11. Şeytan Çocuk

211 20 19
                                    

Şu ana kadar bulunduğumuz odalarda gördüklerimiz bile aslında benim için yeterliydi. Bu binada daha ne tür iğrençlikler olduğunu görmek de bilmek de istemiyordum. Tiffany'nin gördüklerimize karşı nasıl bu kadar soğukkanlı yaklaştığını da anlayamıyordum, bir de zamanında burada mahsur kalan oydu.

"Kapıyı aç." dedi.

Solda kalan kapı koluna uzanarak yavaşça aşağı çektim. Güçlükle yutkundum, umuyordum ki açılan yeni odada da hiç kimseyle karşılaşmazdık.

Karşımıza neyin çıkacağı konusunda zerre hazır değildim. Tiffany tam arkamdaydı, kamerayla peşimden geliyordu. Kapı yavaşça açıldı. Bizi karşılayan oda zifiri karanlıktı. Daha fazla ilerleyemeden tereddüt ederek duraksadım.

"Buralarda bir yerde lamba düğmesi olmalı." diye fısıldadı Tiffany, elini kapının yanındaki duvara bastırıp sürükleyerek düğmeyi aradı ve bulunca ışıklar yandı.

Odanın sağ tarafında bir sıra şeklinde dizilmiş hastane yataklarından 3 tane vardı. Odanın ortasında küçük bir lamba asılıydı ve ortadaki yatağın ayakucunda küçük bir televizyon bulunuyordu. Odanın diğer yanında, üzerinde çeşitli kâğıtlarla uzun bir şırınga olan metal masalar yer alıyordu.

"Burada daha ne kadar kalabilirim bilmiyorum... kusacağım." diyerek ruh hâlimi açıklamaya çalıştım. Ama Tiffany beni resmen dinlemiyordu. Bu yüzden devam ettim, "Yani... deneylerin ve bu odaların video kanıtları elimizde. Bence daha ileri gitmemeliyiz. Odada elektrik var, demek ki burası hâlâ aktif olarak kullanılıyor. Ya birilerine yakalanırsak?"

Tiffany'nin beni dinlemesini ve anlamasını umuyordum, böylece bu cehennemden sonsuza dek uzaklaşabilirdik.

Ama o, söylediklerimin hiçbirine cevap vermemeyi seçti.

Bunun yerine konuyu bambaşka bir yöne çekti. "Bana ne yaptıklarını bilmek istiyor musun?" diye sordu, kamerayı kapattı ve en uzak sağ köşedeki yatağın üstüne bıraktı.

"Ne yaptılar?"

"Beni beyinsiz bir et yığınına dönüştürmek için beynimle oynamadılar... bunun yerine bana bir şey enjekte ettiler. Beni sonsuza dek değiştirecek bir şey."

Tiffany gözlerime baktığında ona karşı duyduğum hislerin de değişmeye başladığını hissedebiliyordum.

"Sana... sana ne enjekte ettiler?" diye sordum.

"Teknolojinin ne kadar geliştiğine akıl sır ermiyor gerçekten. İnsanlar yeni şeyler oluşturmak için canlarını dişlerine takıyorlar. Ve bu buluşlardan bazıları... eh, söylemem gerekir ki, benim de gözümü fena boyamadı değil."

Tiffany konuşurken öylece gözlerime bakıyordu ve ben artık ne yaptığımız konusunda en ufak bir fikre dahi sahip değildim.

"Şöyle ki; birkaç sene önce, bir bağlantı yolu keşfettiler... öteki dünyayla kurulacak bir bağlantı. Meleklerle çiçeklerin olduğu dünyadan bahsetmiyorum. Daha karanlık bir yer. Oraya bir şekilde erişebildiler ve oradan bazı şeyleri bu dünyaya... getirmeye başladılar. Ve bu epey kayda değer bir başarı."

Tiffany'nin söylediklerine kelimesi kelimesine kulak asamıyordum, çünkü geçen her saniyeyle biraz daha endişeli ve korkmuş bir ruh hâline bürünüyordum. Sadece umuyordum ki kimse bizi basmazdı, veya Tiffany artık fısıltıyla değil de normal ses tonuyla konuştuğu için onu duyan olmazdı. Kafam inanılmaz karışmıştı ve buradan koşarak kaçmak istiyordum. Şimdi.

"Sen neden bahsediyorsun?" diye sordum.

"Bu çok akıllı insanlar, diğer dünyalardan ruhları dünyamıza getirmenin bir yolunu buldular. Ve bu ruhlar, öyle sıradan ruhlar da değil. Onlar şeytani ruhlar. Bu kinci ruhlar diğer dünyadan buraya ışınlanabiliyorlar ve bu işi yapan insanlar, bu ruhları bizim gibi insan bedenlerine davet etmenin de bir yolunu buldular. O siyah görünümlü jöle... nasıl yaptılar bilmiyorum ama bu şeytani ruhları bir şekilde içimize sokmayı başardılar. Bu şeytani ruhlar içlerimizde, bizimle birlikte yaşıyor. Bizi değiştiriyorlar. İnsanlıktan uzaklaştırıyorlar. Ruby'nin annesini hatırladın mı?"

Her duyduğum cümleyle dizlerim biraz daha titriyordu. Bu ne tür çılgın bir rüyaydı böyle? Acaba hâlâ evimde miydim? Yatağımda uyuyordum belki ve Tiffany ile buluşup düzenleyeceğimiz operasyonu düşünüyordum.

Hiçbir şey anlam ifade etmiyordu. Tiffany ile ilgili korkunç duygulara kapılmıştım. Her şey o kadar kafa karıştırıcı bir vaziyet almıştı ki Tiffany'ye duyduğum güvenden şüphe etmeye başladım. O, bana söylediği gibi biri değildi. Ve buradan gitmeliydim. Derhâl.

Sessizce kalakaldım. Ne düşüneceğimi ya da söyleyeceğimi bilemiyordum.

"Ben artık Tiffany değilim, seni küçük Angel." dedi ve gülümsedi, gözleri siyah rengini almaya başlamıştı. Göz bebeklerinde kırmızı çizgiler oluşuyordu. Tepemizde asılı olan lamba cızırdadı.

Kalp atışlarımı hissedemiyordum artık. Yürümeye kalksam bacaklarımı kımıldatabilir miydim emin değildim. Alnımda ter damlacıkları birikmeye başlamıştı. Hareket edebileceğimi fark etmemle geriye doğru adımlar atmaya başladım.

"Benimle buraya geldiğin için çok teşekkür ederim." dedi Tiffany gülümseyerek. Tiffany veya her kimse, her neyse artık. Ayırdına varamıyordum.

Tek kelime etmeden geldiğimiz kapıya doğru koşmaya başladım. Sertçe kapıya çarparak durdum ve kapı kolunu çevirdim, ama kapı açılmıyordu. Diğer taraftan kilitlenmiş olmalıydı.

Ter ve panik içinde Tiffany'ye döndüm.

"Hayır, kaçamazsın. Burası senin yeni evin!" Tiffany'nin attığı soğukkanlı kahkaha kanımı dondurmuştu.

Birden, odanın diğer tarafındaki kapı açıldı. Beyaz laboratuvar önlüklü, siyah pantolonlu ve mavi maskeli bir adam girdi içeriye. "Teşekkür ederim, sevgili Tiffany." dedi kalın bir sesle.

Sırtım tamamen duvara yaslanmıştı. Buradan bir şekilde ışınlanıp karakola gidebilsem, öyle çok isterdim ki bunu... Veya eve. Burası dışında herhangi bir yere.

"Demek dünyaya bizi ihbar etmeyi planlayan küçük kız sensin? Bütün bunlara bir son vermek istiyorsun, öyle mi?" Adamın dudaklarından yüksek sesli bir kıkırtı fırladı. "Hiç kimse sana inanmayacak. Aynı şekilde hiç kimse seni kurtaramayacak. Güzel denemeydi, küçük kız. Neyse ki arkadaşın seni buraya getirdi de biz burada senin ağzını kapatacağız."

Bana doğru adımlar atmaya başladı. Yavaşça arka cebime uzandım. Güçlükle yutkunarak bir yandan da Tanrıya dualar ediyordum.

RUBY'NİN GÜNLÜĞÜ 3: GÜNLÜĞÜN ARAŞTIRILMASI ➵ TÜRKÇE ÇEVİRİ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin