplo teorisi değil. Ben bunun tamamen gerçek olduğuna inanıyorum." dedim açık açığa.

"Sizi küçük görmek istemem hanımefendi, ama bu bana bayağı saçma geliyor. Neden hükümet böyle bir şeyle uğraşsın ki? Böyle bir saçmalığı nereden duydunuz?" Ses tonu söylediklerimin bir gram bile ilgisini çekmediğini belli edercesine duyuluyordu. "Zihin kontrolü mü? O da ne demek oluyor?"

Ağzımdakini yutup Bay Kendrick'e baktım. "Hükümet tarafından yönlendirilen gizli bir grup ajan, kendi korkunç gerekçeleri doğrultusunda genç kadınlar ve çocuklar üzerinde deneyler yapıyor. Bunların hepsi gerçek, efendim. Geçen günkü gazetede, ellerinden kaçmayı başarmış bir kurbanla ilgili bir yazı okudum. Orada yazanlara inanıyorum. Bu aptalca veya sahte değil."

Kendi kendine sessizce gülen Bay Kendrick, simitini yemeye devam etti. "Bütün bunlar nereden çıkıyor Angel?" diye sordu.

"Bunun hakkında araştırmalar yapıyorum, bir şeyler okuyorum. İçinde yaşadığımız dünyada neler olup bittiği hakkında daha çok farkındalığa sahip olmalıyız bence." dedim.

"Bence, başını daha önemli yerlere çevirmeli ve odak noktanı onlar yapmalısın. Mesela işin ve kendi hayatın gibi." dedi peçeteyi buruşturup boşalmış olan tabağına bırakırken.

Kendimi istemsizce kaşlarımı çatarken buldum. Benimle konuşma tarzı karşısında kendimi aşağılanmış hissetmiştim. Sanki söylediklerimin hiçbiri bir an bile umurunda olmamıştı, duyduklarını öylece saçmalık veya aptallık olarak etiketlendirmişti.

Bu iş yerinde işler genel olarak böyle yürüyordu; bütün önemli bilgileri sağlayan bendim ama benim dışımdaki herkes farklı düşünüyor ve beni buranın çatlağı olarak gösteriyorlardı.

"Öğle yemeğinde bana eşlik etme inceliğini gösterdiğiniz için teşekkür ederim." deyip ayağa kalktım, çöplerimi aldım ve en usta sahte gülümsememi dudaklarıma yapıştırdıktan sonra odama geri döndüm.

RUBY'NİN GÜNLÜĞÜ 3: GÜNLÜĞÜN ARAŞTIRILMASI ➵ TÜRKÇE ÇEVİRİ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin