.
.
.
.
.
Başımdaki ağrıyla gözlerimi açtığımda beklediğim şey kesinlikle üzerime eğilmiş dikkatle yüzüme bakan bir oda dolusu insan değildi. Herkes buradaydı. Gözlerimi açtığımı gören Hilal Hanım konuştu hemen,
-İyi misin kızım, bir yerin ağrıyor mu? Benimki de soru! diğerlerine dönüp azarlarcasına konuştu, doktor çağırsanıza, ne bakıyorsunuz!
Suratımdaki ifade nasıldı bilmiyorum ama şok olmuştum, neydi bu endişe? Ayrıca neden herkes buradaydı? Hafifçe yüzümü buruşturdum, yanımda olmalarını istediğim an kesinlikle bu an değildi. Ağzımı açtığım anda gelen doktor ile kapatmak zorunda kalmıştım,
-Öncelikle geçmiş olsun Ruhan Hanım. Endişelenmenize gerek yok, sadece soğuk algınlığı. Fakat kan değerleriniz olması gerekenden oldukça düşük, üstelik sağlık geçmişinizde ciddi bir hastalık da yer alıyor. Şu an için bir sorun yok dediğim gibi ama uzun vadede bir sorun yaşamanızı istemeyiz, yazacağım takviyeleri kullanır ve düzenli kontrollerinizi yaptırırsanız bir sıkıntı yaşamazsınız. Tekrar geçmiş olsun, serumu çıkarması için hemşire hanımı yönlendiririm.
Hızlı hızlı konuşup soru sormama dahi izin vermeyen doktorun arkasından şokla baktım, bugün herkes bir tuhaftı. Gözlerimi boş boş odada gezdirirken hemşire odaya girmiş, büyük bir hızla serumu çıkarıp geri çıkmıştı. Ne olduğunu anlamadığımdan alık alık etrafa bakarken boğaz temizleme sesiyle tekrar Hilal Hanıma döndüm,
-Kızım sen öyle birden yığılıp kalınca hemen hastaneye geldik, yatağa yaklaşıp elimi tuttu, neden kendine bakmıyorsun? Çok endişelendik.
Samimi olup olmadığını anlamadığım için bir kaç saniye yüzünde gezdirdim gözlerimi, sonra umursamamaya karar verdim,
-İyiyim, zahmet oldu size de kusura bakmayın. Çıkalım lütfen. Elimi çekerek, düz bir ses tonuyla söylediklerimden sonra bir şey diyecek gibi olmuş ama susmuştu. Yavaşça eğilip ayakkabılarımı giydim, artık konuşssak iyi olurdu.
-
İsteğim üzerine-ki epey şaşırmışlardı- geldiğimiz Korhan malikanesinde rahatsızca oturuyordum. İçim acıyarak etrafa baktım, öz ailemin eviydi ama o kadar yabancıydı ki! Gözlerim daha da üzülmemi ister gibi özenle yerleştirilmiş çerçevelere takıldı, mutlu oldukları her hallerinden belli olan bir sürü fotoğraf vardı. Kocaman gülümserken, oysa benim ne öz ne de üvey ailemle hiç resmim yoktu. Gözlerimin dolacağını hissettiğimde derin bir iç çekişle ellerime çevirdim bakışlarımı. Hastanede verilen serum iyi gelmişti, en azından konuşacak takatim vardı. Hafifçe öksürerek dikkatleri üzerime çektim,
-Neden buraya gelmek istediğimi merak ediyorsunuzdur belki, son görüşmemiz burada olsun istedim. Dediklerime kaşlarını çatan aile üyelerine baktım, Hilal Hanım, Hikmet Bey ve çocukları. Ahves bile buradaydı! Söyleyeceklerimi toparlamak adına bir kaç saniye duraksadığımda Hilal Hanım konuştu,
-Ne demek son görüşmemiz kızım? sesi mi titremişti? yumuşamamaya özen göstererek devam ettim,
-Bugün karıştırıldığımızı öğrendiğimizden beri ilk defa konuşmak istiyorum. Ne oldu buna birden diye sorabilirsiniz, biraz bahsetmiştim zaten, gidiyorum. İsviçre'de güzel bir okuldan kabul aldım ve kendim için doğru olanın bu kararı kabul etmek olduğunu düşünerek onayladım. Gözlerimi yüzlerinde gezdirerek devam ettim, ne zaman dönerim, döner miyim onu da bilmiyorum. Bugüne kadar söylediğiniz hiç bir şeye tam olarak cevap vermedim. Hiç haketmediğim şeyler duydum, tek isteğim bir ailem olmasıydı.
Sesim titreyerek söylediğim şeyden sonra herkesin yüzünde mahzun bir ifade oluşmuştu sanki.
-Bir kaç hafta öncesine kadar hayattaki tek isteğimi sorsanız, süphesiz aile derdim. Bir aileye sahip olmak. Üvey kızınızla ne yaşadınız bilmiyorum, ki beni de ilgilendirmez zaten ama hastanede öz kızınız olmadığını öğrendiğinizde bile davranışlarınız o kadar içtendi ki..Benim üvey ailem ile ilişkim hiçbir zaman o şekilde olmadı. Karıştırıldığımızı öğrendiğimde o kadar sevindim ki!
Ellerimde olan bakışlarımı onlara çevirdim hafifçe, Hilal Hanım ve Hikmet Beyin gözleri dolmuştu,
-Hemen anlaşmamız mümkün değildi ama belki beni severler diye düşündüm, hafifçe omuzumu silktim, belki benim de bir annem olur artık. Hilal Hanımın kısık sesle kızım dediğini duydum,
-Abi fikri hiç korkutmadı mesela beni, anlaşırsak birlikte gezeriz diye düşündüm hep. Yalnız gezmekten sıkılmıştım çünkü. Küçük değilim ama babam belki saçlarımı tarardı..Annemle alışveriş yapardık. Çok erken hayal kurdum yine işte, benim hatam.
Gözlerine baktım tek tek, ağlamamak için kendimi o kadar zor tutuyordum ki
-Kimse beni sevmek zorunda değil tabi ki, kimseyi suçlamıyorum da. Çok güzel bir ailesiniz, ama ben o aileye dahil değilim. Bu saatten sonra olamam da.
Konuşmak istedikleri yüzlerinden belliydi, ama biraz daha durursan ağlayacaktım
-İki gün sonra uçağım var, her şey hazır. Bugün size veda etmek istedim kendimce, üzdüysem özür dilerim. Bir kaç gün dahi olsa ailem var gibi hissettirdiğiniz için teşekkür ederim. Ben gitsem iyi olacak artık.
Evime gitmek için ayaklandığımda annem konuştu,
-Ruhan, gitme kızım. Çok hatalarımız oldu, özür dileriz, lütfen. ağlıyordu, gözümden bir damla yaş düşünce serttçe sildim,
-Özür dilerim Hilal Hanım, size anne diyemediğim için. Hayatımın bu noktasında bencil olmak zorunda olduğum için. Gözyaşlarımın devamının geleceğini anladığımda hızla evden çıktım, bitmişti işte.
Bundan sonrası kendi kendime aile olmaya devam etme zamanıydı. Ağzımdan bir hıçkırık kaçınca serttçe elimle ağzımı kapattım, ağlamanın bir anlamı yoktu. Olması gereken olmuştu..
.
.
.
.
.
Uzuun bir aradan sonra tekrardan merhaba! Nasılsınız? Umarım herşey yolundadır. Kısa bir bölüm olduğunu biliyorum ama bir nevi geçiş bölümü gibi düşünebilirsiniz, bu bölüme gelen yorumlar diğer bölümleri şekillendirecek. Yorumlarınız çok kıymetli.. Ve bir itiraf Ruhan'ı yazarken ilk defa gözlerim doldu, yalnızlığını hissettim resmen. Ailemiz ve aile bildiklerimizle mutluu hayatlarımız olsun. Seviliyorsunuz 🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ruhan
General FictionTek dileği ailesinin olması olan Ruhan, dileğinin kabul olacağını nereden bilebilirdi?