~Bölüm On Dört: Phoenix~

60 20 0
                                    



Eissa karşısında bayılmış bir şekilde yatmaya devam eden Phoenix'e baktı ve yavaşça elini bıraktı. Esse'lerle nasıl ilgilenilmesi gerektiğini bilmiyordu. Bu yüzden uyanana kadar beklemeye karar verdi. Bu süre zarfı içinde ise kendisini sakinleştirmeye çabaladı.

Neyse ki çok uzun süre geçmeden Phoenix gözlerini aralamıştı. Diğerinin olduğu yerde doğrulduğunu fark eden Eissa hemen bir kez daha onun başına gitti. Sesinin endişeli çıkmasını engelleyememişti "İyi misin?"

Phoenix bir yandan başını tutarken bir yandan da ona endişeyle gözlerini dikmiş olan Eissa'ya baktı. Normal durmak için kendisini zorluyordu. "İyiyim."

Olan onca şeyden sonra Eissa'nın ona inanmadığı belliydi. Phoenix yalan söylüyor olduğunu için istemsizce biraz sinirlendi. "Neden o şekilde bayıldın o zaman?"

Phoenix, Eissa'nın yardımıyla sırtını binanın serin duvarına yasladı ve soluklandı. Nasıl bir cevap vermesi gerektiğinden emin değildi. Eissa ona daha da yaklaşıp soru sormaya devam etti. "Bana enerji mi verdin yoksa?"

Eissa, Roi'in evinde durduk yere bir anda kendini olduğundan daha iyi hissetmeye başlamıştı. Bu yüzden Phoenix'in, Roi'un dediği gibi ondan enerji çalmanın aksini iyi olması için farklı bir şeyler yapmış olduğunu düşünmeden edememişti. Üstelik güçlerini onu kurutmak için kullanması Phoenix'i daha da yıpratmış olmalıydı.

Phoenix, gözlerini ondan ayırmadı, kısa bir süre sonra olumlu bir şekilde başını salladı. Saklamanın bir anlamı yoktu. Eissa'nın gözleri bu cevabı almasıyla kocaman açılmıştı. "Bir daha böyle bir şey yapma! Sana bir şey olacak diye ödüm koptu burada!"

Phoenix, Eissa'nın ciddiyetine hafifçe gülmeden edemedi. "Biz Esse'lerin doğası bu. Değer verdiğimiz kişiler için her şeyi yaparız."

Eissa, Phoenix'i güldüğü için daha fazla azarlamaya hazırdı ancak 'değer verdiğimiz' kelimelerini duymasıyla kelimeleri dilinden dökülmeyi reddetmişti. Kalbinin hızla attığını hissederken gözlerini Phoenix'in kan kırmızısı irislerinden çekti. Phoenix ekledi. "Endişelenme, biraz dinlenince iyi olacağım."

Phoenix'in sözleri Eissa'nın endişesini dindirmeye yetmiyordu. Phoenix çok kısa zamandır etrafında olsa bile onu o şekilde baygın gördüğünde bir daha uyanmama ihtimali düşünmek yüreğini ağzına getirmişti. Bir kez daha birini kaybetmeyi kaldırıp kaldıramayacağını bilmiyordu. Yine de sessiz kaldı, eğer her kötü olduğunda Phoenix o duruma düşecekse o zaman Eissa da iyi olmak için elinden geleni yapmalıydı.

Kısa bir sessizlik aralarına girmişti. Çok geçmeden Eissa bir kez daha Phoenix'e doğru döndü ve kısaca onu süzdü. Kesinlikle daha iyi gözüküyordu. Ona baktığını hissedince Phoenix de ona dönmüştü. Sesi nazikti. "Sormak istediğin bir şey mi var?"

Eissa, Phoenix'in konuşmasını beklemediği için diğerinin aniden soru sormasıyla neredeyse yerinde zıplamıştı. Hemen bakışlarını yere çevirdi.

Sormak istediği şeyler tabii ki de vardı. Adina'nın Esse'lerin varlığını onaylamasının ardından Roi'un da Visus olduğunu öğrenmişti ve bu, Esse'lerin hayal ürünü olmadığını kanıtlamak için fazlasıyla yeterliydi. Bu gerçeği kabulleneli birkaç hafta olmuştu ancak bir kez daha yüzüne vurulmasıyla düşünmeden edemiyordu.

Esse'ler normalde nasıl yaşıyorlardı? Nasıl güçlere sahiplerdi? Neden insanlara bağlanıyorlardı ve insanlar genellikle neden onları göremiyordu? Birine bağlanmak ne demekti? Visus'ların onlardan nefret etme sebebi neydi?

Phoenix [BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin