Eissa, kızın sözlerinden yalnızca ikisinin de hayatının tehlike de olduğunu çıkartabilmişti. Adina'nın elinde nereden geldiği bilinmeyen bir kılıcın belirmeliyse birden daha da çok panikleyerek ve kendine hakim olamayarak, tam olarak neler olduğunu hâlâ anlayamamış olsa bile, Phoenix'e doğru saldırmak üzere hamle yapan kızın önüne atlamıştı. Birden bağırdı, her an onu itemeye hazırmış gibi gözüküyordu. "Dur!"
Paniği ve endişesi sesinden belli oluyordu. Adina kılıcının önüne bir insanın atlamasıyla onu sallamadı ancak Eissa'nın yaptığı bu hamleyle daha da sinirlenmişe benziyordu. Eissa Phoenix'i işaret ederek büyük bir ciddiyetle devam etti. "Neden bunu yapıyorsun? O sadece benim gördüğüm bir hayal ürünü, kimseye zarar veremez!"
Eissa'nın sözlerini duymasıyla Adina'nın surat ifadesi bir anda düzleşti ve gözleri kocaman açıldı. Karşısındaki çocuğun Esseler hakkında hiçbir fikri olmadığını ve dediklerinde gayet ciddi olduğunu idrak edebilince ise kocaman bir kahkaha patlattı. Parktan o anda geçen insanlar muhtemelen neler olduğunu görmek için onların olduğu tarafa doğru bakarlardı.
Eissa, Adina'nın neden güldüğünü anlamazken daha da gerilmeden edememişti. Şaşkın ve kafası karışmış bakışlarla Phoenix'e döndüğünde adamın suratına da ciddi bir ifade hakim olduğunu gördü. Her zamankinden daha dik ve güçlü gözüküyor ve sanki isterse herkesi yalnızca bakışlarını kullanarak kölesi haline getirebilirmiş gibi bir edayla duruyordu fakat Eissa'nın ona baktığını gördüğünde surat ifadesi az da olsa yumuşamıştı. Eissa onun gerçekten de havalı göründüğünü düşünmeden edemezken kulaklarına gelen yere düşme sesiyle ikisi de aynı anda Adina'ya dönmüşlerdi.
Adina, çimenlerin üzerine uzanmış bir yandan gülmekten ağrıyan karnını tutarken bir yandan da sakinleşmeye çalışıyordu. Kısa bir sürenin ardından Eissa, yeniden onunla konuşmak ve konuşmamak arasında kalmış olmasına rağmen emin olmayan ve kısık bir ses tonuyla sordu. "İyi... iyi misin?"
Adina kahkahalarının arasından onu cevaplamaya çalıştı. "Hahahhaha, nasıl iyi olabilirim? Hahahahahhaha." Aynı anda da yanaklarına akan gözyaşlarını siliyordu. "Ona, hahahah, hayal ürünüm, hahahha dedin!"
Eissa'nın kafasına nefes almakta zorlanan kızı izlerken dank etmişti.
Yoksa... Esseler gerçekten de... Gerçek miydi?
Yoksa deliren kendisi değil miydi? Tamamen normaldi ve bir anda görmeye başladığı bu dünya hep aslında orada var olan bir şey miydi?
Beyninin yeniden çalışmaya başlamasıyla Adina'yı boş vererek cevap arayan gözlerle Phoenix'e döndü. Phoenix açıkladı. "Hayal ürünün değilim."
Eissa'nın gözleri daha da büyürken Adina sonunda ayağa kalkmayı başarabilmişti. Bir ağaca tutunarak kendine gelmeye çalıştı ve sordu. "Esseleri daha yeni mi görmeye başladın?"
Eissa kıza dönüp kafasını olumlu anlamda salladı. Kız devam etti. "En azından onlarla beraber değilsin." Bu arada kahkahasını bastırmayı başarabilmişti. Tutunduğu ağaçtan uzaklaşarak onlara doğru bir adım attı ve birden ciddileşti. Kaşları yeniden çatılmıştı. "Esseler insanları enerjilerini çalarlar. Bu yüzden etrafında onun gibi tehlikeli bir Essenin olmaması gerek. Hiç enerjin kalmadığında öleceksin. Zorluk çıkarmadan izin ver, ondan senin için kurtulayım."
Bir anda ortamın gerginleşmesiyle Eissa ne yapacağını tamamen bilemez bir hâle gelmişti. Her şey onun için çok yeniydi ve bir anda onu canıyla tehdit eden insanlarla uğraşmaya başlamak istemiyordu, buna ve her ne kadar Esseler hakkında bir şey bilmemesine rağmen Phoenix'i kabullenmeye başladığından beri kendini fark edebilir bir biçimde daha iyi hissediyordu. Bunun üzerinden yalnızca birkaç gün geçmiş olmasına rağmen onunla daha fazla vakit geçirme isteğinin ortaya çıkmış olması reddedemeyeceği bir gerçekti. Kızı aynı ciddiyetle reddetti. "Çaldığı benim enerjim o yüzden istediğimi yaparım! Git buradan."
Adina bu sözleri duymasıyla durakladı. En başından beri Eissa'yı tehdit etmiş olsa da bir Esse'den kurtulmak için bir insanı öldürebilmek gibi bir hakka sahip değildi. Blöf yaparak Eissa'yı ondan uzaklaştırmayı düşünmüştü. Onun korumakta ısrarcı olduğu Esse, uzun zamandır karşı karşıya geldiği zamanlarda kurtulmak için çabalıyor olmasına rağmen başaramadığı biriydi ve tek başınayken yenemediği birini Eissa onu korurken hiç yenemeyeceğini biliyordu. Onun gibi, Phoenix'ten kurtulmaya çalışan bir sürü Visus daha vardı. Ayrıca Eissa'nın yirmi yaşının ortasında bir anda Esse'leri görebilmeye başlaması da garipti. Hiçbir şeyin düşündüğü kadar kolay olmadığını fark edince dikkatlice davranmaya karar verdi.
Eissa kızın söylediği sözlerin ardından duraklayacağını düşünmemişti, yine de gardını indirmedi. Kısa bir sürenin ardından Adina'nın elindeki kılıç sanki orada hiç yokmuş gibi kaybolurken kız uzaklaşmak için arkasını dönmüştü. "Pekala. Bu konuyu diğer Visus'larla konuşacağım. Benden güçlü olanlar peşinden geldiğinde umarım bu kararından dolayı pişmanlık olmazsın."
"Visus mu?" diye sordu Eissa ancak Adina daha fazla onu umursamıyormuş gibi gözüküyordu. Arkasına bakmadan onlardan uzaklaştı. Sorusuna cevap alamamış olsa bile en azından Adina onları rahat bırakmış olduğu için tutmakta olduğu nefesini vermişti. Her ne kadar cesur davranmaya çalışmış olsa bile korkmuş olduğundan dolayı hafifçe titriyordu. Bir adım daha atarak aralarındaki mesafeyi kapatmış ve yanına gelmiş olan Phoenix'i fark etmesiyle ona döndü. Kafası çorba gibi olmuştu.
Phoenix onun duygularını ve ne düşündüğünü iyi bir şekilde anlayabiliyordu. Onu daha da rahatlatmak ve ona güven vermek için hafifçe gülümsedi. "Visus, Esseleri avlayan insanlara deniyor."
Bu açıklamayla kızın dedikleri daha da anlam kazanırken Eissa hâlâ tüm bunların gerçek olduğunu hâlâ sindirememiş olduğundan dolayı kendini garip hissetmekten alıkoyamıyordu. Yoksa... Adina da mı onun hayal ürünüydü? Daha önce kız hakkında Roi'le konuşmamış olsaydı buna inanırdı fakat artık her şeyi kendi kafasında kurmuş olduğuna dair hiçbir geçerli sebebi kalmıştı. En azından bu gerçeği kabullenmeye çalışırken sordu. "Gerçekten... Enerji mi çalıyorsun?"
Phoenix'in suratındaki gülümseme hafifçe solmuştu. Yalan söylemedi. "Bazen."
"Ama bu her zaman olduğu anlamına gelmiyor." dedi Eissa. Nedense, enerji çalmanın tam olarak ne demek olduğunu bilmese bile Phoenix'in sonucunun insanların ölümüne sebep olacağı bir şey yapacağına dair ihtimal dahi vermiyordu. İstemeden de olsa biraz sinirlenmişti. "Neden seni öldürmek istedi ki?"
"Visuslar anlamıyorlar." dedi Phoenix. Tam olarak neyi anlamadıklarını söylememiş olsa bile Eissa içinden onu haklı buldu. Phoenix ekledi. "Endişelenmene gerek yok. Bana bir şey yapamazlar."
Eissa bunu duymasıyla sormak istediği diğer soruları yutarak hemen ondan birkaç adım uzaklaşmış ve kollarıyla kendini korumaya alarak neredeyse bağırmıştı. "Endişelenmiyorum, nereden çıkarıyorsun bunu!"
Phoenix onu birkaç saniyeliğine bu halinden zevk alırmış gibi izledikten sonra karanlıkta parlayan gözlerini ondan çekti ve belirtti. "Hadi gidelim."
Bununla beraber Eissa, sonunda geri gitmeleri gerektiğini hatırlayabilmişti. Hemen kendine çeki düzen verdi ve ısınmış olan yanaklarına birkaç kez vurduktan sonra daha fazla konuşmadan yola koyuldu. Geç kaldığı için teyzesinin azarını çekmek istemiyor olduğundan hızlı yürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Phoenix [BL]
FantasyBL, yani iki erkek arasındaki aşkı konu almaktadır. Eissa, ailesini kötü bir şekilde kaybettikten sonra üzüntüsü yetmiyormuş gibi beş parası da olmadığından ve bir türlü iş bulamadığından ötürü ortada kalmıştır. Ne yapması gerektiğini bilmiyordur...