Eissa, Roi'un kapısını çalarken ona olan kızgınlığını bir kenara koymaya çalıştı. Roi'un dairesine çıkmadan önce Phoenix'e aşağıda beklemesini söylediği için yalnızdı, Roi yeniden Phoenix'i öldürmek hakkında konuşmaya başlarsa kendini tutabileceğini sanmıyordu.
Roi'un kapıyı açması uzun sürmedi. Onu görünce ilk önce şaşırmış ardından da ciddileşmişti. "O yaratık nerede?"
Eissa onun sorusuna cevap vermedi. "Eşyalarımı almaya geldim."
Tam o sırada içeriden başka biri daha kapıya gelmişti. Bu daha önce parkta karşılaştıkları kız, Adina'ydı. Eissa kaçtıktan sonra Roi onu arayıp çağırmış olmalıydı.
Eissa'nın sorusunu cevaplamadığını görünce Roi daha da çok sinirlenmişti ama yine de sakin kalmaya çalışarak yeniden konuştu. "O yaratığın nerede olduğunu sordum."
Eissa daha fazla dayanamayarak sesini yükseltti. "Onun bir adı var!"
Roi kaşlarını çattı ancak hala sakinliğini koruyordu. "Yaratıkların bir isme ihtiyaçları yok. Sana saçma sapan hikâyeler anlatıp beynini yıkadı, değil mi? Eissa... Bana ona inanmadığını söyle."
"..." Eissa ona cevap veremedi. Daha önce Roi'yu ikna edebilecekmiş gibi hissetmiş olmasına rağmen diğerinin tavrını görünce tüm umutları tek tek suya düşüyordu.
Cevaplanmadığını görünce Roi'un yüzü düştü. Sesi herhangi bir şekilde suçlayıcı veya kızgın değil, aksine hayal kırıklığına uğramış gibi çıkıyordu. "Yıllardır arkadaşız ve benim yerime ona mı inanıyorsun?"
"Roi." Eissa sonunda konuştu. Sesi bu sefer çok daha sakin çıkmıştı. "Phoenix'i görmeye başlamadan önce çok umutsuzluklarla dolu bir hayatım vardı. Tek yaptığım tüm gün içip sarhoş olmaktı, hayatımın devam edip etmediği umurunda bile değildi. Ancak şimdi... Kendimi daha iyi hissediyordum. Ailem, param, kalacak bir yerim olmasa bile benim için bir umut varmış gibi hissediyorum."
Eissa normalde çok konuşmayı seven bir insan değildi, en son ne zaman bu kadar uzun cümleler kurmuş olduğunu bile hatırlamıyordu. Kalbi deli gibi atarken sakinleşmek derin bir nefes aldı ve devam etti. "Belki... Belki de Esse'lerin insanların enerjisini çaldığı doğru olmayabilir."
Halinden Roi'un ona inanmasını istediği belliydi ancak Roi onu sessizce dinlemiş olsa bile dediklerini anlamak istemiyormuş gibi gözüküyordu. Sonunda sakinliğini daha fazla koruyamayarak o da sesini yükseltti. "Ne demeye çalışıyorsun?! Onlar hakkında tek bir şey bildiğin bile yok!..."
"Yeter." Aniden Roi'yu durduran Adina'ydı. Bu hem Eissa'yı hem de Roi'yu şaşırtmaya yetmişti. İkisi de Adina'ya sorgulayan gözlerle baktılar.
"Uzun bir süredir bunu düşünüyordum..."
Roi, Adina'nın sözlerinin nereye varacağını hissetmiş gibi onun sözünü kesti. "Kafayı mı yedin sen?!"
"Hayır." dedi Adina kendinden emin bir şekilde ve Roi'yu sakinleştirmek için hafifçe koluna birkaç kere vurdu. "Dinle beni... Yardım ettiğimiz insanların çoğunun etrafındaki Esse'leri kaybettikten sonra intihar ettiğini biliyorsun ve bu yüzden... Bir şeyleri yanlış yaptığımız hissine kapıldım."
Roi kesinlikle onları dinlemek istemiyordu. "Sen bir Visus'un! Bana böyle saçma sapan şeylerle gelme!"
Eissa, Adina'nın asla onun tarafında olmayacağını düşünmüştü. Hatta onu görünce biraz endişelenmişti ancak olayların beklediğinden daha farklı ilerlediğini görünce daha da çok şaşırmadan edemedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Phoenix [BL]
FantasiaBL, yani iki erkek arasındaki aşkı konu almaktadır. Eissa, ailesini kötü bir şekilde kaybettikten sonra üzüntüsü yetmiyormuş gibi beş parası da olmadığından ve bir türlü iş bulamadığından ötürü ortada kalmıştır. Ne yapması gerektiğini bilmiyordur...