-8-

4.9K 348 38
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

.

.

.

.

Ahves'in çirkin imayı yapması ve benim ona kafa atmamın üzerinden üç gün geçmişti. Üç gün içinde sadece bir kere Hilal Hanımla konuşmuştum, Ahves adına özür dilemiş herkesin ona tepkili olduğunu söylemişti. Pek umrumda olduğu söylenemezdi. Üç gün önce salya sümük ağlamış ertesi sabah gülümseyerek uyanmıştım. Üzülmekten çok sinirlenmiş ve kırılmıştım aslında, bana alışmaya başladıklarını düşünmüştüm ama artık bir önemi yoktu. Eski düzenime dönmek benim için zor olmamıştı. Aile edinme maceram umduğumdan da kısa sürmüştü ve ben küçük evime, düzenli işime, en önemlisi saatlerce kafamı kaldırmadığım kitaplarıma geri dönmüştüm. 

Elimdeki mandalina kabuklarını orta sehpamın üstüne koyarken gözlerimi elimdeki kitaptan ayırmadım, bir kaç saat önce işten gelip sıcacık bir duş almış ve direk ders çalışmaya başlamıştım. Bir hafta önceye göre hava oldukça soğumuştu ve sıcak esen rüzgarda dahi hasta olabilen ben için bu pekte güzel bir durum değildi. Aslına kışı daha çok severdim, bir nebze hasta olmayı da. Çoğu kişinin aksine ıhlamurdan nefret etmezdim mesela, kalın atkılardan veya yünlü çoraplardan. Yaşadığım her anın tadını çıkarmaya çalışmıştım her zaman. Ders çalışmayı da severdim, çalıştığım dersin hakkını verip sınava girmeyi de. Fakat birkaç gündür bu pek mümkün değildi. Derin bir nefes alıp elimdeki kitabı yanıma bıraktım, normalde ders çalışmayı çok severdim ama iki gündür hiç odaklanamamıştım. Nedenini biliyordum tabi ve beni daha da sinirlendiren buydu zaten, hiç umursamamam gereken birinin dediği sözleri bu kadar kafama takmam. Seslice oflayıp bilgisayarımı almak için odama yöneldim, en mantıklısı kafamı dağıtacak bir şeyler izlemekti. Evimde televizyon yoktu, eksikliğini hissettiğim de söylenemezdi zaten. Çok sıkı bir izleyici değildim, izlemekten çok okumayı severdim. Düşüncelerimi dağıtmak için kafamı sağa sola sallayıp açtığım filme odaklanmaya çalıştım.

-

Sabah çalan telefonumla uyandım, kimsesi olmayan ben için bu aralar telefonumun sesini çok duyar olmuştum. Hızla dağılan uykumla sızlanarak telefonu elime aldım, Hilal Hanım arıyordu. 

'Kızım, Rahdan'ı hastaneye kaldırdık. N'olur gel.' Titreyen sesiyle konuşunca telefon elimden düştü, bir şey mi olmuştu? Dona kaldığımı fark ederek hızla yataktan çıktım, ellerim titriyordu. Olabilecek en hızlı şekilde üstüme bir şeyler giyip, elime ilk geçen çantaya anahtarlarımı ve cüzdanımı attım. Merdivenlerden inerken diğer yandan dolan gözlerimin izin verdiği kadar taksi numarası bulmaya çalışıyordum. 

Nihayet taksiye bindiğimde tekrar Hilal Hanımı arayıp hangi hastanede olduklarını öğrendim. Adresi yutkunarak şoföre söylediğimde içimden dua etmeye başladım 'Allah'ım nolur bir şey olmasın, tamamlanmadan yarım kalmayayım.'

ruhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin